AK Parti iktidarı ile IMF arasında anlaşmazlıklar olabilirdi. Fakat... Görüşmeler gergin geçse de...2002 Eylül ayında bitmesi gereken 4. gözden geçirme altı ay gecikse de... Borç veren IMF ile borç alan Türkiye anlaşırlar görüşü ülkemizde ağır basıyordu. Eninde sonunda IMF, Türkiye'ye1.6 milyar Dolarlık kredi dilimini kullandıracaktı. Bugüne kadar Türkiye kredileri tıkır tıkır alıyordu. Daha önce gerçekleştirilen ilk üç gözden geçirmenin sonunda böyle olmuştu da! İşaretler neyin işareti! IMF Başkanı Horst Köhler'in yazılı açıklaması, işin içine tuz biber ekti. Uluslararası Para Fonu artık 31 Aralık 2004'e kadar ülkemize, kredileri 'peşin' vermeyecek. Zaten bu tarihte stand-by anlaşması bitiyor. Akla; 2005'de yine kredi dilimleri peşin alınacak mantığı sakın gelmesin. Alman başkan Köhler, yapılacak gözden geçirme sayısını 4'ten 7'ye çıkararak kolay kredi yok mesajını iletiyor iktidara. Bütün bunlar, önümüzdeki ayların 'hayli zorlu' geçeceğini ve IMF'nin Türkiye'ye 'ter döktüreceğinin' işareti. Suçlu ayağa kalk.. Suçlu kim? Bu resimden anladığım; ABD'nin Türkiye'ye kırgın olup, mesafeli durduğudur. Türkiye'yi de AK Parti iktidarı yönettiğinden, güven eksikliği direkt biçimde hükümete oluyor. Gelinen noktada; suçlu ayağa kalk sorusunu yöneltmenin mantığı yok. Genç bakan Ali Babacan'ı eleştirmek çözüm değil. Ortaya çıkan olumsuzlukta, Babacan'ı hedef göstermeyi doğru bulmuyorum. Eğer ekonomi bir bütünse, Ali Babacan'ın bakanlığı hükümetin bir makamıysa, Neden böyle oldu? ve Kim hata yaptı? sorularının muhatabı hükümet midir? Bana kalırsa, soruları ikinci tezkereye hayır oyu verenler cevaplandırmalıdır. İkinci tezkere yok mu! Sevgili okuyucularım. IMF-Türkiye ilişkisindeki ipi geren Uluslararası Para Fonu'dur. Ancak gerginlik döneminin Irak savaşı öncesinde başladığını belirtmek isterim. Ne zaman ki; TBMM'den o meşhur ikinci tezkere çıkmadı, IMF ile Dünya Bankası'nın en büyük finansörü ABD yönetimi de, yüzünü bizden çevirdi. Ne mi oldu? 6 milyar Dolar hibe veya 24 milyar Doları bulan krediyi kaybettik. IMF, kredi dilimlerini dilimledi. Nefes aldırmayacağını bildirdi. Bir de endişem mevcut. ABD yönetiminin Senato'dan çıkarttığı savaş bütçesine bakalım. Türkiye'ye 1 milyar Dolar hibe veya 8.5 milyar Dolarlık kredi kullandıracağını bildiriyor. Bu parada dilimlere doğranırsa, şaşırmam. Tayyip bey kızgınlığında haklı.. ABD yönetiminin bu soğuk tavrına sebep, ne Abdullah Gül, ne de Recep Tayyip Erdoğan'dır. Eski ve yeni Başbakanları zora sokan, yine kendi partisinden bazı milletvekilleridir. AK Parti Genel Başkanı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan son günlerde sürekli biçimde milletvekilleriyle görüşüyor. Grup toplantılarında sesinin tonunu sertleştiriyor. 3 Kasım seçimi öncesindeki, o kıskanılan parti bütünlüğünü yeniden kurmak istiyor. Çünkü Tayyip bey zarara, tüm ısrarlarına rağmen, kendisini dinlemeyen bazı milletvekillerinin yol açtığının farkında. Ve de, zarar faturasının her geçen gün artma tehlikesiyle karşı karşıya. Gördünüz mü; ikinci tezkereye hayır demenin nelere mal olduğunu?