Reel sektör can çekişiyor. İşsizler ordusu her geçen gün büyüyor. Esnaf, sanatkâr siftah yapamıyor. Firmalar bankaların haciz kıskacı altında eziliyor. Hazine'nin takas operasyonuyla rahatlattığı bankalar iç piyasaya kredi kullandırmıyor. Bu gerçekleri ancak 'at gözlüğü takanlar' kabul etmez. Eğer ekonomi canlanırsa.. Çoğu yazımda ekonomi yönetimini eleştirdim; uygulamalarda geç kaldıklarından dolayı.. İktidarı ise hep suçladım; beceriksizliklerinden ve saçma politikalarıyla toplumu ezmelerinden ötürü.. Yazdıklarımın arkasındayım. Hiçbir lâfımı da geri almıyorum. Şimdi.. Devlet Bakanı Kemal Derviş ve ekibi yırtınıyor. Hataları olabilir. Fakat asla bilerek negatif düşünce içinde değillerdir. Ekonominin iyileşmesi için verdikleri mücadelede bir yıl geride kaldı. Savaştıkları cephe sayısı hayli fazla. Benim kanaatimce finans sektörü ile reel sektör arasındaki ilişkinin düzeltilmesi yolundaki mücadeleleri en önemlisi. Doğrudur. Eğer.. Bankalar yeniden kredi musluklarını açarlarsa, eski kredileri yeniden firmaların ödeyebileceği vadelerde, günün şartlarına uygun faiz oranlarına çekerlerse ekonomide canlanma başlayacak. Üretimin artması, istihdam sağlanıp işe işçi alınması, tüketime yönelinmesiyle piyasaların toparlanması, büyüme hızının pozitife dönüşmesi, işlerdeki iyiye gidişle devletin vergi gelirindeki olumluluk, bütçe açığının azalması, iç borca daha az ihtiyaç duyulması.. Bu güzellikleri kesinlikle 'kaf dağının arkasında' görmeyelim. Olacak ama bir şartla.. Bankaların hareteke geçmeleriyle.. Milyar dolarlar bekliyor BDDK yaptı çalışmasını. TBMM'den kanunlaşarak çıktı bankacılık operasyonu. Derviş ABD'de bastırdı. IMF ve Dünya Bankası finans alanındaki değişiklikler üzerine milyar dolarlar akıtmaya söz verdi. Ve de..IMF imzalanan yeni üç yıllık stand-by anlaşmasıyla 4 milyar Doları gönderdi. Dolarlar duruyor. BDDK'nın kontrolünde ihtiyaç duyan bankalara dağıtılacak. Ekonomi yönetiminin tek isteği var, bankaların kendilerine çeki düzen vermeleri. Finans sektörünün içindeki bir gazeteci olarak son derece net söylüyorum. Banka yönetimleri kıllarını bile kıpırdatmıyor. Yeni operasyon plânının hazırlıklarında ekonomi kurumlarının süratine karşı bankalarımız uyuyor. Uyumanın sebebi; menfaat ve korkaklık Bankacı üstadlar.. Kanun çıktı diye her şey düzelmez. Sizlerdeki rahatlığı kınıyorum. Artık icraata geçme zamanı. Derviş ve ekibinin gösterdiği kararlılığı sizlerin de aynı biçimde göstermesi lâzım. Hepimizin ülkesi tek. Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde yaşıyoruz. Bugünlerde birbirimizi düşünmeyeceğiz de ne zaman düşüneceğiz? Sermayelerini yiyen, kendi grup şirketlerine kredi kullandıran, öz sermayeleri yetersiz banka sahipleri BDDK'nın kuruluşlarına ortak olacağı korkusu içinde hiçbir iş gerçekleştirmiyor. Derviş ve ekibinin iyi niyetli çalışmasını bankalar sabote ediyor. Yalnızca özel sektör bankalarında mı sanıyorsunuz uyuklamayı? Kamu bankaları ise ayrı bir felâket. "Aman bir kâğıda imza atmayayım da başım belâya girmesin" mantığındaki kamu bankacıları günleri heba ediyorlar. Tutmuşlar "BDDK'nın çıkardığı tebliğler iyi anlaşılmıyor. Çerçeve anlaşmaları lâzım. Hele bir iki banka icraata başlasın görelim de, ona göre davranalım" politikası güdüyor bankacılarımız. Finans sektörünü harekete geçirin Ankara ve İstanbul'da son on günde kamu ve özel sektör bankalarını baştan aşağı dolaştım. Gördüğüm kadarıyla.. Kemal Derviş ve ekibine sesleniyorum. Uyarıyorum sizleri. İyi niyetle bir işi belli bir yere kadar getirdiniz. "Güçlü bankalarla güçlü Türkiye ekonomisi sağlanır" kararlılığıyla bankacılık operasyonunu kanunlaştırdınız. Ama bu gidişle çalışmalarınız başarısız kalacak. Çünkü... Bankalar yatıyor, bankacılar uyuyor. Sizlerin emeği boşa, ekonomi iflâsa gidiyor..