Birlik olmuş, kandırıyorlar Trabzonspor taraftarını. Daha dün şampiyonluk dışında mutlu olmayan bir camiaya, altıncılığı başarı olarak sunuyorlar. İstanbul büyüklerinden biri bir geri kaldı mı ortalığı yıkıyorlar. Kırk koldan eşeleyip altını üstüne getiriyorlar, bir tutar dal bırakmıyorlar. Başkanını, hocasını ,futbolcusunu yerin dibine sokuyorlar. Ne gariptir, aynı kalemler Trabzonspor'un halini başarı olarak sunuyorlar... Aslında bordo - mavinin dışında değişen hiçbir şey yok. Onlar Trabzonspor'u ne ondurur, ne de kondururlardı. En tepede olmasın, dörtten beşten aşağı düşmesin isterlerdi Dört ayak üstüne düştüler, altıncı Trabzonspor'a elbette övgüler dizerler... Burada endişe verici değişim, Trabzonspor'un içinde yaşanıyor. Ne oldu da camia keçiboynuzu yalamaya razı oldu?.. Kurtarıcı olarak Mehmet Ali Yılmaz'ın karşısına dikilen Özkan Sümer, aynı sistem üzerine, nasıl olur da bir daha kulübün başkanı seçilir? 2000'in yılbaşı akşamında Özkan hocanın geliş sebebi vardı. O dönem yaşanan kargaşada bir kurtarıcı aranıyordu. 16 yıla dayanan şampiyonluk özlemi bir bileni bekliyordu. İki koca sezon geçti, gerçekçi olarak Trabzonspor'da olumlu yönde hiçbir şey değişmedi. Sadece isimler ve resimler farketti. Yani Sayın Sümer'in gelişi doğruydu, fakat süreç içinde devam etmesinin yanlış olduğu anlaşıldı. Hele hele bir daha başa geçmesi Trabzonspor için en büyük yıkım oldu. Küçük olmayı kabullendi bordo - mavili camia... Evet Trabzonspor için en büyük kayıp küçük olmayı kabullenmiş olma duygusu. Teslim oldu Trabzonsporlular... Kimileri gelinen noktayı başarı sayıyor, ama sakın inanmayın sevgili Trabzonsporlular. "Ayak yorgana göre ayarlanmış" diyorlar. Fakat yorganın boyunun kısa kaldığını saklıyorlar. Bir büyük devi diz çökmüş, kabuğuna çekilmiş olarak uykuya daldırıyorlar... Sahip olunan imkânlarla en doğru işin yapıldığı doğrudur. Samet hoca ve talebeleri, ekibin çıkabileceği en yüksek verim çizgisine ulaşmıştır. Bundan fazlasını beklemek hayâl olur. Altıncı kalmak da hiçbir Trabzonsporlu'yu mutlu etmez... Sabredilirse, gelecekte şampiyonluk gelir iddiası da tek kelimeyle yalan olur. Ben hiç görmedim, futbolcu gruplarının bir arada yaşadıkça gücünü üçe beşe katladıklarını... Titreyip kendine gelmesi gerekiyor Trabzonspor'un. Yorganın da, ayağın da boyu bu değil. Bir küçük grubun temsilcisi Özkan Sümer ve arkadaşları ihtiyaca cevap veremedi, hiçbir şekilde veremez de... Devraldıklarında borç 10 on ilyon dolardı, şimdi olmuş 12... İki - üç yıldız takviyesi harekete hız verir. (Kendilerinden önce de ihtiyaç aynıydı) Zirvelere koşar Trabzonspor. Ama para yok diyor sayın başkan. Rakiplerin 80 - 100 milyon dolarları bir araya getirdiği yarışta, onda birini toparlayamıyor Sümer ve arkadaşları... 8-10 milyon taraftarı olan güç nasıl olur da bir kısır döngüye sokulur? Onca yetişmiş, verimli insana sahip olan camia bütünlüğü sağlayamaz? Gün gün parçalanarak küçülen yapıya karşı duramaz?... Keçiboynuzu çok ağır bir benzetme ama ne yazık ki gerçek olan bu. Her taraftar birer dolar bağışlasa, 10 milyon dolar eder. Fakat o güvenilir insanı yok Trabzonspor'un. Her seçilen, kulübün imkanlarını boşa harcadı. Hangi cesaretle milyonları teslim edecekler bu isimlere?.. 8 - 10 milyon taraftar fikri güzel. Gerçek sahiplerinin olmalı Trabzonspor. Kim geldiyse yeterli olmadı. Kendileri kazandılar, Trabzonspor kaybetti. Sistemi, kurumun menfaatine çevirmeli, kayıpta da kazançta da bir olan Trabzonspor'u kurmalı. Bir çok dünya kulübü şirket olmuş. Fertlerden arınıp, bütünün sorumluluğunda zirvelere çıkmış. Labirentin sonu şirket galiba. İsimlerden, resimlerden kurtulup, son kapıyı zamanında açmalı Trabzonspor... sberber@ihlas.net.tr