Süveyd Sincârî hazretleri hikmetli sözleriyle güzel hal ve kerâmetleriyle tanınıp meşhur oldu. Talebesi Osman Sincârî anlatır: Hocam Süveyd Sincârî ile sokakta giderken, bir adamın bir kadına baktığını gördük. Hocam ona yaklaşıp haram olan bu işi yapmamasını bildirdi. Lâkin adam bundan vazgeçmedi. Hocam o zaman; "Yâ Rabbî! Bunun bakışını al. Tâ ki bir daha yabancı kadınlara bakmasın" diye dua etti. O sırada adamın gözleri görmez oldu... "BUNUN GÖZLERİNİ AÇ YÂ RABBİ!" Aradan bir hafta geçtikten sonra o kişi Süveyd hazretlerinin dergâhına gelip tövbe ve istiğfâr ederek günâh işlediğine pişman olduğunu bildirdi. Gözlerinin açılması için duâ ricâ etti. Süveyd hazretleri ellerini açıp şöyle dua etti: "Yâ Rabbî! Bunun görür hâle gelmesini nasîb eyle. Zîrâ o, tövbe ve istiğfâr etti. Zâtına karşı özür diledi..." Bunun üzerine o kişinin gözleri görmeye başladı... Süveyd Sincârî hazretleri bir mescidde ibâdetle meşgûldü. O sırada içeri bir âmâ girdi. Kıbleyi bilemeyip ters yöne namaza durdu. O zaman Sincârî hazretleri; "Yâ Rabbî! Bu kulunun gözünü nûrun ile aydınlat" diye dua etti. Allahü teâlâ bu hâlis duâyı kabûl edip derhal o kişinin gözleri görmeye başladı. Adam, gözlerinin açıldığını anlayınca çok sevindi ve yirmi sene daha yaşadı. Gözlerine hiç zarar gelmedi. Ebü'l-Mecd Sâlim anlatır: "Sincarlı bir adam durmadan velî ve âlimleri kötülerdi. Bir gün hastalandı. Ölüm halleri görülmeye başladı. Ona; "Kelime-i şehâdeti söyle!" dediklerinde; "Söyleyemiyorum" dedi. "EVLİYAM RAZI OLURSA..." Hemen Süveyd Sincârî hazretlerine koşup durumu anlattılar. O da merhamet edip yanına geldi. Bir müddet düşündükten sonra başını kaldırıp; "Şimdi söyle!" buyurdu. Adamın dili çözüldü ve rahatça Kelime-i şehâdeti söyledi ve ruhunu teslim etti. Sonra Sincârî hazretleri; "Bu kişi Allahü teâlânın sevgili kullarına dil uzattığı, onları kötülediği için böyle bir âkıbete mâruz kaldı. Biz de Rabbimize onun hakkında şefâatte bulunduk. Bana ilham edilip; "Evliyâm râzı olursa şefâatini kabûl eder, affederim" denildi. Bunun üzerine Ma'rûf-i Kerhî, Sırrî-yi Sekâtî, Cüneyd-i Bağdâdî, Şiblî ve Bâyezîd-i Bistâmî hazretlerine onu arz edip bağışlamalarını ricâ ettim. Hepsi affettiler. Ancak, ondan sonra dili çözülüp şehâdet kelimesini söyleyebildi" buyurdu.