Abdüllatif Uyan

Abdullah ibni Abbas (radıyallahü anhüma) rivayet eder: Resulullah'ın huzurunda, Ebu Bekr-i Sıddık zikrolundu.

Azgınlar içeri girdiler. Kudurmuşlardı sanki! Cebrail aleyhisselam onlara kanadıyla bir defa vurdu.

(Dünden devam) Lût aleyhisselamın içi sıkıldı.

Hazret-i Cibril bunu duydu. Diğer meleklere dönüp: "Bu, birinci şehadetidir" dedi.Melekler, hazret-i Lût'a "Kavminin azgınlıkları nedir?" dediler.

Hak teâlâ azabı takdir etti. Ve üç melek vazifelendirdi. Bu melekler, Hazret-i Cebrail, Hazret-i İsrafil ve hazret-i Azrail idi.

Kral bunu işitti. Kalbine korku girdi!

Lût aleyhisselam, Sedum şehri halkına gönderilen peygamberdir. İbrahim aleyhisselamın yeğenidir. Bu kavim, putperestti.

Mescid-i Nebi inşa edilince hutbe okumak için minber yoktu önceleri. Bir hurma kütüğü vardı mescit içinde.

Büyük velilerden biri, Kâbe-i şerifi tavaf ederken devamlı surette salevat-ı şerife okuyan bir kimseyi görüp "Arkadaş, sen niçin durmadan salevat okuyorsun?" diye sordu.

Efendimiz on yaşlarında iken amcası Zübeyr'le bir kervana katılıp sefere çıktılar. Az sonra bir dere çıktı önlerine. Azgın bir deve vardı!

Hafız Sadullah hazretleri, hocasının hizmetinde bulunmakla eline geçen manevi dereceleri şöyle anlatır:

Beşir Ağa anlatıyor: "İşi bitince arka arka giderek huzurdan ayrıldı. Çok merak etmiştim. Edeple yanına yaklaşıp sordum: 'Siz kimsiniz efendim?'

Konya'nın Hadim kasabasından Muhammed Hadimi hazretleri büyük veli, fıkıh ve tasavvuf âlimidir. Eserlerine aldığı hadîs-i şeriflerin sahih olup olmadığını iyice araştırırdı.

Konya'da yetişen velilerden Hacı Veyiszade Mustafa Efendi, derin ilminin yanı sıra keramet sahibi bir zattı. İmam-Hatip Lisesinde yedi sene ders verdi.

Hacı Veyiszade zamanında Konya'nın yakın köylerinden fakir bir genç, okumak için Konya'ya gelip İmam-Hatip Okuluna kaydoldu.

Harput'un büyük velilerinden Hacı Tevfik Efendi, uzun boylu, zayıf bir zat olup tebessümü eksik olmazdı. En sıkıntılı anlarında bile "Ben kederliysem elâleme ne?" der, kendi derdiyle başkalarını huzursuz etmezdi.

Abdurrahman bin Avf (radıyallahü anh), Uhud Savaşına katıldı. İki müşrik öldürdü. Yirmi bir yerinden yaralandı.

Abdurrahman bin Avf (radıyallahü anh), işini yarıda bıraktı. Acele Mekke'ye döndü. Ve Hazret-i Ebu Bekir'i buldu önce.

Resûl-i Ekrem Efendimiz "Cibrîl-i Emin bana geldi ve 'Yâ Muhammed! Kim sana salat ve selam getirirse Cenab-ı Hak da ona selam eder' müjdesini verdi. Bunun için secde-i şükre vardım" buyurdu.

Bir gün Abdurrahman bin Avf hazretlerine yemek ikram ettiler. Kendisi oruçluydu. Tam iftar edeceği zaman eskilerden bir şeyi hatırladı.