Talip Karakaş

Burak, büyüklerini üzen çok yaramaz ve kırıcı bir çocuktu. Oğlunun bu durumuna dayanamayan babası bir gün onu yanına çağırarak bir çuval dolusu çivi verdi ve dedi ki: "Her sinirlendiğinde veya birisini kırdığında bahçedeki çite bir çivi çak."

Yüzbaşı Hüseyin Dedem, er Mehmet Dedem, onbaşı Seyyit Dedem, Bahriyeli Mustafa Dedem... Doksan üç sene önce bu dünyadan şehit olarak ayrıldığınızda, henüz yirmisinde, yirmi beşinde gençler olsanız da, her biriniz benim dedemsiniz, atamsınız, kanım, canımsınız...

Güzel bir yaz günüymüş. Ağaçlardaki binbir renkli çiçekler çoktan dökülüp en lezzetli meyveler olgunlaşmaya başlamış. Afacan Nurcan'ın evlerinin arkasında da koskocaman bir kiraz ağacı varmış. Kirazları o kadar tatlıymış ki, çocukların yedikçe yiyesi geliyor, doymak nedir bilmiyorlarmış. Nurcan ile küçük kardeşi, kiraz ağacının dışarıya taşan kökleri arasında oyun oynuyormuş. Vakit öğleye yaklaştıkça, iki kardeşin de karınları acıkmış. Derken Afacan Nurcan'ın aklına yine afacan bir fikir gelmiş:

Duygularımı nasıl anlatsam bilemiyorum. Bildiğim tek şey, sizi çok sevdiğim. Bize öyle yaklaştınız ki, zaman zaman sizi annem kadar yakın hissettim kendime.

Büyük bir bilim adamı olmak istiyorsanız, şimdiden kolları sıvayın.

Çocuğunuz okumayı söktüyse artık ona özel kitapler almanın vakti gelmiş demektir. "O daha çok küçük, anlamaz" demeyin. Bu yaşta ne alırsa ileride de o kadar hem kendisine him size faydası olur. Peki onlara hangi kitapları almalıyız, kitap seçerken nelere dikkat etmeliyiz.

Kardeş kardeşin külüne muhtaçtır. Birbirini daha iyi anlamak isteyenler için esprili bir kılavuz...

Masal bu ya... Küçük bir fare, bir devenin yularını eline almış; kibirle, "Durma, yürü bakalım, beni gezdireceksin" demiş. Uysal deve, bozuntuya vermeden yürümeye başlamış.

Arkadaşlar, yarıyıl tatilini yarıladınız. Tatil boyunca yediklerinize içtiklerinize dikkat ediyorsunuz değil mi? Bu konuda sizler kadar ebeveynlere önemli görevler düşüyor.

İlköğretim ve ortaöğretim okullarında okuyan öğrenciler, yarın bir dönemin özeti olan karnelerini alacak. Biz de günün anlam ve önemine binaen aileleri ve öğrencileri biraz 'yumuşatmak' istedik.

Milli Eğitim Bakanlığı, geçtiğimiz günlerde, bilgisayar ve televizyona mahkum olan çocukların geleneksel oyunları öğrenmesi amacıyla "Benimle Oynar mısın?" adlı filmler hazırlandı. Türkiye'nin çeşitli yörelerinden 40 mahalli oyunun bulunduğu filmler, ilköğretim okullarında çocuklara öğretilecek; isteyen bakanlığın internet sitesinde de izleyebilecek. 'Bu oyunlar hangileri acaba' diyenler için ufak bir derleme yaptık.

Uzmanlar uzun yıllar araştırdı, binlerce öğrenci üzerinde deneme yaptı ve bu sonuca vardı.

İlköğretim 5.sınıf öğrencisi Melikşah Ayter, tarihî itiraflarda bulundu ve annesinin sözünden çıkınca başına gelenleri bizimle paylaştı.

Uçan ayakkabıyla çevresinde olup biteni gözlemleyen minik bir arkadaşımız, bakın neler öğreniyor...

Anneciğim seni ben Çiçeklerden, yemişten Sarı saçlı bebekten Canımdan çok severim

Aranızda yemek seçenler var olduğunu duydum. Bakın her yiyeceği yemeyen, annesine mırın kırın eden Zeynep'in başına neler gelmiş!

Samsun'dan Mehmet Akar arkadaşımız, aşağıdaki hikâyeden çok etkilenmiş ve bizlerle paylaşmak istemiş.

Bir ilköğretim okulunun öncülüğüyle hazırlanan projeyle seksek, yakar top gibi geleneksel oyunlarımız, yabancı ülke çocuklarına tanıtılacak.

Yarın, yılda bir defa hatırladığımız ama bizi bir ömür taşıyacak sermayeyle donatan öğretmenlerin günü. Hikayeyi okuyunca hak vereceksiniz...

Minik arkadaşlarımızın www.rtukcocuk.org.tr adresine gönderdiği televizyonla ilgili yorumlar, büyüklere önemli mesajlar içeriyor.