Bu kitabı okumadan Osmanlı'nın ihtişamlı asrını anlamak mümkün değil! Künhü'l Ahbar basıldı, Bakan Ersoy tanıttı

Editör:
- Güncelleme:
Bu kitabı okumadan Osmanlı'nın ihtişamlı asrını anlamak mümkün değil! Künhü'l Ahbar basıldı, Bakan Ersoy tanıttı
Kültür - Sanat Haberleri

Rami Kütüphanesinde Osmanlı tarihine dair en önemli eserlerden biri olan Gelibolulu Âlî Efendi'nin Künhü'l Ahbâr kitabı tanıtıldı. Yazma Eserler Kurumu tarafından yapılan yeni baskıyı Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy "Bu kitabı okumadan Osmanlının en ihtişamlı asrını tam olarak anlamak, yorumlamak çok zor olacaktır" diyerek anlattı.

Osmanlı tarihçileri tarafından en önemli kaynaklar arasında sayılan Gelibolulu Mustafa Âlî Efendi'nin Künhü'l Ahbâr kitabı Türkiye Yazma Eserler kurumu tarafından yeniden basıldı.

İlki 2020 yılında basılan eserin yeni baskısı Rami Kütüphanesinde düzenlenen basın toplantısıyla tanıtıldı.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un katıldığı programda kitabın Osmanlı tarihi için ne kadar önemli olduğuna vurgu yapıldı.

Bakan Ersoy, "Gelibolulu Mustafa Âli Efendi devirinin önemli devlet adamı, alim, şair ve sanatçıyla bizzat görüşerek eserini kaleme aldığı için, özelde 16. yüzyıl genelde ise Osmanlı tarihinin birincil kaynakları arasında yerini almıştır. Bu kitabı okumadan Osmanlının en ihtişamlı asrını tam olarak anlamak, yorumlamak çok zor olacaktır" dedi.

Bu kitabı okumadan Osmanlı'nın ihtişamlı asrını anlamak mümkün değil! Künhü'l Ahbar basıldı, Bakan Ersoy tanıttı - 1. Resim

GELİBOLULU MUSTAFA ÂLÎ EFENDİ KİMDİR?

1592 yılında yazılmaya başlanan Künhü'l Ahbar, Gelibolulu Mustafa Âlî Efendi'nin tam 10 yıllık bir çalışmasının eseri olarak biliniyor.

Böyle uzun soluklu bir ve detaylı bir çalışma olması sebebiyle 16. yüzyıl sonrasında gelen bütün tarihçiler için ana kaynaklardan biri haline geliyor.

Eser Yazma Eserler Kurumu tarafından titizlikle yeniden tıpkıbasıma hazırlanarak basılmaya başlandı. 

1541 senesinde Çanakkale Gelibolu’da doğan Mustafa Âlî Efendi'nin hayatı ve Künhü'l Ahbar adlı eseri hakkında tarihçiler şu bilgileri veriyor:

Küçük yaşta tahsile başlayan Âlî Efendi yirmi yaşında medreseden me’zûn oldu.

Mihrü Mah adlı eserini şehzâde ikinci Selîm’e takdim ederek dîvân kâtipliği vazîfesine atandı.

Daha sonra Şam beylerbeyi Lala Mustafa Paşa’nın dîvân kâtipliğine tâyin edildi. Mustafa Paşa’nın Mısır beylerbeyi olması ile berâber Mısır’a gitti.

Bir süre sonra Mustafa Paşa Mısır beylerbeyliğinden alınınca, Manisa’daki şehzâde üçüncü Murâd’ın musâhibleri arasına girdi. Oradan Bosna beylerbeyi Ferhat Paşa’nın dîvân kâtipliği vazîfesine tâyin edildi.

Sultan üçüncü Murâd Han’ın tahta çıkması üzerine, altı sene kaldığı Bosna’dan ayrılarak İstanbul’a geldi. Hoca Sa’deddîn Efendi aracılığı ile Gürcistan, Azerbaycan bölgesi beylerbeyi olan Lala Mustafa Paşa’nın yanında tekrar dîvân kâtibi oldu.

