Türk bankacılık sektöründe yaşanılanlara bir göz atalım. BDDK kararıyla TMSF'ye devredilen bankaların yönetimlerine dikkatinizi çekmek istiyorum. Öncelikle.. Hangi bankalara el konur? Sorunun cevabını, Dünya Bankası'nın bankacılık uzmanları şöyle veriyor: "İyi idare edilmeyen, öz sermayesi eriyen ve içleri boşaltılan bankalara hayat hakkı yoktur." Sizlere bir bilgi notu Bakıyoruz.. Ülkemizdeki bankalar peşpeşe yıkılıyor. Finans alanında çalışan banka sayısı sürekli azalıyor. Yaklaşık ondokuz banka Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devroldu. Hep birlikte bu gelişmeleri görüyoruz. Muhterem okuyucularım, bir bilgilendirmede bulunayım. Yalnız bu bankalardan dördünü ayrı tutuyorum. Demirbank.. Battı mı, batırıldı mı? Türk Ticaret Bankası..Mevduat zengini iken neden faaliyetine son verildi? Tarişbank.. Kuruluşa "Sermaye artır" denildikten sonra sermaye artırımına giderken niçin bankacılık hayatı bitirildi? Toprakbank..Sürekli yatırım yapan bir grubun can damarı olan banka hangi maksatla TMSF'ye devredildi? Hakikaten bu dört bankanın durumu tartışmalıdır. İngiltere'nin dünya devi finans kuruluşu HSBC sudan ucuz fiyata Demirbank'ı aldı. Tabelâlarını değiştiriyor. Türk Ticaret Bankası ile Tarişbank'a yüce yargı kararıyla BDDK'nın iptal ettiği 'bankacılık faaliyetleri yapma lisansı' iade edildi. Toprakbank olayı daha yeni. Orada da ilginç gelişmeler yaşanacaktır. Beyler çok iyi bankacı yâ! TMSF'ye devrolunan bankaların tamamı özel sektör kuruluşu. Başlarında her zaman İstanbul bankacıları vardı. Yapılan yeni atamalarda da bankaların başına yine İstanbul bankacıları getiriliyor. Genelde bir kanaat vardır; özel sektör banka yöneticileri, kamu sektörü bankacılarından çok daha iyidir. Öyleyse soruyorum..Madem siz iyi bankacıydınız da niye başında bulunduğunuz bankalarınızın kötüye gitmesini engelleyemediniz? Çok merak ediyorum. Fona devredilen bankalara kim atama yapıyor acaba? İlk akla gelen adından belli olduğu gibi Fon Bankaları Ortak Yönetim Kurulu Başkanlığı mı? Yoksa BDDK mı, yoksa BDDK'ya bağlı TMSF mi? Sahipsiz çilekeşler! Şu bir gerçek. Ankaralı bankacılar sahipsiz. Kendilerini savunan, haklarını koruyan, başarılı yönetimlerini ödüllendirenleri kesinlikle yok. Onlar hep çalışırlar. Aldıkları ücret İstanbul'daki sıradan bir banka yöneticisinin aylık temsil gideri kadardır. Reklâmlarını yapamadıklarından ve arkalarında dayıları olmadığından ne İstanbul'a bir özel sektör bankasına, ne de TMSF'ye geçen bankalardan birinin başına Genel Müdür olamazlar. Ankaralı bankacı dediğimiz zaman, bilinmesi gereken kamu bankalarında görev yapan insanlardır. Yoksa memleketleri Ankara olanlar biçiminde düşünmeyin. Ağzı olan konuşuyor. Vuruyorlar kamuya. Saçma sapan iddialarla eleştiriyorlar Başkent bankacılarını. Tabii, sonuçta bütün görevlere İstanbul bankacıları getiriliyor. Zaten Ankara'da kaç bankada o kurumdan yetişmiş, hayatını adamış kamu bankası yöneticisi kaldı ki? Nasıl futbolda, İstanbul takımları ve Anadolu takımları ayırımı vardır.. Aynen finans sektöründe de İstanbul bankacıları ve Ankara bankacıları ayırımı mevcut. Biraz insaf! İstanbul merkezli bankaları batıranlar İstanbul bankacıları, batan bankaları düzeltmek için göreve atananlar yine İstanbul bankacıları! Ayrıca, görevden alınan, koparılan, dışlanan bankacılar da Ankara'daki kamu bankacıları. Yazıktır, ayıptır. İnsanda birazcık utanma olur.