THY'yi kim yönetiyor? Belediyeci mi, yoksa!... " başlıklı yazımız, fincancı katırlarını ürkütmüş. İsimlerini bildirmekten kaçınan, telefon numaralarını ekranda göstermekten korkan insanlardan telefonlar aldım. Sayıları çok değildi. Arayanlar, bir zamanların kralı Cem Kozlu dönemini öğdüler. Beni eleştirdiler. Hatta bir tanesi burada durmam gerektiğini, daha fazla ileri gitmememi (!) istedi. Demek ki, doğru bir işe girmişim. Demek ki, Abdurrahman Gündoğdu'yu kamuoyuna tanıtmakla, onun görüşlerini topluma iletmekle doğru yapmışım. Eğer bu ülkenin Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan bana özel sohbetlerinde "Abdurrahman Gündoğdu süper bir yöneticidir. Onunla yıllarca çalıştım. Hep bir adım ileri olurdu. Fikirlerinden faydalanmak lâzım. Abdurrahman beyi iyi tanı Ziya Osman kardeşim. Bu kişi binlerce dolar maaşla, Batının en modern ülkelerinde rahatlıkla üst düzey yönetici olur. Ama bize olan dostluğu, memleketine duyduğu sevgiden ötürü ülkemizde çalışıyor" diyorsa... Ben de üzerime düşeni yaparım, değerli okurlarım. Ne yapacaktım yâni? Devletin milli kuruluşu THY'yi perişan edenleri, yenilip yutulmasına göz yumdukları ileri sürülenleri destek olacak! Geçmişi başarılarla dolu, uçurumun eşiğindeki kuruluşu kâra geçirip, özelleştirmeyi hedefleyen genç Anadolu çocuğu Abdurahman Gündoğdu'nun kuyusunu mu kazacaktım? Yarın mahşerde hesap var. Ben yalan yazmaktan, gerçekleri saptırmaktan korkarım. Hesabı verecek olanlar, yiyicilerdir, götürücülerdir! Uçak filosu genişleyecek! Sordum Gündoğdu'ya: "Kâr eden İstanbul Ulaşım A.Ş.'den, zarar rekorları kıran THY'nin Genel Müdürlüğü'ne getirildiniz. İyiden, kötüye geçtiniz. THY'yi zarardan nasıl kurtaracaksınız?" Hiç beklemeden cevaplandırdı, Tayyip beyin gözbebeği Abdurrahman Gündoğdu: "Özelleştirmeden önce şirketi kârlı hale getirmemiz şart. Verimli büyüme sağlanacak. Uçak filomuzu genişletececeğiz. Bu işi satın alma yoluyla değil, leasing yoluyla yapma arzusundayım." Uzakdoğu'yu kasıp kavuran, seferleri iptal ettiren SARS hastalığı ile Irak savaşından dert yanmıyor Gündoğdu. Ben şaşırdım Genel Müdürün sözlerine! Kurumun uçuşlarını olumsuz etkileyen, gelirleri baltalayan bu iki gelişme hakkında ne düşünüyor acaba Abdurrahman bey: "Darbe aldığımız kesin. Satışlarımız düştü. Seferler iptal oldu. Bunlar doğru. Fakat hastalık ve savaşın arkasına sığınmıyoruz. (Verimli yönetim) dememin nedeni işte bu Sayın Açıkel. Biz işletmeyiz. Bir yerden zarar varsa, diğer yerlerden daha fazla kâr sağlamalıyız ki, zararı kapatabilelim. Masrafları kısalım. Pilotlarımızı motive edelim,; uçak yakıtından, uçak lastiğinden tasarruf edelim." Abdurrahman beyin plânlarını öğrendikçe, bir gazeteci olarak THY'nin geleceğe ümitle bakması gerektiği inancını yaşıyorum. Sayın yöneticiler; araştırın! Uçak filosunun genişletilmesi sözü geçince... Hafızamı yokladım. Geçmişe gittim. THY'nin uçak alımları hiç bir zaman kamuoyuna yansımadı. Halbuki temiz olmayan kokuların çıktığını duyardık. Uçak alımlarının pazarlıklarını,Airbus ve Boeing firmalarıyla yürüten başta Cem Kozlu olmak üzere, THY'nin üst yöneticileri basına hiç konuşmadılar. Kapalı kapılar ardında gerçekleştirilen görüşmeler hep karanlıkta kaldı. Bazı yöneticilerin uçak alımları sonrasında 'süper zengin' oldukları anlatılırdı. Buradan sesleniyorum; TBMM Başkanı Sayın Bülent Arınç'a, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a, Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım'a, TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu Başkanı Sayın Azmi Ateş'e. . Sayın yöneticiler. Lütfen THY'ye alınan uçak alımlarını masaya yatırın. Açın soruşturmanızı. Geçmiş bürokratları çağırın komisyona. Bilgilerine başvurun. Karanlık aydınlansın. Gerçekler ortaya çıksın. Şaibe iddialarını açıklığa kavuşturun.