Onunla beraber İran seferine katıldı. Buradan Haleb tımar defterdârlığına tâyin edildi. Bu görevden azledilince bir süre açıkta kalan Âlî Efendi, daha sonra Erzurum, arkasından Haleb mal deftardârlığına atandı.

Daha sonra bu görevden de azledildi. Uzun süre açıkta kaldı. Kısa bir müddet süren Sivas defterdârlığından sonra yeniçeri kâtipliğine getirildi ise de bu görevden de alındı.

Geçimsiz bir mîzâca sâhib olan Alî Mustafa Efendi, sultan üçüncü Mehmed tahta çıktığı zaman ikinci defa getirildiği yeniçeri kâtipliğinde bulunuyordu.

Pâdişâh’ın cülûsunu zamanın diğer şâirleriyle beraber kutladı. Bunun üzerine mükâfatlandırılan Âlî Efendi mîr-i mîran rütbesiyle Şam vâliliğine tâyin edildi. Fakat hemen iki yüz bin akçe hasla emekliye ayrılması teklif edildi.

O buna karşılık, Künh-ül-Ahbâr’ı yazmakla meşgul olduğunu, bu eseri tamamlamak için lüzumlu malzemeyi daha rahat bulabileceği Mısır defterdârlığı veya Amasya sancak beyliğini istedi.

Son olarak kendisine Cidde emirliği verilen Âlî Efendi, bu vazifesine Mısır ve Mekke yoluyla giderek hac farîzasını yerine getirdi.

Sultan üçüncü Mehmed’e yazdığı bir Mesnevîde kendisine Mısır eyâletinin verilmesini ricâ etmişse de, buna nâil olamadan 1600 senesinde Cidde’de vefât etti.

KÜNHÜ'L AHBAR HAKKINDA

Mustafa Âlî Efendi, çeşitli sahalarda pek çok eser kaleme aldı.

Asıl başarılı olduğu saha sayılan tarihte, kaleme aldığı Künhü'l Ahbâr hakkında şu değerlendirme yapılmaktadır: 

Eserlerinde tenkid fikrine yer verir. Asrını bir bakımdan ele alan bir yazar olup, manzum, mensur elliye yakın eseri vardır.

Bunlardan en meşhuru dört cildlik Künh-ül-Ahbâr adlı târihidir.

Bu eser, sâdece bir Osmanlı târihini değil, Peygamberler târihi, İslâm târihi, Türk ve Moğol târihi bahislerini ve bölümlerini de içine alan umûmî târihtir.

Âlî Efendi, eserde Osmanlı âlim ve şâirleri için de önemli bir kısım ayırmış olup, bu bölüm şâirler tezkiresi sayılabilecek genişliktedir. Âlî Efendi, eserini hazırlayabilmek için çok sayıda kaynağa müracaat etmiştir.

Eserin en geniş kısmı, on altıncı asır Osmanlı târihini anlattığı bölümdür. Ayrıca İslâm târihinde verilen bilgiler geniş ve teferruatlıdır.

Eserin ilmî değerini artıran bir yönü, Âlî’nin, İslâm medeniyetinin gelişmesinde Türklerin büyük rolüne ve hizmetine dikkat çekmesidir.

Bunun yanında, yeri geldikçe, bölüm bölüm Avrupa milletleri hakkında da kısa bilgiler verilmiştir.

Künh-ül-Ahbâr’ın baş kısımları oldukça secili ve ağır bir nesirle yazılmıştır. Zâten Âli; Türkçe’nin Arabça ve Farsça’dan alacağı kelimelerle anlatım kabiliyetini geliştirip tab ve çeşnisine kavuşacağı fikrindedir.

Bununla birlikte eserin geri kalan kısmı; üslûb bakımından hâdiseleri san’atkârâne yazmak hevesine feda etmeyen, yer yer temiz, açık ve zamanına göre sâde sayılabilecek bir nesirle kaleme alınmıştır.

Kaynak: Osmanlı Tarihi Ansiklopedisi, Türkiye Gazetesi Yayınları

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...