Cumhuriyet tarihinin en zor günlerini yaşıyoruz. Ekonomi perişan, bitik... Siyaset kirlenmiş.. Hiç kimse hayatından mutlu değil. Kötümserlik ve karamsarlık toplumu sarmış durumda. Zam bombardımanı altındaki bizler kemer sıkmaktan bitap olduk. Yukarıda yazdıklarımıza tüm okurlarımız katılıyordur. Bu bağlamda; Sizlere son günlerde çok konuşulan bir konuyu ayrıntılarıyla anlatmak istiyorum. İnanmıyorum Herkesin ağzından tek bir cümle çıkıyor: "Toplum olarak fedakârlık yapmalıyız." 'Fedakârlık lobisi' TL sevmez, cebinde döviz tutar. Sadece politikacıları suçlamamalıyız. Özel sektördeki 'fedakârlık anlayışına' da bakmalıyız. Arkadaşımın anlattıkları Bir şirkette çalışan arkadaşım anlattı. "Aylardır maaş alamıyoruz. Sabrediyoruz. Çocuğuma içirecek süt parası bulamıyorum. Fakat aynı şirkette görev yapan bir görevli 2002 model otomobil alıp biniyor. Eğer fedakârlık yapılacaksa bunu herkes yapmalı." Sıkıntısını yüzüne yansıttığı gülümsemesiyle göstermemeye çalışan arkadaşım devam ediyor: Aynı şirket çatısı altında farklı birimlerde farklı anlayış söz konusu. Kimi birimler bırakın maaşlarını zamlarını dahi alırken, kimi birimler içeride kaç maaşı olduğunu unuttu. Piyasadaki krizi hep beraber hissetmek gerekir. Ev sahibine üç aydır kira ödeyemiyorum ama başka arkadaşlarım villa yaptırıp, taşınıyor. Aklıma kötü şeyler geliyor. İnşallah yanılırım." Bu toprağın altı da var Merkezden uzaklaştıkça, Anadolu'da özellikle büyük şehirlerde 'fedakârlık anlayışı' hiç yok. Duyumlarımız ve gözlemlerimiz bu gerçeği ortaya koyuyor. Beraber çalıştığı, amiri olduğu personelin gözünün içine bakarak 'fedakârlık' isteyen, fakat kendisi ve ekibi ile 'krizde tatlı yaşayanlardan' Allah elbette hesap soracak. Bu toprağın altı da var. Demek, sadece kötü lâflar politikacılar için geçerli değil. Siyasetçilere söylediğimiz her türlü olumsuz söze özel sektörde 'lâyık olanları' unutmayalım. Çalanlar elbet bir gün fazlasıyla geri öder.