Malumunuzdur, TGRT'de hazırlayıp, sunduğum 'Ekonomi Kulisi' programı var. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dr. Bülent Gedikli ile ANAP Genel Başkan Vekili Dr. Nesrin Nas son canlı yayındaki konuklarımdı. Geçtiğimiz Çarşamba gecesi yaptığımız programda ilginç bir durum yaşamıştık. Nesrin hanım kendisini bir fabrikatörün aradığını, mükellefin vergi denetmenlerinden baskı gördüğü iddiasında bulunduğunu söyledi. Nas, maliyecilerin mükellefe "matrah artırımına gitmezsen senin için iyi olmaz" şeklinde tehdit dolu sözler sarfettiklerini belirtti. Nesrin Nas bu durumu canlı yayında maliye müfettişi kökenli Dr. Bülent Gedikli'ye iletince... Ben de, "O vatandaş sanırım Ankara mükellefidir Sayın Nas. Yarın sabah Bülent bey ilk iş olarak Ankara Defterdarı Cemal Boyalı'yı aramalı. Böylesine hoş olmayan baskı ve tehdit iddiasının nedenini araştırmalı" ifadelerini kullanmıştım. 1965'liler iş başında! Bu gelişme üzerine... Ankara Defterdar Vekili Cemal Boyalı, program sonrası sabahında beni aradı. Ortada bir yanlış anlama olduğunu anlattı. Makamına davet ederek, beni aydınlatmak istediğini belirtti. Yaklaşımındaki nezaket, bilgilendirme arzusu, bizi Defterdarlığın yaşlı binasına götürdü. Üç saati bulan görüşme gerçekleştirdik, 1966 doğumlu Cemal beyle. İzninizle, 1965-66-67 yılı doğumlu insanları devletin yönetici kademelerine taşıyan AK Parti hükümetini kutlayacağım. 1967 yılında doğan bir vatandaşım. Gençliğe güvenen, onlara destek verenleri bu cesur kararlarından ötürü takdir ediyorum. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, gençlere şans tanıma ve sorumluluk yüklemede öncü isimler. "Zulmeden karşılığını alır!.." Ankara Defterdar Vekili Cemal Boyalı sözlerine "mükellef tehdit edilemez" vurgulamasıyla başladı. "Üç-beş kuruş daha fazla vergi toplayacağım diye, mükellefe baskı yapmak, mükellefi vergi kaçakçısı gibi, vergi yüzsüzü gibi görmek çirkinliğin ta kendisidir" diyen Boyalı'nın baştan sona doğru olan sözüne, bir ekleme de ben yapayım. Tehditle başarı sağlanamaz. Tehditle barış olmayacağını herkes bilmeli. Korku vererek sonuca gidilemez. İnsanlar eğer çok zorlanırlarsa, sigortalarının atması kaçınılmazdır. Vergi ödeyenlerin korkutulmaları halinde 'maliyenin bindiği dalı keseceğini' söylemekten çekinmiyor Boyalı. "Mükellefi üzerek kısa vadede birazcık daha fazla vergi geliri kazanırsınız. Ama uzun vadede mahvolursunuz. Vergiyi kimden toplarız eğer mükellefi öldürürsek?" sorusunu da tüm maliye camiasına yöneltti, Ankara Defterdarı. Haksızlık etmeyelim! Bir konuyu da açıklığa kavuşturduk. 1 Haziran 1998'de Maliye Bakanının onayıyla Adana, Ankara, Antalya, Erzurum, İzmir ve Samsun illerinde Gelirler Bölge Müdürlükleri kuruluyor. Buralarda vergi denetmeni ve vergi denetmen yardımcıları Gelirler Bölge Müdürlüklerine atanıyorlar. Cemal Boyalı, bu işlemi "defterdarlıkları fiilen vergi denetimi yapamaz hale getirmiştir bu karar" değerlendirmesiyle eleştirdi. Öte yandan; İstanbul Avrupa Yakası, İstanbul Anadolu Yakası, Kocaeli, Malatya ve Edirne'de bölge müdürlükleri faaliyete geçirilmeyip, buradaki vergi denetmenleri Defterdarlıkların emrine bırakılıyor. Böylece, taşra teşkilatı ve vergi denetimindeki mevcut bütünlük ve hiyerarşik yapı bozuluyor. Ortaya çıkan gerçeğe göre; Adana, Ankara ve İzmir'de vergi denetmenleri Defterdarlıkların bünyesinde görev yapmıyor. Bu illerde vergi denetmenleri ile yardımcıları Gelirler Bölge Müdürlerinin emrinde, onlar da Gelirler Genel Müdürlüğü bağlı. Aldığım duyumları yansıtırsam, mükellefi tehdit etme, üzerlerinden baskı kurma olayını sadece vergi denetmenlerine mal etmemek gerekir. Vergi Dairesi Müdürleri ile memurlarının da telefon açarak ve daireye çağırarak mükellefi korkuttuğunu unutmayalım. Vergisini ö-de-ye-me-yen yüzsüz, kaçakçı değildir ! "Geçmişteki sorunların tek nedeni, vergi mükellefleridir" değerlendirmesine tepki gösteren Ankara Defterdar Vekili Cemal Boyalı sözlerini şöyle sürdürdü: "Ülkemizde 1994 yılından beri sürekli ekonomik krizler yaşanmaktadır. Krizler nedeniyle vergi borcunu süresinde ödeyemeyen mükellefler, yıllık yüzde 180'lere varan yüksek gecikme zamları karşısında ödeme kabiliyetlerini yitirmişlerdir. Vergi barışı kanununun getirdiği ödeme kolaylığından yararlanarak vergi ödeme borçlarını ödeyen mükelleflerimizin vergi yüzsüzü olarak nitelendirilmesi haksızlıktır." Matrah artıranlara vergi kaçakçısı bakışını nasıl yorumladığını soruyorum Cemal beye: "1998, 1999, 2000, 2001 yıllarında vergilerini eksik beyan eden veya hiç beyan etmeyen mükelleflerimizin tamamen bilinçli olarak vergi kaçırdıklarını söyleyemeyiz. Matrah artırımında bulunan ya da bulunmak isteyenlere vergi kaçakçısı gözü ile bakmak yanlıştır. Tehdide varan zorlamalarla barış yapmaya çalışmak, vergi barışının felsefesi ile uyuşmuyor." Cemal bey... Statükoyu yıkın.. Değiştirin... Muhterem okuyucularım,. Akşam üstü geçen üç saatlik sohbetimizden hiç sıkılmadım. Yaşıtımla yaptığım sohbette birbirimizi tanıdık. Maliye teşkilatında müfettişler 'çatık kaşlı ve şüpheci' olarak bilinirler. Ankara Defterdar Vekili Cemal Boyalı, sizin bu kanaati değiştireceğinizi düşünüyorum. Bu yaşta böylesine bir göreve getirildiyseniz, statükoyu yıkmak size ve ekibinize düşer.