Başlangıçta tanıdığım Kemal Derviş bugünkü Kemal Derviş değildi. O; uluslararası finans çevrelerinden saygı görüyordu. O; doğruları söylüyordu. O; sadece işiyle uğraşıyordu. O; konusuna hakim bir ekonomistti. O; Türk halkının büyük çoğunluğu tarafından umut adam olarak değer buluyordu. Derviş'i yaklaşık bir yıl boyunca izledim. Yurt içinde...Adana, Gaziantep, Denizli, İstanbul, Ankara. Yurt dışında...Berlin, Frankfurt, Paris, Roma, Floransa, Londra, Oxford. Her tarafta Kemal beyle beraberdik. Basına açık ya da kapalı, özel veya gizli pek çok çalışmasının içinde oldum. O yüzden... Derviş'in son beş ayda korkunç biçimde değişmesini yadırgadım. Siyasi etiğe aykırı yaklaşımını kınıyorum Derviş'in. Derviş kimlere neler yaptı? DSP Genel Başkanı, Başbakan Bülent Ecevit onu Washington'dan çağırdı. Bakan yaptı. Ekonomiyi teslim etti. Onun için koalisyon ortaklarını kırdı Gelin, görün! Kemal Derviş yaşlı Ecevit'e bastı tekmeyi. ANAP Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'la diyaloğa girdi. Samimiyetini ilerletti Cem Kozlu ve Şarık Tara vasıtasıyla. "ANAP'a katılacağım. Mesut bey Cumhurbaşkanı, ben Başbakan olacağım. Anlaştık" dedi. Ama Mesut Yılmaz'ı daha yolun başında bıraktı. İsmail Cem, Hüsamettin Özkan ve DSP'den istifa eden altmış civarındaki milletvekiliyle Yeni Türkiye Hareketi'ni başlattı. İsmail Cem'e "Siz Genel Başkanımsınız" diye kucak açıyor, Hüsamettin Özkan'a "Siz liderimsiniz" şeklinde hitap ediyordu. Ancak... Solda tek adres olmaya yaklaşan YTP'yi bir anda bıraktı. Cem-Özkan ikilisine karşı siyasi ahlaksızlık (!) gösterdi. 'Namus meselesi' olacak bir ihaneti gerçekleştirdi Derviş. Ve de, DSP-MHP-ANAP hükümetinin erken seçime gitmesini istedi. Ortaklardan özellikle Devlet Bahçeli'yi kandırdı. Ecevit'in kötü sağlık durumu onun işini kolaylaştırdı. Mesut beyi nasıl olsa kandırırdı. O da öyle yaptı. "Sizinle çok iyi anlaşıyoruz Sayın Yılmaz. Birlikte ANAP çatısı altında Türkiye için çalışacağız" sözleriyle Yılmaz'ı hep kullandı. Baykal bana neler söylemişti? Dört-beş ay öncesiydi. TGRT'deki 'Ekonomi Kulisi' programı için canlı yayındayım. Konuğum CHP lideri Deniz Baykal. Sıkıştırıyorum Baykal'ı: "Kemal Derviş tarihimizin en kötü ekonomik şartlarını yaşadığımız dönemde bakan. Ama sizin de eski bir arkadaşınız. Kendisinin çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?" Deniz beyin asık olan kaşları daha da asılıyor: "Benim arkadaşım Türkiye'yi batırıyor. Böyle arkadaş olmaz olsun." Program arasında ise Baykal'ın "Derviş güven vermiyor. Derviş'in ipiyle kuyuya inen üçlü koalisyon hükümeti yanlışlar içerisinde. Halka kan kusturan ekonomik politikaları belirleyen Derviş'tir" sözleri kulaklarımdan beynimin içine giriyor. Deniz Baykal gecenin 01'inde sohbetimizi şu cümlesiyle bitiriyor: "Kemal Derviş yükselmek için her yolu deneyecek birisi." Deniz Baykal'a yakıştıramadım.... Aradan sadece bir kaç ay geçiyor. Bir de görüyoruz ki, Derviş saf değiştiriyor. (Aynı bukalemum gibi.) CHP'ye geçiyor. Günlerce kendi kendime sordum "Yahu arkadaş, bu iş nasıl oldu böyle?" diye. Hayretler içinde kaldım usta siyasetçi Deniz Baykal'ın tutarsızlığına. Baykal bana neler demişti? Fakat Baykal neler yapmıştı? Herşeyin sorumlusu o ! Bazı medya kuruluşları Derviş'in yanında oldular. Başta Bülent Eczacıbaşı olmak üzere, TÜSİAD'ın güçlü isimleri, Derviş için CHP'yi desteklediler. Yoksa, o patronların gözünde ne CHP, ne de Deniz Baykal vardı. Her türlü itişe, tüm çabalara rağmen ezilmiş insanlar yani sessiz çoğunluk Derviş'e dolayısıyla CHP'ye oy vermediler. Nasıl vereceklerdi ki? Nasıl verebilirdik ki? Siyaset ustası Deniz Baykal daha önceleri de seçim kaybetmişti. Ama bu kaybedişler, milletvekili adaylarının eksikliğinden değil yanlış uygulanan parti stratejilerindendi. İlk kez bir adayı yüzünden Baykal, kendisi ve destekçilerinin beklediğinin altında oy aldı. Türkiye'nin başını iç ve dış borç batağına sokan Kemal Derviş, 3 Kasım'da da Baykal ve CHP'yi batağa attı. Evet. CHP'yi Mr. Derviş yıktı. Solu Mr. Derviş bitirdi