10. senesini kutlayan Hisart Müzesinin kurucusu Nejat Çuhadaroğlu: Eloğlu ülkeden kaçırmış parayla geri alıyorum

Nejat Çuhadaroğlu: Tarihini bilmeyen millet, tarihî eserlerine de sahip çıkmıyor. Bu yüzden eloğlu tarihî eserlerimizi alıp yurt dışına kaçırmış! Ben de senelerdir servet ödeyerek geri getiriyorum.
MURAT ÖZTEKİN'İN RÖPORTAJI - Saraylı nesneler, kılıçlar, silahlar, mermiler, kostümler, madalyalar, afişler ve niceleri… İş adamı Nejat Çuhadaroğlu’nun sıra dışı bir merakla İstanbul’da hayata geçirdiği Hisart Canlı Tarih Müzesi, Selçukludan Osmanlıya on binlerce eserle maziyi ve özellikle geçmiş savaşları bugüne taşıyor. Müzede sergilenen Çuhadaroğlu’nun emek verdiği dioramalar ise ziyaretçileri tarihin içine daha çok dâhil ediyor. Sıra dışı nesnelere ve propaganda malzemelerine de yer verilen müze, 10. yaşına bastı! Biz de bu vesileyle Çuhadaroğlu’yla bir araya gelip Hisart’ı konuştuk…
MÜZENİN EŞİ YOK
Hisart olarak onuncu senenizi kutluyorsunuz. Koleksiyonu gören herkes ilk başta replika zannediyor ama gerçeği öğrenince şaşırıyor. Ziyaretçilerden ne gibi geri dönüşler alıyorsunuz?
Buraya bir gelen pişman bir de gelmeyen… İsteseniz de bu eserlerin replikasını yaptıramazsınız. Bu koleksiyonun arkasında bir tutku ve aşk var. Dünyada böyle bir tutkuya sahip olan başka bir kimse olmadığı için müzemizin de eşi yok. Bu çok iddialı bir laf ama gerçek.
TARİHİMİZLE ÖVÜNÜYORUZ AMA ONU BİLMİYORUZ
Peki, müzeyi kurarken nasıl bir misyonla hareket ettiniz. Basit bir hevesin peşinden mi gittiniz?
İlk eserimi 35 sene önce aldım. Mali durumumun giderek iyileşmesiyle birlikte daha kaliteli eserler bulmaya başladım. Eserler eve sığmayınca da müze açtım. Servetimi buraya yatırıyorum diyebilirim. Tarih konusunda bilgi sahibiyim. Tarihin hepimiz için ne kadar önemli olduğunu anlayıp insanlara anlatmak istiyorum. Çünkü tarih, bir milletin hafızasıdır. Bir insanın hafızasını silsek geriye ne kalır? Fakat maalesef biz, zengin tarihiyle övünen ama onu bilmeyen bir milletiz.
İnsanların tarihe ilgi göstermediği ülkelerde tarihî eser toplamak nispeten kolay olmuyor mu?
Tarihini bilmeyen millet, tarihî eserlerine de sahip çıkmıyor. Bu yüzden eloğlu tarihî eserlerimizi alıp yurt dışına kaçırmış! Ben de senelerdir servet ödeyerek geri getiriyorum. Dolayısıyla yaptığım iş hiç kolay değil.
Müzeniz genişlemeye devam ediyor. Yeni eserler alırken nelere dikkat ediyorsunuz?
Marka değerimiz olduğu için artık antika eserler önce bana geliyor. Böylece eserlerimizin yurt dışına kaçırılmasını da önlemiş oluyorum. Ancak yeni eser alırken çok seçici davranıyorum; ya önemli bir kişiye ya da önemli bir olaya dair olması veya daha evvel benzersiz bir şekilde olması gerekiyor.
Tahmin edebiliyorum; bütün bu koleksiyon sizin evladınız gibi. Ancak arasında sizin için en mühim olanları neler?
50 binden fazla eserin olduğu koleksiyonumun yüzde doksanını sergiliyorum. O yüzden vitrinden dolu. Kanuni Sultan Süleyman, Yıldırım Bayezid ve Yavuz Sultan Selim gibi padişahlara ait eserler benim için önemli. Bir de İslami bir kılıç var ki, paha biçilemez. Halifeden halifeye geçerek süslenerek bugüne gelen, tahminî 1.300 yıllık bir eser.
SAVAŞLARDAN DERS ALMAMIZ LAZIM
Savaşlara dair eserlerin müzedeki yeri büyük. Niçin savaş tarihi?
İnsanlık tarihinin içerisinden savaşları çıkarırsanız geriye çok az şey kalır. Savaşlara dair çok eser olması binlerce senedir insanların harp etmesinden kaynaklanıyor. Araştırmalara göre on bin sene sadece 150 sene barış olmuş. Savaş içerisinde her türlü kavramı barındıran bir fenomen. İncelenip ders alınması gerekiyor.
Peki, böylesine bir müze niçin Tarihî Yarımada’da yer almıyor?
Tam da damarıma bastınız. On küsur senedir müzeyi yakışacak bir noktaya taşımak için çabalıyorum. Evet, bu müzenin İstanbul’daki Tarihî Yarımada’da bulunması, büyük bir kültür ve araştırma merkezi olması gerek. Ancak maalesef o bölgede henüz uygun bir yer bulamadık.