Takvim yaprağı 12 Ağustos 2002 tarihini gösteriyordu. Ankara'daydık. Adalet ve Kalkınma Partisi Partisi'nin kurulması ile ilgili herşey bitmişti. Bir grup genç arkadaş, AK Parti'nin beyni Recep Tayyip Erdoğan'a "hayırlı olsun" ziyaretinde bulunmuştuk. O gün... 'Kazılan kuyulara' düşmeden partiyi kurmayı başaran Tayyip bey çok mutluydu. Erdoğan'ın ilk söylediği şey; "AK Parti, siyaset felsefesini muhafazakâr demokrasi olarak belirlemiştir" olmuştu. Kendisine "Efendim, muhafazakâr demokrasiden kastınız nedir?" diye sormuştum. Recep Tayyip Erdoğan'ın cevabını "Biraz bekle Açıkel. Muhafazakâr demokrasi anlayışı Türk siyasetine nefes verecektir. Bunu hep birlikte yaşayarak göreceğiz" diye almıştım. Biraz bekledim. Tam bir yıl geçti aradan. AK Parti ikinci yaşına, tek başına iktidar bir parti olarak girdi. Yorgun ve kirlenmiş Türk siyasetinin, genç iktidar partisinin 'neyin peşinde olduğunu' anlatan çok özel bir kitabı gönderdi Sayın Başbakan. AK Parti'nin 'İslamcı bir parti olmadığı' anlatılıyor. Son derece açık ve anlaşılır bu eseri Dr. Yalçın Akdoğan yazmış. Kitabın adı da, bir yıl önce Tayyip beyin bize anlattığı 'Muhafazakâr Demokrasi' düşüncesiyle adaş; 'Muhafazakâr Demokrasi'. Pazar gecesi 01'de okumaya başladım bu kitabı. Yüzotuzbir sayfalık eseri tam dört saatte bitirebildim. Özellikle sunuş ve sonuç bölümlerinden sizlere bahsetmek istiyorum. Çünkü.. Sunuş bölümü bizzat AK Parti Genel Başkanı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ürünü. ğ Muhafazakârlık.. Liberalizm.. Sosyalizm.. Diyor ki; Recep Tayyip Erdoğan: "Adalet ve Kalkınma Partisi, siyaset felsefesini muhafazakâr demokrasi olarak benimsemiştir. Muhafazakârlık son yüzyılda Liberalizm ve Sosyalizmle birlikte siyasi düşünce tarihine ve pratiğine damgasını vurmuştur. Günümüzde de birçok ülkede muhafazakârlık, ya iktidardaki partiyi ya da en önemli iktidar alternatifini ifade etmektedir. Türk siyasetinde bugüne kadar bir şekilde var olan muhazakârlık ve demokratlığın siyasal bir kimlik olarak Muhafazakâr Demokrasi şeklinde geliştirilmesi önemli bir adımdır." Muhafazakârlığı ve demokratlığı siyasi bir kimlik gören Tayyip bey acaba siyasette nasıl kalıcı olmayı hedefliyor? Ağzından dinliyoruz: "AK Parti kendi düşünce geleneğimizden hareketle, yerli ve köklü değerler sistemimizi evrensel standarttaki muhafazakâr siyaset çizgisiyle yeniden üretmek amacındadır. Muhafazakâr Demokrat çizginin, muhafazakârlığın genlerine ve tarihi kodlarına uygun şekilde, ama siyaset yaptığımız coğrafyanın toplumsal ve kültürel geleneklerine yaslanarak ortaya konması, Türk siyasetine yeni bir soluk getirecektir. AK Parti geçmişten veya bir medeniyet havzasından siyaset çizgisi ödünç almak yerine, kendi düşünce geleneğiyle dünya genelinde test edilen bir siyasal tutumu yeniden üretmeyi doğru bulmaktadır. Bu çalışma, Muhafazakârlık olarak tanımladığımız siyasal düşünce biçimini demokratik formatta kodlayarak, Muhafazakâr Demokrasi anlayışını ve siyaset tarzını Türk siyasal yaşamına kazandırmayı amaçlamaktadır. Her siyaset geleneği zaman tünelinden ve tecrübe süzgecinden geçtikten sonra ortaya çıkmakta; toplumsallaşabildiği ve gerçek hayatla sınanarak halkın kabulüne mazhar olabildiği oranda kalıcılaşabilmektedir. ğ "Öncelik; halkın değer ve beklentileri!.. Siyasette grup ve lobilere değil de, halkın ihtiyaçlarına yönelik davranıyor Recep Tayyip Erdoğan. İşte bu yüzden daha ilk yılında AK Parti yüzde 34.28 almayı başardı. Erdoğan'ın yazdığı sunuşta tutarlı bir siyaset nasıl oluyor acaba? "AK Parti, Muhafazakâr Demokrasi anlayışıyla Türk siyasetinin bugünü ve yarınında ülke ve millet menfaatleri çerçevesinde belirleyici olma gayretindedir. Teoriyle pratiğin bir arada sürdürülebilmesi meşruiyet zeminini yitirmemek ve siyasi eksenden sapmamak açısından önem taşımaktadır. Tutarlı bir siyaset, öncelikle partinin siyasal söylemi ve felsefesiyle eylemlerinin örtüşmesini gerektirmektedir. Halkımızın değer ve beklentilerini siyasal alana taşıyan partimiz, siyasal düşüncemize uygun politikalar üretmenin önemine inanmaktadır. Bu çalışma bu amaçla hazırlanmış ve kamuoyunun katkılarına açılmıştır. Ümit ediyoruz ki; Muhafazakâr Demokrasi anlayışı siyasal hayatımıza yeni bir soluk ve açılım gerektirir." Sevgili okuyucularım; bu konuya devam edeceğim. Muhafazakâr Demokrasi kitabının sonuç bölümünden iki cümleyi sizlere iletiyorum. Konunun önemini daha iyi anlayacağınızı umarım. "AK Parti'ye göre "demokrasi" bir diyalog, tahammül ve uzlaşı rejimidir. Diyaloğun gelişmediği kapalı toplumlar demokratik bir kültür üretemezler."