> Mahmut Kaş - İstanbul "Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" mantığıyla hareket etmenin ne kadar zararlı olduğunu bakın bir sarmaşık nasıl anlatıyor bizlere... Masal bu ya... Güvercinin biri, günün birinde bir ağacın başına konmuş ve var gücüyle, yüksek yüksek ötmeye başlamış. O sırada ağacın altında kara bir yılan yatıyormuş. Sezgi gücü kuvvetli olan yılan, uzaktan bir avcının yaklaştığını hissetmiş. Ama ağaca çıkıp zavallı güvercini ikaz etme kuvvetini de kendisinde bulamamış. Dönüp, ağacın gövdesine sıkı sıkıya sarılmış sarmaşığa seslenmiş: - Sarmaşık kardeş, şu güvercine haber ver. Ne olur, kessin sesini! Civarımızda düşman avcılar dolaşıyor. Sarmaşık, yılanın söylediğine aldırmamış ve "bana ne" deyip onu hiç dikkate almamış. Güvercin bütün bunlardan habersiz ötmeye devam etmiş. Coştukça coşuyor, sesini gittikçe yükseltiyormuş. Zavallı güvercin, sanki ecelinin geldiğini anlamış gibi ötüyormuş. Yılanın sezgileri bir vakit sonra gerçeğe dönüşmüş. Gerçekten de kendilerine doğru eli silahlı bir avcının yaklaştığını görmüş. Tekrar sarmaşığa dönerek yalvarmış: - Ne olur sarmaşık kardeş. Durma, acele et. Şu güvercine haber ver. Az sonra avcı burada olur. Söyle ona, hemen buradan uzaklaşsın!.. diye yalvarmış. Fakat sarmaşık umursamaz tavrına devam etmiş: - Bana ne, diyorum, anlamıyor musun? Rahat bırak beni! Çok istiyorsan kendin haber ver. Artık sesini duymak istemiyorum... Yılan artık umudunu iyice kesmiş. Tamamen yakına gelen avcı, silahını doğrultup tetiğe basmış. Ve olanlar olmuş... Güvercin süzüle süzüle yere yığılmış. Avcı yaklaşıp otlar arasında güvercini bulmaya çalışırken, bu kez de ağacın kovuğunda kendisini gizlemeye çalışan kara yılanı görmüş. "Bir taşla iki kuş vurmak buna derler" deyip silahını bu defa yılanın üzerine boşaltmış. Yılan da orada ölmüş. Avcı, sevinçle güvercini alıp sırtındaki torbaya koymuş. Yılanı da boynuna sarıp omuzlarının üzerine atmak istemiş. Fakat yılan bir önden, bir arkadan kayıp omuzlarından aşağı düşüyormuş. Yılanın ağırlığı ve kayganlığı karşısında avcı ne yapacağını düşünürken, ağaca sarılı sarmaşık dikkatini çekmiş. Cebinden çıkardığı bıçak ile sarmaşığı bir güzel kesmiş. Yılanı, sarmaşık ile iyice bağladıktan sonra eline alıp evinin yolunu tutmuş... Böylece, güvercin dikkatsizliğinin, sarmaşık umursamazlığının bedelini acı ödemiş. Okulun ilk günü Ahmet, okula başlamıştır. Akşam eve dönünce, babası sorar: - Bugün nasıl geçti bakalım? - Sorma baba, daha ilk günden hayal kırıklığına uğradım. Sınıfın kapısında 1. sınıf yazıyor ama sıraların hepsi tahtadan... BEN BİR DUVAR YAZISIYIM OYUN PARKINDA