Abdüllatif Uyan

Yusuf aleyhisselam kardeşlerine acımıştı. Kalbi inceldi. Şefkat gösterdi.

Dokuz kardeş geri döndüler.Durumu babalarına bildirdiler. O, bunları dinledi.Fakat inanmadı. "Hayır, iş sizin bildiğiniz gibi değildir" dedi.

Memur onlara: "Sizin dininizde hırsızlık yapanın cezası nedir?" dedi. Onlar cevaben: "Hırsızlığı anlaşılan, mal sahibinin kölesi olur" dediler.

Derken akşam oldu. İki kişiye bir oda verdi. Bünyamin yine tek kaldı ve ağlayıp "Kardeşim Yusuf sağ olsaydı, onunla aynı odada kalırdım" dedi.

Oğulları yükleri açtılar. Paralarının iade edildiğini görüp babalarına müjdelediler.Lâkin babaları: "Onu geri verin. Belki yanılmıştır. Yahut sizi denemiştir" dedi.

Hazret-i Yusuf kardeşlerini tanıyıp "Siz kimsiniz, niçin geldiniz?" dedi. Onlar:"Şam'dan buğday için geldik" deyince "Hayır, siz casusa benziyorsunuz. Asıl maksadınız nedir?" dedi.

Hazret-i Yusuf, Züleyha'nın "Sultanları köle eden, köleleri sultan eden Allahü teâlâyı tesbih ederim. O, her türlü noksanlıktan uzaktır" dediğini duyunca, onu sesinden tanıdı.

Şerbetçi zindana gelip Hazret-i Yusuf'a "Firavun seni çağırıyor" diye haber verdi.

Şerbetçi kendi kendine: "Yusuf'un bana bir tembihi vardı. 'Efendinin yanında beni an' demişti" dedi. Firavun'a dönüp:

kisi de tabirini istediler. O ise hemen tabir etmedi.Onları İslam'a davet etti. Kendisini tanıttı. Peygamber olduğunu bildirdi.

Züleyha, hazret-i Yusuf'a: "Kadınlara görün!" dedi.

İş hâkime intikal etti. Hâkim inceleyip "Yusuf'un gömleği önünden yırtılmışsa Züleyha haklı, arkasından yırtılmışsa Yusuf haklıdır" dedi. Hazret-i Yusuf öndeydi. Züleyha Onu kovalıyordu.

Züleyha, hazret-i Yusuf'a âşık oldu. Onun için süsleniyordu.

Kardeşi vaziyeti gördü. Öbür kardeşlerine bildirdi.

Yarısına varınca, ipi kestiler.

Nitekim öyle de oldu. Kardeşleri bunu duydular.

Yusuf aleyhisselam, Mısır ahalisine gönderilen peygamberdir. Yüzünün ve ahlakının güzelliğiyle meşhurdur. Hazret-i Yakub'un on iki oğlu vardı.

Mekke'de büyük bir kıtlık olmuş, herkesi geçim darlığına düşür-müştü. Ebu Talib de büyük ölçüde almıştı payını.

Kâbe-i şerif'in duvarları eskimiş, yenilenmesi gerekiyordu. Kabileler toplandılar. İstişare ettiler.

Abdülmuttalib bir gece rüyada "Kalk yâ Abdülmuttalib! Zemzem kuyusunu çıkar!" diye bir ses duydu.