Halkbank halkı ağlatıyor! Ağlatan hiç güler mi?

A -
A +

"Bir dokunduk, bin ah işittik" efendim. Neler yapmış, neler etmiş Halk Bankası'nın bazı birimleri ve o birimlerin yöneticileri. El insaf yani. Dün kaleme aldığımız "Halkbank oldu zulümbank" başlıklı yazımızın son derece ağır olduğunu düşünüyordum. Halkbankzede vatandaşlardan gelen mesajlardan sonra anladım ki, yanılmışım. Yazımız gerçekleri dile getirmede 'yetersiz' kalmış. Halkbank'ın esnafa, sanatkâra, KOBİ'lere, sanayicilere ve firmalara yaptığı uygulamaların bizim bildiğimizden de öte olduğunu anladım. Utandım. Halkbank hayatımı mahvetti! İstanbul Bostancı'da süpermarket işletmeciliği yapan Murat Taştan isimli genç esnaf arkadaş telefonda ağlıyor. Bizim gibi genç bir insanın üstelik eşinin yanında gözyaşı dökerek yaptığı konuşma içimi dağladı, yaktı beni: "Esnaf arkadaşım dükkânına mal almak için Kadıköy Kefalet Kooperatifi kanalıyla Halkbank Kadıköy Şubesi'ne başvurdu. 2001 Ocak ayında benim kefil olmamla arkadaşım 2.5 milyar TL kredi aldı. Kredi yirmidört ay vadeli, sekiz eşit taksit ödemeli idi. İlk taksidini ödedi arkadaşım. Ancak çıkan büyük kriz işleri bozdu. Arkadaşım tüm iyi niyetine ve az da olsa ödeme yapmasına rağmen kredinin temerrüt faizi korkunç boyutlara ulaştı. 2.5 milyar lira kredi alan arkadaşım 1 milyar 700 milyon lira ödemesine karşılık evindeki eşyaları Halkbank avukatlarının haczinden kurtaramadı." Evet, Bostancılı esnaf Murat Taştan bunları söylüyor. Sanmayın dert bu kadarla kalmış. Murat beyi dinlemeye devam ediyorum: "Halkbank avukatları (sen kefilsin) dediler. Bu kez de benim üstüme geldiler. 500 milyon ödedim. 500 milyon da avukat masrafım oldu. Ancak bizim de gücümüz yetmiyor. Yüzde 110 temerrüt faiziyle baş edilmiyor. 2.5 milyar lira kredi kullanan arkadaşım benimle beraber bankaya 2 milyar 700 milyon lira ödedi, borç hâlâ bitmedi. Şu anda 9 milyara ulaştı. Ben yeni evliyim. Yemiyor içmiyor Halkbank'a çalışıyoruz." "Halkbank iflas ettirir" Gelin İstanbul'dan İç Anadolu bölgesine uzanalım sevgili okuyucularım. Kırşehir Mucur'dan Ahmet Naci Ersan adındaki okuyucumuzun feryadını duyuyorum: "Sadece Mucur değil tüm Kırşehir ilindeki reel sektör Halkbank'ın oyuncağı oldu. Halkın bankası Halkbank kanımızı emiyor. Nice güçlü firmalar, işadamları Halk Bankası yüzünden iflas etti. Ayrıca şuna karar verdim, Halkbank'ın bankacılığı sadece fatura tahsilatı için. Elektrik, su, telefon faturanızı yatırırsınız ama kredi isterseniz kapı yüzünüze kapanır." "Haram olsun" Telefonum acı acı çalıyor. Bu kez Samsun Havza karşımızda. Havza Berberler Terziler Kunduracılar Odası Başkanı Erdal Karaoğuz feryat ediyor. Koskoca bir camianın temsilcisi, koskoca bir adam hıçkırarak ağlıyor. "2 milyar lira kredi aldım Halk Bankası'ndan, 5 milyar lira ödedim. Daha hâlâ 2 milyar lira borcum var. Çoluğumun