Ali Hâdî hazretleri, "Oniki İmâm"dan onuncusudur. 829 (H.214) senesinde Medîne'de doğdu. 868 (H.254)de Bağdât'ta, Samarra nâhiyesinde vefât etti. Çok kerametleri görülmüştür... Esbâtî şöyle anlatır: "VÂSIK VEFAT ETTİ!.." Bir defâsında Ali Hâdî hazretlerini ziyâret için Irak'tan Medîne-i münevvereye gitmiştim. Huzûruna varınca, bana halîfe Vâsık'ın hâlini sordu. "Çok yakınlarındanım. İyidir, ben ayrılırken sıhhat ve âfiyette idi" dedim. Bunun üzerine; "İnsanlar diyorlar ki; Vâsık vefât etti!" dedi. Bu sözüyle kendini kasdediyor zannettim. Bir müddet sustu sonra bana tekrar; "İbn-i Ziyâd ne yapıyor?" dedi. "İyidir, işi yolundadır" diye cevap verdim. Bunun üzerine onun başına bir felâket geldi. Şüphesiz Allahü teâlânın takdiri ve hükmü ne ise o olur. Ey dostlar Vâsık öldü, yerine Câfer Mütevekkil halîfe oldu. İbn-i Ziyâd da öldürüldü" dedi. Ben hayretle; "Ne zaman efendim?" diye sordum. "Sen ayrıldıktan altı gün sonra" dedi. Bunları söyledikten birkaç gün sonra Medîne'ye yeni halîfe Mütevekkil'in gönderdiği bir kişi geldi. Durumu ondan öğrendik. Aynen Ali Hâdî hazretlerinin işâret ettiği gibi Vâsık ölmüş, İbn-i Ziyâd da katledilmişti!.. Bir gün İmâm-ı Hâdî hazretleri halîfenin evlâdından birinin düğün yemeğinde bulundu. Herkes edeple oturuyordu. Yalnız bir genç çok konuşarak ve gülerek edepsizlik ediyordu. İmâm-ı Hâdî hazretleri ona "Ey genç, ağız dolusu gülüyorsun ve Allahü teâlânın zikrinden gâfil oluyorsun! Hâlbuki sen üç gün sonra kabirde olacaksın!" buyurdu. Genç, bu sözleri duyunca, edepsizlikten vazgeçti. Sonra yemek yiyip dağıldılar. Ertesi gün o genç hastalandı ve üç gün sonra da vefât etti... "DİLİNİ VE KALBİNİ KORU!!" Yine bir gün düğün yemeğinde idiler. Samîra ehlinden bir kimse boş sözler söylüyor, İmâm-ı Hâdî hazretlerine gereken hürmeti göstermiyordu. İmâm-ı Hâdî hazretleri, "Bu kimsenin evinden acı bir haber gelecek, bu yemeklerden yiyemeyecek" buyurdu... Yemekler hâzırlanınca, o kimse ellerini yıkayıp, yemeği yiyeceği sırada, hizmetçisi ağlayarak içeri girdi. O kimseye, "Annen damdan düştü, ölmek üzeredir. Hemen yetiş, ölmeden önce onu gör!" dedi. O şahıs yemek yiyemeden kalkıp gitti... Ne demişler: "Ulemanın, evliyanın yanında dilini ve kalbini koru!.."