Evet efendim. Devam ediyoruz dünkü konumuza. SPK yönetimi diyor ki: "Sermaye piyasalarında belirli işleri yapan ve/veya yapacak olanların Sermaye Piyasası Kanunu ve kurulumuz düzenlemeleri çerçevesinde, uluslararası ölçülerde standart lisanslama sınavlarına tabi tutulmaları sözkonusudur. Sektörde çalışan kişilerin lisans sınavına tabi tutulması gerekliliği herkes tarafından desteklenmektedir." Bu sözlerin anlamı şudur sevgili okurlarım: "Arkadaş, sermaye piyasalarında çalışanlar sıradan olamazlar. Lisanslama sınavında başarı sağlayanlar sertifikalarını alarak, sermaye piyasalarında çalışacaklar. Amacımız; daha nitelikli, bilgi ve beceri düzeyi yüksek uzman kadrolar oluşturmaktır." "Adamı olan işi bitirdi!.." Doğru mu? Yalan mı? Sermaye Piyasası Kurulu üç defa "Lisanslama Sınavı" düzenledi. Onbine yakın kişi, bu son derece ciddi sınavlara katılmış. Kazanan kazanmış, kaybeden kaybetmiş. Sınavı kazananlar da, kaybedenler de herhangi bir tepki vermiyor. Hiç ama hiçbir kimse, kalkıp "SPK torpil yaptı. SPK'da adamı olan işi bitirdi" demiyor. Diyemiyor. Çünkü herşey objektif ve şeffaf. 'Uğur'lu yazar Bizim çamur atıcı 'uğur'lu gazeteci lisanslama sınavını karalamak için, yalan yanlış yazılar yazıyor. Allah mutlu etsin, arkadaşımızın eşi hanımefendi, TMSF'ye alınmış bir büyük bankanın yatırım şirketinde çalışıyor. Çalışıyor da, SPK'nın gerekli gördüğü lisanslama sınavlarına katılmıyor, bayan yönetici. Bu hanımefendi sınavdan 'geçer not' alamayacağını biliyor, yoksa torpiline mi güveniyor? İlk iki sınava katılmayan hanımefendi üçüncü sınava iştirak için giriş belgesini alsa da, iki gün süren sınava yine girmiyor. Bayanın lisanslama sınavına katılacak bilgisi ve cesareti yok. Ama, gazeteci eşinin SPK gibi ciddi bir kurumu, onun dürüst yöneticilerini terbiyesiz biçimde suçlayacak köşesi ve kalemi var! 'Uğur'lu meslektaş peşpeşe yazılar yazıyor. Vuruyor. Sınav sistemini eleştiriyor. Süreklilik kazanan yazılarında üslup sertleşiyor. Çirkinleşiyor. Ben, meslektaşın (!) pehlivan tefrikasına benzer yazılarını okuyunca harekete geçtim. "Ne iştir, bu iş?" diye. Gazeteciyi, eşi için mücadele etmekte haklı görebiliriz ilk etapta. Ancak, eşinin ka-tı-la-ma-dı-ğı, o ce-sa-re-ti gösteremediği SPK lisanslama sınavını kötülemesi tam bir skandaldır. Doğan bey ve ekibine sesleniyorum! Eğer, SPK Başkanı Doğan Cansızlar'ın dürüstlüğünü bilmesem, değerli başkan yardımcılarının 'hak yemez' yapılarına şahit olmasam, bu yazılara inanırdım. Böyle gazetecilik olmaz. Böyle köşe yazarlığı olmaz. Harcadığı liranın hesabını vermek için, denetlenmek istediğini her yerde yüreklice söyleyen Doğan beye kızıyorum! Kızmakta haklıyım! Sayın Cansızlar ve ekibine sesleniyorum: "Neden torpil yapmıyorsunuz? Gazetecinin eşine kıyak geçin ki, aleyhinizde yazmasın!"