Sarayın kaftanları sanata dokundu! Sanatçı Zeynep Öztürk Osmanlı motiflerinden ilham alıyor

Beş asırlık padişah kaftanlarını akademik olarak çalışıp natürel ipliklerle dokuma eserlere dönüştüren Zeynep Öztürk “Bir su damlacığına veya gökyüzüne bakarken bile motifler görüyorum” diyor.
MURAT ÖZTEKİN'İN HABERİ - Zeynep Öztürk, geleneksel desenlerden ilham alan bir sanatçı. Anadolu’nun kilim motiflerini yıllarca yağlıboya tablolara işleyen Öztürk, bu defa Osmanlı kaftanlarını odağına aldı. Fakat natürel ipliklerle dokunmuş kumaşları tuval, doğal ipleri ise boya yaptı! Ortaya çıkan sıra dışı eserler ise “Geçiş” adlı sergide bir araya geldi. The Best Art Gallery’de kapılarını açan sergide, kökler kök boyalı kumaş ve ipliklerle yansıtıldı. Üstelik bu eserlere dokunmak serbest! Sanat eserlerini kutsallaştırmayan sanatçı “Sanat eserine dokunmama mantığını doğru bulmuyorum” diyor. Biz de kendisiyle bir sohbet gerçekleştiriyoruz…
KÖKLERDEN UZAKLAŞMAK YANLIŞ
Her usta sanatçının, sanatta izlediği bir çizgisi var. Siz nasıl bir yolda yürümeyi tercih ediyorsunuz?
Karadenizli bir aileden geliyorum ve geleneklerine bağlı bir insanım. Eserlerimde de geleneksel hava oluşturmayı seviyorum. Türk kültüründen ve Osmanlı motiflerinden uzaklaşmadan çalışıyorum. Köklerden uzaklaşmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Kültürümüz o kadar zengin ki…
Bu bir özgünlük çabası mı?
Bir arayış içerisinde değilim; bu durum ister istemez beni farklı kılıyor. Bakmaktan ziyade görmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Bir su damlacığına veya gökyüzüne bakarken bile motifler görüyorum.
Peki, geleneksel desenlerin güncel sanattaki kullanımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tekstille çalışan sanatçılar var. Ancak motiflerimizi kullanan sanatçı sayısı maalesef çok az. Bu üzücü durumu, geleneği yeterince tanımamamıza bağlıyorum.
“Geçiş” ismini verdiğiniz bu son serginizde ise Osmanlı kaftanlarının desenleri başrolde. Kaftanlar nereden sanatınıza dâhil oldu?
Master tezimde 16. ve 17. yüzyıldaki Osmanlı kaftanlarını ele almıştım. Öyle ki rüyalarımda bile padişah ve sultanları görür olmuştum. Doktorada da aynı dönemin motiflerini araştırdım. Sergim de buna dayanıyor. Yani bu çalışmalar son dönemdeki tarihî dizilerinin etkisiyle ortaya çıkmadı.
Peki, niçin 16. ve 17. asırdaki motiflere odaklandınız?
Bu devir Osmanlı için çok önemli dönem. En gösterişli kumaşlar 16. ve 17. yüzyıllarda dokunmuş. Motifleri en zengin kaftanlar ise padişahların giydikleri olmuş. Hükümdarlar bazen farklı kumaşlarla mesajlar da vermiş. Mesela, özel misafirlerini karşılarken nar motifli kaftanını giymeyi tercih etmiş, “Size değer veriyorum, bereketinizle geldiğiniz” demek istemişler. Lale ve karanfil gibi çiçekler de zenginliği yansıtmak için kumaşlara işlenmiş. Birçok Osmanlı kaftanı Topkapı Sarayı’nda sergileniyor.
BÜYÜKANNELER GİBİ İPLERLE ÇALIŞTIM
Kaftanları eserlerinizde nasıl işlediniz?
Günümüze uyarladığım kaftanlardaki motifleri, deformasyona uğratarak aslında resme dönüştürmeye uğraştım. İhtişamlı kaftanların aksine doğal ipliklerle daha soft renkli sanat eserleri ortaya çıkardım. İpliklerin bazılarını tığla zincir çekerek, bazılarını düğümleyerek ve tiftikleyerek çalıştım. Bütün sanatsal kabiliyetlerimi kullandım. Arabada, iş yerinde, hatta misafirlikte tıpkı büyükanneler gibi iplerimi çıkararak çalıştım. Doğal iplerle aslında sürdürülebilirliği vurguladım.
ESERLERİMİ BEBEĞİM GİBİ GÖRÜYORUM
Sanatçı Zeynep Öztürk “Yapmış olduğum bütün eserleri bir bebeğim gibi görüyorum. Her biriyle bir anne gibi bağ kuruyorum. Onları tamamladıktan sonra insanlara gösterme kısmı ise en heyecan verici olanı... Eserlerime bakan insanların göz bebeklerini inceliyorum. Acaba ışıltı var mı diye gözlüyorum. Elbette yaptığım işlerin beğenilmesini istiyorum. Fakat bilen kişilerin eleştirmesi de beni memnun ediyor” diyor.