Yükselen tempo

"Yemeğin güzel olduğunu anlamak için aşçı olmaya gerek yok." Tartışmayı noktalayan cümle olarak kullanılır. Özellikle de futbol oynamamış, futbolun içinde yaşamamış insanların çıkış noktasıdır çoğu zaman. Güzel ya da kötü olmuş demek, tek başına ne ifade eder? İşte onu sorgulamak gerek. Futbolu izleyen, ona merak sarmış her kişi o yargıyı koyabilir. Dünya futbolu ekranlardan evin içine girmiş, nasıl bilmesin vatandaş? Mesele işte burada kilitleniyor. Vatandaşın bildiğini süslü kelimelerle anlatıyor spor yazanlar. Kahve muhabbetinden öteye geçmiyor televizyondaki tartışmalar. Maç sonrası konuşmalara takılırım, gazetelerde çıkan yorumları okurum. İstisna isimler hariç çoğu aynı şeyi söyler. Yemeğin tadı güzel olmuş. Ya da "yandı gülüm keten helva" türünden aşağılamalar. Bazı gazeteler bir maçı beş kişiye yorumlatır. Manşetten de girerler. Büyük ustalar mücadeleyi anlatıyor. Bir kere de siz deneyin, şu gözle olayı inceleyin. Yok aslında bir farkları; vatandaşın gördüğünü süslü kelimelerle sayfaya aktarırlar. Aşçının maharetinden bahseden yok. Kararında mı pişirmiş, suyu, tuzu, yağı, eti patatesi nasıl ayar edilmiş. "Çok kötüydü bizim takım. Hiç oynayamadılar. Topa öyle mi vurulur. Kaleyi koruyamadılar. Savunma döküldü. Orta saha sönük kaldı. Golcüler izindeydi sanki..." Bu kadar basit değil aslında. Futbol çok gerçekçi bir oyundur. Dünya futbolunun geldiği nokta da ortadadır. Değişen futbolun göstergesi, alanların daralması, zamanın kısalması, temponun yükselmesidir. Birine uymayan, birinde yetersiz kalan kaybeder. Çok istisnadır farklı bir skor. Üçüncü sınıf bir ülke takımına kaybetmez Real Madrid, Chelsea, Manchester, Milan, Juventus... Onları önde tutan, futbol değerlerinin yüksek olmasıdır. Kanarya olduğu için kazanmazlar, Aslan ya da Kartal olmaları fazla bir şey ifade etmez. Topun olduğu alanda çoğalırlar. Hep ilk topa basarlar. Baskı altından çabuk çıkarlar. Her saniye tempoyu yükseltirler. Tüm bu işleri takım oyunu içinde başarırlar. En iyilerin takım taktiği içinde hareket ettiği şekle bürünmüştür dünya futbolu. Olmazsa olmazları çok aşikardır. Yemek kötü olmuş demek yetmez. Nedenini anlatmalı. Anlayanı konuşturmalı. Aşçının eksiğini aşçıya sormalı. Tadına bakan bilemez sebebini. Ne yazık ki memlekette karnını doyuranlar konuşuyor. 60 sayfadan fazladır Almanlar'ın Bild gazetesi, sadece bir yorumcu vardır içinde. İhtiyaç yoktur orada vatandaşın gördüğünü vatandaşa anlatacak insana.