IMF, 3 milyar Doları gönderecek mi, göndermeyecek mi? Washington'dan para gelirse piyasalar rahatlar. Ekonomi yönetimi "oh" der. Para gelmez ise.. Neler olacağını düşünemiyorum. Türkiye yeni bir krize girer. Ve bu krizi taşıyamayacak Türkiye iflâs bayrağını çeker. Ankara'da gerçekten tedirginlik havası hakim. Endişeyi Devlet Bakanı Kemal Derviş ile ona bağlı ekonomi bürokratları yaşıyor. Dikkat ederseniz 'endişe' diyorum. Endişenin sebebi, IMF üst düzey yönetiminin Türkiye'ye olan 'temkinli ve soğuk' bakışı. Biliyorsunuz geçtiğimiz Eylül ayında IMF Türkiye'ye vermesi gereken 3 milyar Dolarlık kredi dilimini serbest bırakmamıştı. Verilmeyen kredi nedeniyle, Türkiye ekonomisinde kaos doğmaması için kılıf da bulunmuştu. "10. gözden geçirme uzun sürdü. 2002 bütçesini görelim. 11 Eylül terör olayı dünya ekonomisini sarstı, biraz beklemek lâzım" gibi lâflarla Türk kamuoyu idare edildi. Ekonomi yönetiminden geçelim hükümet kanadına.. Hükümette bir umursamazlık sözkonusu Milletvekili maaşları, referandum tartışması, erken seçimden kaçma çabaları maalesef ekonomiyi geri plâna itmiş. Hükümet ekonomiyi sadece 2002 bütçesi olarak değerlendiriyor. Bütçe de TBMM'den rahat çıkacak. İktidar partilerini göre herhangi bir sıkıntı yok. Ekonomi Kemal Derviş'in kontrolünde ya.. Hükümet sıkıntıyı IMF ile ekonomi yönetiminin aralarında çözeceğine inanıyor. Yani iktidar topu ayağında tutmaktansa bürokratlara pas ediyor. İktidarı bu rahatlığa iten ise (çok komik) Afganistan'a yapılan operasyon. Türkiye'ye ABD ve Avrupa'nın maddi destek sağlayacağına dair düşünce DSP-MHP-ANAP koalisyonunda hakim. Derviş endişeli ki konuşuyor Devlet Bakanı Kemal Derviş'in dün televizyonlardaki açıklamaları duyulan endişenin sonucu. Şubat sonlarında Türkiye'ye "ne olur gel" diye çağırılan Derviş ilk kez canlı yayınlara çıktı. Derviş, IMF ile bir problem yaşanmayacağını piyasalara duyurdu. Son derece akıllı davrandı Derviş. Tabii ki olumlu konuşmayı piyasalar hemen değerlendirdi. Borsa patladı. Bono faizleri ciddi oranda düştü. Döviz fiyatları dengeye oturdu. Siz bakmayın Derviş'in sakinleştirici ifadelerine. Ekonomi yönetimi cidden tedirgin. Derviş ve ekibinin beklentisi, hükümetin resmen IMF'ye taahhüt vermesi yönünde.. Neyin taahhüdü mü? Kemal Derviş geçtiğimiz ay Washington'da IMF ve Dünya Bankası ile görüşmüştü. Fakat kredi diliminin serbest bırakımı ve ek kaynak konularında başarı kazanamamıştı. Hatta Derviş Beyaz Saray'a gitmiş, ABD Başkan Yardımcısı Dick Chenney'den yardım istemişti. ABD yönetiminden verilen cevap "Sorununuzu IMF ile halledin" olmuştu. Derviş ABD'nin başkentinden yaptığı açıklamada, devletin küçülmesini istemişti. Bu küçülme Bakan sayısının azaltılmasından, devlette çalışanların zorunlu emekliliğine kadar birçok maddeyi kapsıyordu. IMF İcra Direktörleri Kurulu Türkiye'ye vereceği 3 milyar Dolarlık krediyi şimdi Ankara'dan gelecek haberlere bırakmış durumda.. IMF Türkiye Masası Şefi Juha Kahkonen ve ekibi bu hafta Ankara'da olacak. Ama önce hükümetin devlette küçülmeye gitmeyi kabul ettiğini taahhüt etmesi gerekiyor. Bu durum, Uluslararası Para Fonu'na Türk hükümetinin 'Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı'nı kesinlikle uygulayacağı mesajını verecek. İş gene geldi hükümete dayandı Derviş'in bugüne kadar yaşadıklarından dili yanmış ki kendince tedbirini alıyor. Açıklamasıyla piyasalara "korkmayın" derken, hükümete de "devletin küçültülmesi şartını kabul edin" mesajını iletiyor. Kemal Derviş de, ekonomi yönetimi de, Türk ekonomisi de dönüm noktasında. Başkentte rüzgâr esmeye başladı. Fırtınaya dönüşmesi an meselesi. Bir tarafta bizi uyutan iktidar.. Bir tarafta bürokratların esiri olmuş ve hâlâ Türkiye gerçeklerini tanıyamayan Kemal Derviş.. Bir tarafta devletçi, statükocu, taraflı bazı üst düzey bürokratlar. Türkiye'nin işi zor...