Kubbealtı Lugati'ni yeniden yayına hazırlayan Hayati Develi: Kelimeler gitti incelikler kayboldu

Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
Kubbealtı Lugati'ni yeniden yayına hazırlayan Hayati Develi: Kelimeler gitti incelikler kayboldu
Kültür - Sanat Haberleri  / Türkiye Gazetesi

Türkçenin prestijli sözlüklerinden “Kubbealtı Lugati” genişleyerek yeniden okuyucuyla buluşuyor. Çalışmayı yapan ekibin başkanı Prof. Dr. Hayati Develi “Bugün eski kelimelere ulaşılamıyor. Hâlbuki bir kelimeyi attığınızda çok ince anlamı da kaybedersiniz” diyor.

MURAT ÖZTEKİN'İN HABERİ - Türkiye’de Batı’daki gibi temel sözlükler müesseseleşerek Osmanlıdan bugüne ulaşmadı. Köklü lugatler az olunca Türk Dil Kurumu’nun sözlüklerinin “resmî” kaideleri dilde etkili oldu. Hâlâ devam eden imla tartışmaları biraz da bu durumdan kaynaklandı.
Ancak Türkçenin söz varlığını yansıtan bazı sözlükler de gelişiyor. Onların başında ise “Kubbealtı Lugati” geliyor. Üstelik Kubbealtı, önümüzdeki aylarda eklenen binlerce yeni kelimeyle okuyucuyla buluşacak. Prof. Dr. Hayati Develi’nin başında olduğu bir ekip tarafından yaklaşık 10 senede tamamlanan çalışmada sözlüğe 2 bin 500 kelime ilave edildi, eklenen birleşik kelimelerle de söz varlığı 62 bini aştı.

İLK SÖZLÜKLER DEVAM ETMEDİ

Peki Türkiye’de sözlük çalışmaları nasıl yapılıyor? Hangi kelimeler lisana dâhil ediliyor, hangileri dışarıda bırakılıyor?
Sorularımızı cevaplayan Hayati Develi, Türkiye’de kurumsallaşıp varlığını on yıllar boyunca devam ettirebilen sözlüklerin olmayışından yakınıyor. Develi “Batı’da ilk yazılan sözlükler, şahıslar tarafından kaleme alınsa bile kurumlar tarafından sürdürüldü. Oxford, Collins ve daha birçok sözlük böyledir. Bizde ise bunu başarabilen yok. Şemseddin Sami’nin Kamûs-ı Türkî eseri, modern sözlüklerin anası olmasına rağmen bu şekilde devam etmedi. Bu, Türkçe açısından elbette eksiklik. Türk Dil Kurumu (TDK) bunu sözlüğüyle devam ettiriyor ama resmî olduğu için daha yavaş şekilde yenilik yapılıyor” diyor.
“Kubbealtı Lugati”nin Batı’daki sözlükler gibi kurumsallaşma potansiyeli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Hayati Develi “Malum “Kubbealtı Lugati” 2005 yılında yayımlandı. Şimdi bu çalışmanın yenilenmesi önemli bir durum. Çünkü dil devamlı değişen ve gelişen bir olgu. Bu bağlamda biz de 2010 yılında birkaç arkadaşımızla birlikte sözlüğü yenilemeye başladık. Mütevazı bir ekiple 2022’ye kadar tarama çalışmaları yaptık. Sözlüğe yeni kelimeler ilave ettik ve böylece 62 bin civarında söz varlığına ulaştık” ifadelerini kullanıyor.

Kubbealtı Lugati'ni yeniden yayına hazırlayan Hayati Develi: Kelimeler gitti incelikler kayboldu

YAŞAYAN DİL ÇALIŞILMALI

Hayati Develi “Peki bir sözlüğe kelime dâhil ederken neleri takip ediyorsunuz?” soruma ise şu cevabı veriyor: Sözlükler için daha ziyade edebiyat eserlerindeki kelimeler taranır. Ancak dil, edebiyat eserlerinden ibaret değil. Biz yaşayan dile dair çalışma yapmanın daha doğru olduğunu düşündük. Bu sebeple sektör dergileri, tanıtım kitapları, gazeteler ve hatta sosyal medya platformlarına baktık. Ancak bugünlerde sosyal medyada “date’leşmek”, “manifest’lemek” gibi kelimeler var. Tamam, şimdi gençler kullanıyorlar ama iki sene sonra dilde olacak mı? Bunları bekleyip görmek gerek. Yani kelimenin sözlüğe girmesi için demlenmesi lazım.

Hayati Develi, çeşitli sebeplerle dilden atılan Arapça ve Farsça kökenli kelimeler hakkında ise “Dildeki eski kelimeler duruyor. Çünkü metinler duruyor. Esas bozulan şey o metinlerle bugünkü nesil arasındaki bağın zayıflamış olması. Bu sebeplerle eski inceliklere ulaşamıyoruz. Bugün ise sosyal medya üzerinden Anglosakson kültürden kavramlar ithal ediliyor, eski kelimelere ve kavramalara ulaşılamıyor. Bu bağı yeniden kurmak gerekiyor. Ancak aradan 80 sene geçtikten sonra bunu yapmak zor” şeklinde konuşuyor.
“Bizim en büyük problemimiz Öztürkçe meselesiydi” diyen Develi sözlerine şöyle devam ediyor: Kelime varsa, onun kedinden özgü bir anlam alanı vardır. Bir kelimeyi attığınızda çok ince anlamı da kaybedersiniz. Oraya yeni bir kelime koyamazsınız. Koyduğunuz kelime ötekiyle aynı olmaz. Mesela “muğber” dargın veya kırgın deseniz değil, üzgün deseniz değil. Belki bunların hepsi, belki birazı. Yani kendine özgü bir anlam alanı var.

SÖZLÜKTE ÂLEMİ BULURUZ

Sözlüğe bakmanın entelektüel bir ihtiyaç olduğunu kaydeden Hayati Develi “Bir üniversite mezununun sözlük ve kelimelerle arası iyi değilse o kişinin eğitiminde problem var demektir. Çünkü sözlükte âlemi buluyoruz. Kelimelerle nesne ve kavramları anlıyoruz. Sonra metinleri idrak ediyoruz. Böylece kâinatı ve kendimizi anlamış oluyoruz. Ne kadar kavram ve nüans biliyorsak kültür dünyamız o kadar genişliyor…” ifadelerini kulanıyor.

ANA DİLİM DİYE SÖZLÜĞE BAKILMIYOR

Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Şeref Naci Engin ise “İnsanlar Türkçe benim ana dilim diyerek sözlüğe bakmıyor. Gençlerimiz 20. asrın ortasında kullanılan kelimeleri bile anlamayabiliyor. İnsanlara sözlük alışkanlığını kazandırmamız lazım. Biz de kaynakları hazır etmeye çalışıyoruz. ‘Kubbealtı Lugati’nin basılı ver dijital versiyonları yeniliyoruz. Genişletilmiş yeni edisyon önümüzdeki aylarda okuyucuya sunulacak” diyor.

 

Kaynak: Türkiye Gazetesi
300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...