Abdüllatif Uyan

Miktad bin Esved "radıyallahü anh" şöyle anlatıyor: "Bir gün iki arkadaşımla birlikte, yorgunluk ve açlıktan gözlerimiz kararmış, kulaklarımız sağırlaşmıştı.

Miktad bin Esved (radıyallahü anh), çok sade bir hayat yaşar, herkes ona imrenirdi. Kimseyi incitmez, herkese iyiliği emrederdi.

Miktad bin Esved (radıyallahü anh), Eshab-ı kiramın meşhurlarındandır. Hazret-i Ömer vefat edeceği zaman onu yanına çağırdı.

Katade bin Numan (radıyallahü anh), Uhud Harbi'nde Sevgili Peygamberimize hücum eden müşriklere karşı vücudunu "siper" ederken gözüne "bir ok" isabet etti!

Hazret-i Mevlâna'yı çok seven genç bir tüccar, Mısır'a gitmek için bu zattan izin ister. Mevlâna izin vermez.

Hazret-i Mevlâna'nın talebesinden biri bir sene hacca gider.

Hazret-i Mevlâna zamanında ilim sahibi bir kimse vardır ki bu zata düşmanlık besler.

Hazret-i Mevlâna'nın bir talebesi vardır ki mesleği at alıp satmaktır. Hazret-i Mevlâna ona;

Hazret-i Mevlâna zamanında "kırk rahip" birleşir, Konya'ya gelirler. "Kırk sual" seçmişlerdir İslâmiyet'ten.

Hazret-i Mevlâna'nın bir talebesi, dergâhtan çıkmış evine gitmektedir ki yolda, tanıdığı yaşlı bir Müslümanla karşılaşır.

Mevlâna hazretleri ne zaman ki vefat eder.

Hazret-i Mevlâna'nın vefatı yaklaşınca sevenlerini bir "firak heyecanı" sarar. Ev içinde bir telâştır başlar!

Celâleddin-i Rumi hazretleri henüz beş yaşında bir çocukken bir gün çıkar evlerinin damına.

Mevlâna hazretlerinin ismi Celâleddin'dir. Belh şehrinde dünyaya gelir.

Hazret-i Mevlâna'yı çok seven biri vardı ki bir an olsun ayrılmak istemezdi yanından.

Belh şehrinde "sâlih bir Müslüman" vardır.

Bir genç, bir gün zengin bir tüccarla yolculuğa çıkar.

Hazret-i Mevlâna'nın ilim sahibi bir talebesi vardı.

(Dünden devam)

Hazret-i Mevlâna zamanında Moğol vâlisi zalim Noyan Han Konya'yı muhasara eder.