Evet. Kemal Derviş... T.C Başbakanı ünvanını almak istiyordu. Evet. Kemal Derviş... Solun kendi başkanlığında toplanmasını istiyordu. Evet. Kemal Derviş... Yabancı özellikle musevi sermayeyi Türkiye'ye getirmek istiyordu. Evet. Kemal Derviş... Kararlarında liberal ekonomiyi, fikirlerinde solculuğu, dünya görüşünde Cumhuriyet Halk Partililiği savunmak istiyordu. Evet. Kemal Derviş. Başbakan olmak istiyordu. Derviş neyi unutmuştu? Amacına ulaşma yolunda 'inatçı', hedefi vurma konusunda 'kararlı' bir yapıya sahipti. Ama.. Karar verirken hızlı davranamıyor, risk alamıyordu. Belki Dünya Bankası'nda zamana bağlı plânlı çalışmayla sonuca ulaşıyordu Derviş. Ancak Derviş bir şeyi unutuyordu. Çünkü orası ABD'nin başkenti Washington, burası ise Türkiye'nin başkenti Ankara idi. ANAP'a katılmıştı ki! Başlangıçta TÜSİAD'ın etkisiyle Anavatan Partisi'ne çok sıcak duruyordu. Hele hele TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan'ın ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın büyük oğlu Yavuz Yılmaz'a İstanbul'da 'güzel ve kaymak işler' (!) verdiğini de hatırladığım da. Haliyle Tuncay Özilhan düşünüldüğü gibi Derviş'le ANAP arasında diyalog kurmuyor, Kemal beyin sonuçta Anavatan Partisi'ne katılmasının bayraktarlığını yapıyordu. Mesut Yılmaz'dan Kemal Derviş'e giden mesaj "Derviş Başbakan, Yılmaz Cumhurbaşkanı" şeklinde olmuştu. Ayrıca... Amerika'nın dünya devi uluslararası şirketi Coca-Cola'nın Avrupa ve Asya kıtasındaki önemli temsilcisi Cem Kozlu ile ABD şirketleriyle milyar dolarlık ortaklıkları bulunan, ABD'nin pek çok güçlü lobi işi yapan derneğinde üye olan ENKA'nın patronu Şarık Tara diğer silahlarıydı Mesut Yılmaz'ın. Bu iki silahın, Tuncay Özilhan'a eklenmesiyle... Kemal Derviş-ANAP ilişkisi flört'ten aşka dönüşmek üzereydi, ki! Bilderberg toplantısı Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş dünya yönetecek kişilerin davet edildiği ünlü 'Bilderberg' toplantılarına katılmak üzere ABD'ye uçtu. Orada Derviş'in Türkiye'de İsmail Cem ile birlikte hareket etmesinin daha iyi olacağı (!) Derviş'e iletilmişti. İsmail Cem yabana atılacak bir isim görülemezdi, yapısı, ilişkileri ve kimliğinden ötürü 1980 sonrasında kullanmadığı 'İpekçi' soyadı İsmail Cem'in de Türkiye'nin geleceğinde 'görev alacağının' işaretiydi. O zaman, ne gerek vardı ki, Derviş ve Cem'in ayrı saflarda olmasına ? Ve... 'Bilderberg' toplantısı Derviş'in ANAP'a katılmasını bitirmişti. Şunu kesinlikle söyleyeyim. Eğer Kemal Derviş yakasına ANAP rozetini taksa, onun peşinden Mesut Yılmaz'ın yanına geçecek ilk insan Hüsamettin Özkan olacaktı. DSP'den başlayan bakan ve milletvekili istifaları, İsmail Cem'in bağlayıcı demeçleri sonunda Kemal Derviş'in Devlet Bakanlığı'ndan istifa etmesine yol açtı. İsmail Cem'in durumu! İsmail Cem metropollerde seviliyor, sosyal demokrat gruplar onu Bülent Ecevit'in halefi olarak değerlendiriyorlardı. Bülent bey de İsmail Cem'i beğeniyordu. Hiç Cem'i takdir etmese onu Ecevit 1980 öncesi TRT Genel Müdürü yapar mıydı? Herkesin bilmediği şey, İsmail Cem'i Rahşan hanımın sevmediğiydi. Rahşan hanım kırmızı kalemiyle Cem'in ismini çizmişti. Bülent Ecevit ne yaparsa yapsın İsmail Cem'i eşi Rahşan hanımın gözüne sokamamıştı. İsmail Cem'in ağzından bizzat ben İsviçre Davos'da Rahşan hanımla ilgili öyle sözler duydum ki ! (Zamanı geldiğinde onları da yazacağıma emin olabilirsiniz.) İsmail Cem ta başından beri, DSP'nin başına gelemeyeceğini biliyordu. O yüzden yeni bir oluşumla hareket etmesi gerekiyordu Cem'in. Yanına Kemal Derviş ile Hüsamettin Özkan'ı da alırsa mükemmeldi. Üstelik Sakıp Sabancı bir sohbetinde İsmail Cem'e "seni destekliyorum" demişti. Ama. Fakat. Ancak. Bir kişinin siyasi satranç ustalığı hesaba katılmamıştı. O siyasi dehanın adını "Deniz Baykal" diyeyim. Baykal çok akıllı davranıyordu. Hem Kemal Derviş'in CHP'li kimliğini unutturmayacak sözler söylüyor, hem Derviş'i CHP'nin dışındaki bir sol partiye veya oluşuma katılarak solun temelini dinamitleyeceğini açıkca belirtiyor, hem de yükselmek isteyen Kemal Derviş'i yanlış yapmaması yönünde uyarıyordu. Baykal kesinlikle Derviş'le yüzyüze gerek görüşmüyordu. Arada sendikacı ağırlık aracılar mevcuttu. Eninde sonunda biliyordu ki Baykal, siyasi tecrübesinin tüm hamlelerini ustalıkla sergilediği son satranç oyununda, Derviş asla İsmail Cem ve onun oluşumuyla hareket etmeyecekti. Ve de öyle oldu. Benim tanıdığım Kemal Derviş ise... Sevgili okurlarım biliyorsunuz geçtiğimiz haftalarda "Benim tanıdığım Kemal Derviş ise..." başlıklı bir köşe yazısını kaleme almıştım. Şunu adım gibi biliyorum. Kemal Derviş'in olması gereken yer CHP'dir. CHP'lilik onun kanında, kemiğinde vardır. İsmail Cem ve Hüsamettin Özkan'ın YTP'si Derviş'i partilerine katamayacaklardır. Kemal Derviş, CHP'de Deniz Baykal'la omuz omuza mücadele verir diye düşünüyorum sağa özellikle de Recep Tayyip Erdoğan'a karşı. Ve de "Baykal Cumhurbaşkanı, Derviş Başbakan" senaryosunun gerçeğe dönüşmesini önümüzdeki yıllarda uygulamak üzere anlaşmışlardır, Baykal-Derviş ikilisi. Hiçbir şeyde kesinlik olmadığını varsayalım. Sadece yüzde bir ihtimaldir, Derviş'in CHP'ye de katılmaması. Onyedi aydır izlediğim Kemal Derviş'in Bakanlıktan istifasının hikâyesi işte böyle efendim. Sevgili okurlarım, bu yazı Kemal Derviş'in YTP'ye katılmayacağını açıklamasından önce yazılmıştır.