çocuğumun rızkı Halk Bankası'nın o vicdansız yöneticilerinin boğazında kalsın. Haram olsun verdiklerim." "Halkbank aşılmaz duvar" Hadi gelin, Samsun Havza'dan Trabzon'a geçelim. Trabzonlu ayakkabı imalatçısı Kenan Eroğlu'na kulak veriyoruz: "Ben vatanımı seviyorum. İşlerimi büyüterek devletime daha fazla vergi ödemek istiyorum. Bu amaçla Halk Bankası esnaf, sanatkâr kredilerini kullanmak istiyorum. Fakat Halk Bankası kapısı aşılmaz bir duvar. Hem (esnaf gel sana kredi vereceğiz) diyorlar hem de bankaya gidince (yok kardeşim biz kimseye kredi kullandırmıyoruz) diyorlar. Bu nasıl iştir? İnsana resmen hakarettir bu tutum. Hükümet uykudan kalksın da Halk Bankası'ndaki haksızlıkları önlesin." Yuva dağıtanın yuvası olmaz Kendi memleketim Tokat Niksar'a geçelim. Arayan Ahmet Kılınç dert küpü: "Şu bizim memlekette Halkbank'la iş yapanların hali perişan. Kimsenin sesi çıkmıyor da ben sana söyleyeyim dedim. Yuvalar dağıldı, karı kocasını bıraktı, babalar evleri terk etti. Bak şu Tokat'a, en aşağı 3 bin evden buzdolabı, fırın götürülmüştür. Adamın yatağını götürüyorlar. Halkbank, avukatlarıyla bir terör rüzgarı estiriyor. Ne olur şu işlerle bir ilgilen." "Allah da onları güldürmesin" Saat 15.45 oldu. Yazıyı acil bitirmem lazım. Cep telefonu çalmaya devam ediyor. Gelen faksların ve e-maillerin haddi hesabı yok. Onlara daha el atamadık. Başkent Ankara'dan alıyorum bu kez telefonu. İsim vermek istemeyen bir iş adamı, "Özür dilerim Ziya Osman bey ismimi vermeye utanıyorum" diyor. Derdi ne peki bu iş adamımızın... "Yüzlerce işçi çalıştıran bir sanayici idim. Şimdi ise evine ekmek götüremeyen, bozuk ekonominin değil Halk Bankası'nın belini büküp iflas ettirdiği bir zavallıyım. Akıl izan almıyor. Halk Bankası benim üstüme kendi avukatını değil piyasada özel iş yapan avukat gönderiyor. Bu sefer de özel avukatın masrafını bize ödettiriyor. Burada da bir işler dönüyor. Acaba Halk Bankası neden özel avukatlarla çalışma lüzumunu hissediyor? Kamyon gelmiş fabrikamdaki makinayı götürüyor, icra masrafını da bize yüklüyor Halk Bankası. Bunlar vicdansız, emeğe saygısız, Türkiye'nin kalkınmasını istemeyen kişilerdir. İnşallah yaptıkları bu haksızlıkların cezası ahirete kalmayacak, dünyada da söndürdükleri iş yerlerinin işsiz bıraktıkları işçilerinden aldıkları beddualar onların iki yakasını bir araya getirmez. Halk Bankası yöneticileri beni söndürdü, Allah da onları güldürmesin." Duydunuz mu? Sevgili okuyucularım; işte Anadolu'nun dört bir yanından Halkbankzede esnaf, sanatkâr, KOBİ, sanayici, işadamı görüşleri. Yerimiz bütün aldığımız mesajları sizlere iletmeye yetmeyecek. Halk Bankası yönetimine Türkiye'nin her yerinden gelen, yaptıkları bankacılık ahlakına sığmayan uygulamalarına duyulan tepkiyi iletirim. Anlayan anlar. Herkes haddini bilmeli.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.