Bilâl-i Ma'ribî hazretleri evliyânın meşhûrlarındandır. 910 (H. 297)’de Trablusgarb'ın Zât-ül-Ahcâr kasabasında doğdu. Tahsîl hayâtını tamamladıktan sonra Bağdât'a giderek Halîfe Hârûn Reşîd'in sarayında kâtip olarak vazîfelendirildi. Bu sırada Şeyh Muhammed Dîneverî’ye intisab etti. Talebeliğe kabûl edilince, Vâdı-ül-Kurâ'ya gidip yerleşti. Hocasının hizmetinden bir an olsun ayrılmadı.
Bilâl-i Ma'ribî yetişip, kemâle geldikten sonra, hocası ona icâzet, diploma verip insanlara doğru yolu göstermesi için memleketine gönderdi. Trablusgarb'a gitmek için bir gemiye bindi. Bir ara fırtına çıktı ve gemi batma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Yolcular boğulma korkusu ve heyecânı içinde ağlamaya başladılar. Bilâl-i Ma'ribî denize atlayıp, yürüyerek sâhile çıktı. Gemideki yolcular; "Sultânım, bize de bir çâre bul!" diye seslendiler. Bunun üzerine onlara; "İçinizden Allahü teâlâdan gayri her şeyi çıkarıp onun yerine Allah sevgisini koyanlar yanıma gelsin!" dedi. Bu izinden sonra birkaç kişi denize atlayıp, su üzerinde yürüyerek kıyıya ulaştı. Daha sonra Bilâl-i Ma'ribî, fırtınanın durması için Allahü teâlâya duâ etti. O anda fırtına dindi ve gemidekiler selâmete kavuştu. Yanına deniz üzerinde yürüyerek gelenler talebesi olmakla şereflendiler.