Meşhur masalı okumayanınız yoktur sanırım. Fabl türünde yazdığı eserlerle tüm çocukların sevgilisi olan Fransız La Fontaine'in yazdığı masalda; karınca yazın, kış boyunca aç kalmamak için durmadan çalışır. Ağustos böceği de kışa hiçbir hazırlık yapmaz. Sonuçta çalışan kazanır ve ağustos böceği karıncadan yardım istemek zorunda kalır. Peki, ya ağustos böceği tembellikten kârlı çıksaydı ne olurdu? Merak ediyorsanız, buyurun okuyun... Tatil, tatil, tatil... Karınca kan ter içinde çalışırken, Ağustos böceği keyif çatmaktadır. Kış gelince, Ağustos böceği: - Ben Uludağ'a kaçıyorum karınca kardeş, biraz kayak yapacağım. Oralardan gelirken sana bir şeyler getirmemi ister misin? diye sorar. - Yok, Ağustos böceği, hiçbir şey istemem der karınca kardeş. Bahar gelir ve Ağustos böceği tekrar geri döndüğünde karınca kardeş, kan ter içinde çalışmaya devam etmektedir. Tekrar kış olunca Ağustos böceği: - Kardeş, ben Avustralya'ya kaçıyorum. Oralarda havalar sıcak, biraz güneşleneceğim. Gelirken sana bir şeyler getirmemi ister misin? Karınca kardeş: - Yok, hiçbir şey istemem cevabını verir. Mevsimler mevsimleri kovalar yine kış gelir. Ağustos böceği, Karınca kardeşi yine çalışırken bulur ve bu sefer Fransa'ya gideceğini söyler: - Kardeş, bu kış da Paris'e gideceğim. Orada kışlar, çok romantik geçiyormuş. Gelirken sana bir şeyler getirmemi ister misin? Karınca kardeş çok kızgın bir şekilde: - Yookk, sağol. Kendim için bir şey istemiyorum ama. Orada La Fontaine diye bir adam var. Onu bulursan, selamımı ilet ve yakalarsam kalemini kıracağımı söyle der... (Tuncay Şenyürek)