İyilik yap iyilik bul

A -
A +

Yağmurlu bir havaydı. Bülent, çırak olarak çalıştığı ayakkabıcı dükkanına ustasından önce gelmişti. Dükkanı süpürmüş, küçük odun sobasını da yakmış çayı koymuştu. Caddenin kenarında trafik ışıklarını bekleyen insanları izliyordu. Dışarıya bakarken caddenin kenarında bekleyen bir yaşlı adama gözleri takıldı. Yaşlı adamı, yağmurdan koruyacak bir şemsiyesi yoktu. Sırılsıklam olmuştu. Yalnız başına karşıya geçmek için hareket etti. Caddede bir korna sesi yankılandı. Hızla kaldırıma geri çıktı. Az kalsın canından oluyordu. Bülent, hemen yerinden kalkarak askıda bulunan şemsiyeyi aldı. Yaşlı adama yardım etmek için caddenin karşısına geçti. Elini ihtiyarın omzuna koydu ve elinden tutarak onu karşıya geçirdi. Adamın ıslandığını görünce: - Amca, gel sana bir çay ikram edeyim. Biraz ısınırsın, o zamana belki yağmur da azalır... dedi. Yaşlı adam, Bülent'in teklifini kabul ederek ayakkabıcı dükkanına girdi. Bülent, yanan sobanın üzerindeki çaydan ihtiyar adama bir bardak çay verdi. Bir an sessizlik oldu. Sessizliği bozan televizyondaki bisiklet reklamı olmuştu. Bülent: - Ne güzel bir bisiklet değil mi amca, keşke benimde böyle bir güzel bir bisikletim olsaydı... dedi. Yaşlı adam kafasını yavaşça kaldırdı ve televizyona baktı. Yaşlı adamın durumu perişan görünüyordu. Üzerindeki elbiseler yırtık pırtık, ayakkabıları delikti. Bülent yine dayanamadı ve yaşlı adamın ayakkabılarını tamir etmeye başladı. O sırada ustası İsmail içeriye girdi. Gözlerini yaşlı adama çevirdi. Onu dikkatlice süzdü. Bülent korkmuştu. Acaba ustası dükkana yabancı birini aldığı için kızmış mıydı? Bunları düşünürken İsmail Usta, birden yaşlı adamın ellerine sarıldı ve Bülent'e dönerek: - Bu adam, İlyas Usta'dır. Belki 30 yıldan beri onu görmüyordum. Bana bu mesleği sevdiren, öğreten bu adamdır. Bülent, sevinçten havalara uçuyordu. Ustasını mutlu etmişti. İlyas Usta ile İsmail Usta o gün akşama kadar hasret giderdi. Akşam olunca da artık sık sık görüşmek temennisiyle ayrıldılar. Bülent de, kısa bir süre sonra dükkanı kapadı ve eve gitti. Ertesi sabah işe geldiğinde ustasının büyük bir kutuyu açmak için uğraştığını gördü. İsmail usta, Bülent'i görünce yanına çağırdı. İkisi beraber kutuyu açtı. Kutunun içinden kırmızı bir bisiklet çıkmıştı. Bu bisiklet Bülent'in televizyonda reklamını gördüklerinin aynısıydı. İsmail Usta, Bülent'e dönerek: - Al bakalım bu bisiklet senin. İlyas usta dün bana, senin kendisine yaptığın yardımları anlattı. Sen bu ödülü hak ettin. Bisikletini güle güle kullan. İyilikten hiçbir zaman da vazgeçme... dedi. (Türkiye Çocuk Dergisi)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.