Kansere karşı akıllı aşı dönemi başlıyor! Kemoterapi tarihe mi karışacak?

COVID-19’la hayatımıza giren mRNA teknolojisiyle geliştirilen bu aşılar, her hastanın tümörüne özgü genetik yapıyı hedef alarak bağışıklık sistemini eğitiyor ve vücuda kanser hücrelerini tanıma kabiliyeti kazandırıyor.
ZİYNETİ KOCABIYIK - Kanseri tedavi eden aşılarla ilgili gelişmeler, kanser tedavisinde yeni bir dönemin açılmasını sağladı. Özellikle melanom, pankreas ve prostat kanseri için geliştirilen mRNA tabanlı kanser aşıları, faz 2 ve faz 3 klinik denemelerde olumlu sonuçlar verdi. Bu gelişmeler, bağışıklık sistemini tümöre karşı eğiten tedavilerin yakın gelecekte daha da yaygınlaşacağının habercisi olarak değerlendiriliyor.
KORUYUCU DEĞİL, TEDAVİ EDİCİ AŞI DÖNEMİ BAŞLADI
Türk Tıbbi Onkoloji Derneği tarafından düzenlenen 12. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi’ne kanser aşıları damga vurdu. 2024 yılında, deneysel kanser aşılarında umut verici gelişmeler yaşandığını söyleyen Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Nahit Şendur, “Aşı dendiğinde ilk olarak akla enfeksiyon hastalıkları geliyor olabilir, ancak artık kanser aşıları da ön plana çıkıyor. Son bir yılda özellikle mRNA teknolojisinin kanser tedavisinde kullanılmasıyla birlikte, tümör hücrelerini tanıyıp hedef alan yeni nesil aşılar onkoloji dünyasında heyecan oluşturan gelişmelere sebep oldu” dedi.
BİNLERCE HASTA ÜZERİNDE DENENİYOR
Deri kanseri, pankreas kanseri ve prostat kanseri için geliştirilen tedavi edici aşıların insan üzerindeki denemelerinin başladığını bazı çalışmaların binlerce kişi üzerinde yürütüldüğünü aktaran Prof. Dr. Şendur, “COVID-19 aşılarıyla hayatımıza giren mRNA teknolojisi, artık kanser tedavilerinde de kullanılıyor. 2024 ve 2025 başında yayımlanan klinik çalışmalar, özellikle melanom, pankreas, akciğer ve prostat kanseri gibi bazı zorlu tümör türlerinde mRNA aşılarının etkili olduğunu gösterdi. Bu aşılar, her hastanın tümörüne özgü genetik yapıyı hedef alarak bağışıklık sistemini eğitiyor ve vücuda kanser hücrelerini tanıma kabiliyeti kazandırıyor” diye konuştu.
BioNTech, Moderna ve birçok biyoteknoloji firması, kişiye özel kanser aşıları üzerinde yoğun şekilde çalışıyor. mRNA-4157 (BioNTech & Moderna) adlı kişiselleştirilmiş kanser aşısı, melanom hastalarında yüzde 44’e varan nüks riskini azalttığı klinik olarak gösterildi. Benzer şekilde, HPV kaynaklı rahim ağzı kanserine karşı geliştirilen terapötik aşılar da, aktif hastalığı baskılamakta önemli başarılar elde ediyor.
AŞILAR KEMOTERAPİNİN YERİNİ ALABİLİR Mİ?
Kanser aşılarının kısa vadede kemoterapinin tamamen yerini almasa da bağışıklık sistemini aktive ederek tedaviye destek olacağı, bazı hastalarda ise kemoterapiye hiç gerek kalmadan hastalığın kontrol altına alınabileceğini gösterdiğini ifade eden Prof. Dr. Mehmet Ali Nahit Şendur, “Özellikle bağışıklık sistemini yormayan yapısıyla bu aşılar, daha az yan etki ile daha konforlu bir tedavi süreci sunuyor. Yeni nesil aşılar sayesinde artık hedef sadece tümörü küçültmek değil, aynı zamanda vücuda, hastalığa karşı uzun vadeli bağışıklık kazandırmak. Bu gelişme, sadece mevcut hastalar için değil, kanserin tekrarını önlemek açısından da büyük bir umut taşıyor” dedi.
KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ TIP ÇAĞI BAŞLADI
Öte yandan kanser tedavisinde çığır açan gelişmeler, son yıllarda klasik kemoterapi ve radyoterapiye alternatif veya tamamlayıcı yeni nesil yaklaşımları gündeme getirdi. Bu tedaviler arasında en dikkat çekenin immünoterapi olduğunu söyleyen Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Nuri Karadurmuş, “Artık sadece tümöre saldırmakla kalmayan, aynı zamanda vücudun kendi savunma sistemini kanserle savaşmak üzere yeniden programlayan tedavi modelleri öne çıkıyor. Son yıllarda immünoterapi alanında geliştirilen kontrol noktası inhibitörleri (checkpoint inhibitors), birçok kanser türünde başarıyla uygulanmaya başladı. Özellikle akciğer kanseri, melanom, böbrek kanseri ve bazı baş-boyun tümörlerinde dikkat çeken sonuçlar elde ediliyor” diye konuştu.
Yürütülen çok merkezli klinik çalışmaların, immünoterapinin diğer kanser türlerine de genişletilebileceğini gösterdiğini ifade eden Prof. Dr. Karadurmuş, “Ayrıca genetik analizler sayesinde, her hasta için en uygun tedavi seçeneğini belirlemek artık daha kolay hâle geliyor” dedi.