Bu işin artık çivisi resmen çıktı. TOBB, Başbakan Bülent Ecevit'e isyan bayrağını açmıştır. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantısı'ndan çıkan deklarasyonun 'sivil bir askeri muhtıra' olduğunu düşünüyorum. TOBB yaşına, geçmişine ve makamına duyulan saygı dolayısıyla Bülent beye "Ecevit istifa" demedi. Ama... "Sizinle olmuyor, gitmiyor. Artık çekilin" mesajını Ecevit çiftine iletti. Yumuşatılmış deklarasyon Peki... TOBB haklı mı, haksız mı bu isyanında? Başbakanımız Bülent Ecevit'in rahatsızlığının büyümesi Mayıs başına denk geliyor. O tarihten bugüne kadar geçen sürede Hazine'nin yaptığı ihalelerde gerçekleşen faiz artışı 2 katrilyon TL'ye maloldu. Yâni Hazine yüksek faizle borçlanabildi. Yâni bütçe açığı büyüdü. Yâni millet fakirleşti. Belirsizlikten ötürü döviz patladı. Dolar da, euro da 1 milyon 600 bin lirayı aştı. Borsa çöktü. Endeks 8.500'lerin altına indi. Efendim.. Anti parantez belirteyim. ("Ortada hükümet var, başbakanı yok" gerçeğini tüm dünya kabul ediyor. Ayrıca bu gerçeğe hükümeti oluşturan partiler arasındaki şiddetli geçimsizlik de eklenince, belirsizlik hükümetin meşruiyetini tartışılır hale getirdi.) O nedenle TOBB isyanında haklıdır. Haklıdır da, çok kibar kalınmış gibi. Onbir yıllık arkadaşlığım bulunuyor Rifat Hisarcıklıoğlu ile.. Karakterini ve yapısını yakından tanırım. Kibarlığından dolayı sert cümleleri deklarasyona koydurmamış.Çıkartmış. Eğer İlhan Parseker'in, İbrahim Yamak'ın, Hüseyin Üzülmez'in, Nail Kalemci'nin, Sinan Aygün'ün, Zafer Çağlayan'ın, Tanıl Küçük'ün, Zekai Erez'in, Ekrem Demirtaş'ın, toplantıdaki eleştirileri yazıya dönüşebilseymiş! Gazete manşetlerinin ne olduğunu düşünmek istemiyorum. "Bisküvi yer, çay içer" TOBB Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantısı'na iştirak eden 25 oda ve borsa başkanı Bülent beye Rahşan hanımın eziyet ettiğini, bakmadığını söylemiş. Hatta kimi başkanlar "Rahşan hanım Bülent beye sürekli bisküvi yediriyor, kuru çay içiyor. Adamcağız hastaneye gittiği zaman karnını doyurabiliyor" şeklinde ağır ithamlarda bulunmuş. Eleştiriler öyle bir hale gelmiş ki, Başbakan Ecevit'in el ve ayak tırnaklarının ancak hastanede olduğu zamanlar kesilebildiği ifade edilmiş. Hürriyet yazarı Emin Çölaşan'ın Başbakan Bülent Ecevit'in son sağlık durumunu anlatan köşe yazısı toplantıda değerlendirildiğini de söylemeliyim. Bir eklemede benden Ecevit çiftine çok yakın bir gazeteci arkadaşım anlatmıştı. 18 Nisan 1999 erken seçimleri öncesinde Ecevitlerin evlerine çay içmeye davet ediliyor arkadaşım. Misafir odasında otururlarken, Rahşan hanım odadan ayrılıp mutfağa geçiyor. Bir müddet sonra "Bülent gelir misin?" diye Rahşan hanımın sesi duyuluyor evin içinde. Bülent Ecevit koltuğundan kalkıp eşinin yanına gidiyor. Beş, on, yirmi derken..Dakikalar geçiyor. Ne Rahşan hanım geliyor, ne Bülent bey.. Gazeteci arkadaş merak ediyor. O da mutfağa doğru yürüyor. Bizim meslektaş ne görsün? Rahşan hanım mutfağın penceresinden aşağı sarkmış, "Bülent eğer ........ adındaki adamı milletvekili adayı yaparsan atlar, intihar ederim" diye bağırıyor. Bülent Ecevit ise "Aman yapma Rahşan. Etme, eyleme. Tamam sen ne diyorsan o olsun" diyor. Bu fotoğraf bize Bülent beyin tamamiyle Rahşan hanımın elinde olduğu, asla onun sözünden dışarı çıkamayacağını gösteriyor. Ağustos son ay mı? Türkiye'nin en büyük sivil toplum kuruluşu olan TOBB bize kalırsa Ecevit konusunda 'sonun başlangıcını' başlatmıştır. Ağustos ayında gerçekleştirilecek Yüksek Askeri Şura Toplantısı'na katılması beklenen Başbakan Bülent Ecevit yaz sonuna doğru görevi bırakabilir. Çünkü elimde Ankara Bakanlıklar'dan aldığım iki istihbarat bulunuyor da!