Çanakkale Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Anadolu'nun, gerçek reel sektörün sesidir. Zenginler Kulübü TÜSİAD ise, Türkiye'yi maddi güçleriyle yönetmek isteyenlerin derneğidir. TÜSİAD toplantılarını Hilton'da, Sheraton'da yapar. Halktan uzak durur. "İş dünyasının görüşleri" diye, kulüp üyelerinin isteklerini hükümete dikte eder. Partileri yönetmeye çalışır. TOBB, bugünkü Başkan Rifat Hisarcıklıoğlu ve yönetimiyle kesinlikle TÜSİAD'ın zıddı olan bir tarz içinde. Hakkari'den Edirne'ye. Muğla'dan Kars'a tüm illeri, pek çok ilçeyi dolaştı Hisarcıklıoğlu. Anadolu'nun nabzını yerinde ölçtü. Şehrine saygısızlar! Rifat başkanın davetiyle Çanakkale'ye gittim, TOBB Ticaret Borsaları Konsey Toplantısı ile TOBB Marmara Bölgesi Değerlendirme çalışması için. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Anafartalar Kampusü, Türkiye'nin dört bir yanından gelen TOBB üyelerine ev sahipliğinde bulundu. Süleyman Demirel Konferans Salonu önemli konuşmalara sahne oldu. Şunu belirtmeliyim. Düşmanı boğazından geçirmeyen Çanakkale'nin milletvekilleri böylesine önemli bir aktiviteden habersiz. Dört milletvekili sayısı var. MHP'li üye trafik kazasında Allah'ın rahmetine kavuşmuş. Diğer milletvekilleri DSP, ANAP ve DYP'ye ait. DSP'li milletvekili de iki gün önce partisinden istifa etmiş. Bağımsız durumda Sadık Kırbaş. Konferans Salonu'nda sadece ANAP'lı Cumhur Ersümer mevcut. Beyaz Enerji olayında aklandı gibi görülen, ancak kamuoyu vicdanında aklanmayan(!) Ersümer var ya, o. DYP'den Nevfel Şahin yok. Eski DSP'li, yeni bağımsız Sadık Kırbaş yok. Kendi şehirlerindeki ciddi toplantıya bile katılmayan insanlar, 3 Kasım'da nasıl milletin vekili olacaklar? Namusu herkes gibi partiler de bilmeli Ağır ve anlamlı konuştu TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu. Bütün siyasi partilere ve liderlere net mesajlar iletti. Şu cümleye bakar mısınız? "Nasıl, bizim için (söz namus) ise, programlar da partilerin namusudur. Partiler de namuslu projeleri önümüze koymalı." MHP'nin içinde saygı duyduğum insanlardan birisidir, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu. Devlet Bahçeli'nin sırdaşı, partinin görünmeyen gücü Tanrıkulu, kürsüden bu sözleri söyleyen Rifat Hisarcıklıoğlu'na yüz ifadesiyle "Haklısın. Doğru konuşuyorsun" diyordu. İsteyen istediğini anlar! Dikkatlice okumanızı talep ediyorum sizlerden aşağıdaki cümleleri. Tek başına yeni olduğunu ya da değiştiğini iddia etmenin, halkın gözünde bir değeri yoktur. Değerlerimizi korumadan, salt yenileşme söylemi, kaos ve yıkım ile değişim ve dönüşüm ihtiyacını, sürekli biriktirerek statükoyu sürdürme eylemi ise yozlaşmayı ve yobazlaşmayı davet etmektedir. Yobazlaşmadan muhafazakâr ve yıkmadan yenilikçi olma sentezini yakalayan politikacılara ihtiyacımız vardır. Tecrübe ile gençlik ve yeniliği birbirine feda etme lüksümüz yoktur. Devlet tecrübesi olmadan yola çıkanların, bu tecrübeyi ve birikimi edinene kadar ülkeye çıkardıkları fatura, artık bir kez daha altına girilemeyecek kadar ağırlaşmıştır. Dünyanın gittiği yönü ve Türkiye'yi tanıyan, ayakları yere basan, gerçekleşmesi mümkün olmayan hayaller peşinde halka vakit kaybettirmeyecek siyasilere ihtiyacımız vardır. Ekonominin ve siyasetin gerçeklerini kavrayabilen, ülkede karmaşaya ve vakit kaybına değil, uzlaşma ve yenileşmeye vesile olacak, insanımıza yaşama sevgisi ve gelecek umudu sağlayacak, kişisel çıkarlarını ve egosuna aşmış politikacıları istiyoruz. Kutluyorum... Ne dersiniz? Muhterem okuyucularım Altı ayrı cümle, bana kalırsa yenilir yutulur cinsinden değil. Bunları söyleyen, Türk halkının belirtemediği gerçekleri Çanakkale'de ortaya koyan Rifat Hisarcıklıoğlu'nu kutluyorum. 3 Kasım seçimi öncesinde, toplumun önüne 'umut ve ümit' olarak gelecekler ile 'yıllardır tanıyıp, bildiklerimizin' seçim propagandası yaparlarken, Rifat başkanın bu altı cümlesini defalarca okumaları gerekiyor. Son dönemlerin en önemli mesajlarını okkalı biçimde Çanakkale'de duyduğumu düşünüyorum. Mesaj TOBB'dan, tokat Hisarcıklıoğlu'ndan. Ne dersiniz? Katılmıyor musunuz?