Kırk katır mı, kırk satır mı? Bugün, ekonomi ya batacak, ya çıkacak...

A -
A +

Bugün 22 Ekim 2001, Pazartesi. Tarihi bir günü yaşıyoruz. Hükümet ile reel sektör temsilcileri Ankara'da masaya son kez oturuyor. Aylardır süren hükümet-reel sektör toplantıları sonuçlanacak. Toplantıdan çıkacak karar Türkiye'nin geleceğini yakından ilgilendiriyor. Hükümet ekonominin lokomotifi reel sektörü ya kurtaracak, ya da öldürecek Ankara Bakanlıklar'daki TOBB merkezinde gerçekleştirilecek zirveden iyi sonuç çıkması gerekiyor. Aksini düşünemiyorum. Çünkü.. Eğer hükümet reel sektöre ciddi destek sağlamazsa, doğacak yeni krizi ekonomi kaldıramaz. Türkiye çöker. Ve iktidarı oluşturan partiler tarihe "ülke ekonomisini göz göre göre batıran hükümet" olarak geçer. "Hafıza-i beşer, nisyan ile malûldür" Bu atasözü "insan hafızası unutkandır" mesajını veriyor. Ama unutmayalım. Hatırlamaya çalışalım. 2000 Kasım'ı.. Demirbank'ın batışı veya batırılışının yol açtığı nakit kriziyle gecelik faizlerin yüzde 7 bin 500'e çıktığı gün.. 2001 Şubat'ı.. IMF politikaları yüzünden baskı altında kalan döviz kuru patladı. Akşam yatarken Dolar 680 bin TL idi. Sabah kalktığımızda 1 milyon 100 bin TL'ye ulaşmıştı. 2001 Nisan'ı.. Dönemin Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz Türk Telekom Yönetim Kurulu'nu onaylamayınca piyasalar sarsıldı. 2001 Mayıs'ı.. "Uygulanan ekonomik programı biz hazırlamadık. Yapanlar uygulasın" sözlerini kullanan dönemin Devlet bakanı Yüksel Yalova ortalığı karıştırdı. Bu yaşadıklarımız şimdi aklınıza geldi değil mi efendim ? ...Ressamdan felaketin resmi tablosu 2000 Kasım'ında başlayan, 2001 Şubatı'nda büyüyen, 2001 Nisan ve Mayıs aylarında zirveye ulaşan ekonomi yangını nelere mal olmadı ki! Krizlerin ardından.. İşyerleri kapandı. Fabrikalar üretimi durdurdu. İşten çıkarmalar oldu. Hâlâ da sürüyor. Zam bombardımanı başladı. Piyasalar daraldı. Fakirleşen Türkiye harcama yapamadı. Finans sektörü kötü gidişte rol almalıydı. Bankalar hemen harekete geçti. Şirketlerin üzerine çullanıldı. Kredi faizleri artırıldı. Kredi kullanan ve ödeme zamanı gelen şirketlere bankalar saldırdı. İşletmelere el konuldu. Teminat olarak verilen çekler yazdırıldı. Gayrimenkullere hacizler uygulandı. Şirketler bankaların oyuncağı haline geldi. Soruyorum! Ve.. Yukarıdaki görüntüyü veren tabloya 'felâketin resmi' adı verildi. Tablonun ressamını ise herkes tanımıştı. Ressam DSP-MHP-ANAP hükümeti idi. Reel sektörün temsilcisi TOBB ekonominin düze çıkması için zordaki şirketlerin kurtarılmasını istiyor. Haklılar. Şirketler yaşamazsa.. Kim devlete vergi ödeyecek? Kim işçi çalıştırabilecek? Kim üretim yapacak? Kim ihracat gerçekleştirecek? Ekonomi bitecek. Devlet batacak. 'Londra yaklaşımı' Türkiye'ye uyarlanınca 'İstanbul yaklaşımı' oldu biliyorsunuz. İşte bugün 'İstanbul yaklaşımı' içeriği belirleniyor. Şirket kurtarma operasyonunun çerçevesi çiziliyor. İnşallah dağ fare doğurmaz. Dayanacak güç kalmadı! TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun evsahipliğindeki tarihi toplantıda Devlet Bakanları Kemal Derviş ve Tunca Toskay, Maliye Bakanı Sümer Oral, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu hazır bulunacak. Merkez Bankası, Hazine, BDDK ve Maliye üst düzey bürokratları yer alacak. Dün konuştuğum Hisarcıklıoğlu aynen şöyle diyor. "Bugün ölüm kalım günü." Ağustos'tan bu yana sektör kurulu toplantıları yaptıklarına dikkat çekiyor Hisarcıklıoğlu. "Artık dayanacak gücümüz kalmadı. Aspirin tedavisi ile iyileşecek hastalık penisilin iğnesi istiyor. Birkaç gün daha gecikilirse ameliyat gerekecek. Fakat hasta ameliyat masasında kalkamaz. Ölür." İyi de Hisarcıklıoğlu.. Hükümet masaya sizin getirdiğiniz teklifleri "bir inceleyelim" derse ne yapacaksınız? Yine başa dönülmez mi? Boşa zaman mı geçecek? Bıçak kemiğe dayanmadı, kemiği parçaladı. Acı dayanılmaz. Rifat Hisarcıklıoğlu'nun cevabı bıçak gibi keskin: "Bu toplantını adı sonuçlandırma toplantısıdır. (Tekliflerinizi inceleyelim, bir bakalım, değerlendirelim) sözlerini kabul etmiyoruz. Biz iyimseriz. Kardeşim, Türkiye ekonomisi ve Türkiye can çekişiyor. Bakın, DİSK ile TOBB aynı görüş üzerinde birleşiyor. Batıyor, Türkiye batıyor. Şimdi kalkıp da (bize bir ay daha zaman verin) lâfının muhatabı olamayız. Türkiye ekonomisini bu hale reel sektör, şirketler, işçiler getirmedi. Ekonomiyi yönetenler bu kötü günlerin sorumlusudur." Onbeş temel isteği olacak tarihi toplantıda TOBB'un. İsteklerin ne olduğu konusunda Rifat başkan renksiz. Israrımız üzerine sadece üç isteklerini söylüyor. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği hükümetten öncelikle şunları talep edecek. Rifat Hisarcıklıoğlu diyor ki; "Reel sektörün, şirketlerin finansman sıkıntıları çözülmeli. Maliye'nin uygulamaları değişmeli. Öncelikle vergi oranları indirilmeli. Ve iç talebin artmasına yönelik uygulamalara geçilsin." Bir cümle de Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün'den.. "Toplantılar sıktı. İçimiz dışımız toplantı oldu. Biz ne dersek tersini yaptılar. Sonuç toplantısında benden kimse rapor mapor beklemesin. Ne konuşacağımı iyi biliyorum." Sayın liderler! Bülent Ecevit, Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz beyler. Türkiye'yi çökerten iktidar olmak istemezsiniz herhalde? Herkes dolu. Herkes tepkili. Hükümeti temsilcisi bakanlar ile bürokratlar mantıklı düşünüp karar alabilmeli. Sizler bakanlarınızı ve bürokratlarınızı 'yapıcı' olmaları konusunda uyarmalısınız. Gerçekten zordaki şirketlere yardım edilmeli. Kayırmacılık anlayışıyla yaklaşılmamalı. Sapla saman ayrılabilmeli. Şirket kurtarma operasyonu şirket batırma operasyonuna dönüşmesin. Reel sektör yaşamazsa kimse ya-şa-ya-maz!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.