New York İtalyan asıllı bir ABD polisi, Kemal Unakıtan, eşi Ahsen Unakıtan ve benim pasaportlarımızı aldı. Türk olduğumuzu anlayınca, kırk yıllık arkadaşlar gibi Maliye Bakanıyla sohbete daldı. Süleymaniye krizinde, ABD yönetiminin hatalı davrandığını belirtiyor. Savaşı sevmediğini ve istemediğini söylüyor. Türkiye'de turistlerin ucuz bir tatil yaptıklarını anlatıyor. Futbol milli takımımızın, Dünya Kupası ile Konfederasyon Kupası'ndaki tüm maçlarını izlediğini kaydediyor. Polis Mr. Zanetti bizi şaşırttı. Bu denli sıcaklık beklemiyorduk doğrusu. Soğuk duracaklarını düşünüyorduk. Kemal beyin Maliye Bakanı olduğunu öğrenince ABD'li polis "Türkiye'nin güçlü adamı, artık beni unutmazsın" diye konuştu. Hep beraber kahkahalarla güldük. İlk kez, tek bir soru sorulmadan, yüzüme bile bakılmadan ABD'ye girdim. Gümrük memuru da doldurduğum formda 'journalist' yazdığını görünce, inanın aynen şunu söyledi: "Gazeteci hoşgeldin. Sen Washington'daki şahinleri bırak, ABD halkı Türkleri seviyor. Sizin yanlışınız, kendinizi iyi anlatamamanız." Sevgili okuyucularım, New York JFK Havaalanı'ndaki sade Amerikalı vatandaşların Türkiye'ye yaklaşımı böyle. Manhattan fotoğrafı New York'a geldiğimizde kalacağımız otel ve toplantıların yapılacağı gökdelenin bulunduğu Manhattan'a gittik. Otuzyedi dereceyi bulan aşırı nemli hava... Anormal bir trafik yoğunluğu... Araçların gürültüsü... Koşuşturan insanlar.. İrili ufaklı (siz ufak dediğime bakmayın. En kısalarının yüksekliği yetmiş metreden başlıyor) gökdelenlerin arasında güneş görememek... Metro istasyonlarının önünde yardım bekleyen evsizler... Güçsüzlükten el açamayan, bir deri bir kemik kalmış AIDS hastaları.. Limuzinler, marka giyinmiş insanlar... Manhattan başka bir alem sanki. ğ Dine, inanca saygıyı ABD'liden öğrenin! Ve sabah... Dünya'nın en güçlü şirketi Citigroup'un devasa gökdelenindeyiz. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ile Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci, milyarlarca dolara hükmeden yöneticilerle buluşuyor. Sabah 08:30'da girdiler toplantılara, öğleden sonra 14:30'da çıktılar. O arada, ben de kalabalık bir personel grubuyla beraberim. Citigroup çalışanları gerçekten bana çok iyi davrandılar. Bilgisayarlarını, fakslarını, telefonlarını kullanımıma verdiler. Öğlen yemeğinde binlerce kişiye yemek yapan Catoring kuruluşunun müdürü gelip, "Mr. Açıkel, domuz eti almayacağınızı biliyorum. Size özel tavuk yaptıracağım. Ne isterseniz, lütfen söyleyin" dedi. Türkiye'de inançlarımızla alay eden kendi vatandaşlarımız gelsinler de, ABD'lilerden dine saygının ne olduğunu öğrensinler. ğ Öküz... Buzağı... Borsa İlk günkü toplantılar bitti. Kemal Unakıtan'dan değerlendirme alacağım. Yalan ve abartılı konuşmayacağını bildiğimden... "Net biçimde soruyorum; Kemal beye: "Yabancılar hangi konulardan rahatsızlar? Hükümet-asker ilişkisi, Irak'taki durum... Ne diyorlar?" Cevap beklerken, kahkaha duyuyorum. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan: "Vallahi adamlar bu konuları açmadılar. Onlar iş yapma peşindeler. AK Parti'nin tek başına iktidara gelişinin Türkiye için bir şans olduğunu söylediler. Sen bari klasik gazetecilerimiz gibi öküz altında buzağı arama Osman." Sayın Unakıtan'a "Buzağı değil de, flaş haber arıyorum. Adım Ziya Osman ise, ben de bu toplantılardan önemli mesajlar aldığınıza eminim" diyorum. Durdu. Sustu. Konuşmadı. Derken Kemal beyin ağzından lâflar dökülmeye başladı: "Avrupa'daki gözdeleri Macaristan, Polonya. Asya'da gelişmekte olan ülkelere girmeye karar vermişler. Plânlarında, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'na fon koyacakları yazıyor. Resmen söylediler. (Yabancı borsaya geliyor) diyebilirim. Bu insanlar büyük yatırımcılar. Citigroup organizasyonunda, dev finans şirketlerinin ve yatırımcılarının fonlarına yön veren yöneticiler bulunuyor. Onlara her şeyi anlatıyoruz.(Gelin özelleştirmeden yararlanın. Türkiye'nin önü açık) dedim." ğ ABD'li sordu... Unakıtan cevapladı! Bir ABD'li fon yöneticisi "Petkim'in durumunu bekliyoruz. Acaba, Uzanlar 3 Ağustos'a kadar, 240 milyon USD nakit ile 360 milyon USD'lik teminat mektubu verebilecekler mi?" şeklinde soru yöneltmiş. Unakıtan ne demiş? "Ödemelerini bekliyoruz. Daha süreleri var. Parayı veren düdüğü çalar, Petkim'i alır." Efendim. Kemal beyin bu cevabı ve uluslararası finansçının bu sorusu; herkesin, herşeyin ve özelleştirmenin Petkim'le ilişkili olduğunun ispatı. Petkim'in durumu bir gösterge olacak. New York'ta yabancı yatırımcı 3 Ağustos akşamını bekliyor. Evet. Road-show tüm hızıyla sürüyor. Birinci gün Kemal Unakıtan'ı memnun kılmış. Keyfi sürecek mi, Kemal beyin? İzleyelim, yazalım.