Uzun bir süredir siz değerli okuyucularımdan ayrı kalmıştım. Maalesef mustarip olduğum böbrek taşı rahatsızlığı yazmamı engelledi. Hamdolsun bugünlerde iyiyim. İnşallah gücümüzün yettiği ölçüde sütunumuzu doğrularla doldurmayı sürdüreceğiz. Yazamadığımız süre içinde, Avrupa'nın ve Türkiye'nin dörtbir yanından neden yazmadığımızı soran muhterem okuyucularıma ilgilerinden dolayı teşekkürlerimi iletirim. ABD'ye değil de, İngiltere'ye gidememek üzdü Evet.. Rahatsızlıktan ötürü Başbakan Bülent Ecevit'in ABD, Devlet Bakanı Kemal Derviş'in de Dünya Ekonomik Forumu toplantısı için gittiği ABD ve İngiltere gezilerini izleyemedim. Üzülmüştüm. Ancak.. ABD' ye heyetle birlikte katılan bir işadamı dedi ki; "Niye üzülüyorsun? Biz gittik de sanki ne oldu? Adam başı on bin dolar harcadık. Yedik, içtik, gezdik. Tavla oynadık, Alışveriş yaptık." Meşhur işadamımızın sözlerini duyunca kaybettiğim bir şeyin olmadığını anladım. O halde "Ocak ayında Washington ve New York'ta 5 gün" adını verdiğim ABD gezisine katılamamaktan ötürü kaybım yok diye düşündüm. Gelin, görün.. Koalisyon hükümetinin dördüncü ortağı, ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş'in Londra'daki konuşmasını dinleyememeyi 'ciddi bir eksiklik' olarak görüyorum. Niye mi? Dünyanın dev finans kuruluşlarından biri Credit Suisse'nin düzenlediği toplantıda Kemal Derviş gelecek günlerle ilgili muazzam bir konuşma yaptı. O tarihi konuşmaya şahit olmak isterdim. Şunu unutmayalım!.. Her şeyden önce.. Kemal Derviş son derece zeki. Defalarca söylediğim gibi konuşmalarının zamanlaması mükemmel. Yaptığı bir işin sonucunu aldıktan sonra yeni hedefini yüksek sesle dile getiriyor. Bugüne kadar da 'yüksek sesle söyledikleri' hep istediği yönde sonuçlandı. Bir kere şu gerçeği kabul edelim. Derviş hükümete girdiği onbir aydan bu yana geçen sürede hükümete her istediğini yaptırdı. TBMM'den istediği her tasarıyı kanunlaştırarak geçirdi. Derviş, hükümeti IMF ile Dünya Bankası'ndan sağladığı dış kredi desteğiyle tek başına ayakta tutuyor. Eğer Kemal Derviş olmasaydı, Türkiye dış kaynağı biraz zor bulurdu. Bırakın iç borcu, vadesi gelen dış borç taksitleri ödenemezdi. Haliyle de DSP-MHP-ANAP iktidarı yıkılırdı. Ecevit ve kalabalık heyet 'turistik geziden' Türkiye'ye döndükten sonra Kemal Derviş ortalarda pek gözükmüyor. Washington-New York arasında mekik dokuyor. IMF'nin Türkiye ile üç yıllık yeni stand-by anlaşması yaptığını resmen açıklamasının ardından soluğu Londra'da alıyor. Sonra da... Türkiye erken şeçim yolunda Ekonominin patronu Kemal Derviş'in Londra konuşması Türk medyasında fazla yer bulmadı. Bizim basınımız gözden kaçırdığı gibi iyi yorumlayamadı Derviş'in açıklamasını.. Şöyle konuşuyor Londra'da Derviş: "Türkiye'de yeni seçimler yapılabilir. Bakanlar Kurulu'nda bazı isimler değişebilir. Yeni sorunlar da çıkabilir. Ama iyi bir temel attık. Ve bu temel değişmeyecek. Yaptığımız yapısal reformlar, modern bir piyasa ekonomisinin oluşturulmasını sağladı. Aynı yapısal reformlar ekonomide büyüme sağlayacak bir yasal altyapıyı da oluşturdu." Şaşırdınız değil mi, Derviş'in bu açıklaması karşısında. Yineleyeyim Derviş'in bir cümlesini: "Türkiye'de yeni seçimler yapılabilir." Nereye çekerseniz çekin, nasıl yorumlarsanız yorumlayın. Denilen cümle bu. Tanıdığım, bildiğim Kemal Derviş boş konuşmaz. O plânı yapmıştır! Gerisi hikâye.. Bomba ve fitil Hadi diyelim ki, Derviş'in seçimle ilgili konuşması genel bir açıklamanın içinde bulunuyordu. Peki, neden hükümeti oluşturan koalisyon partilerinden bir tepki gelmedi? Gelemez efendim, gelemez. Hiçbir lider, hiçbir parti Derviş'le karşı karşıya gelmek istemez. İsteyemezler. 'Ekonomi Kulisi' okurlarına hep 'bir adım önde' gelişmeleri veren ve sonunda mahçup olmayan gazeteci gözüyle ileteceğim şu.. Kemal Derviş erken seçim bombasının fitilini yaktı.