Fuat Bol

Devlet ve millet hayatımızın son iki yüz yıllık tarihine baktığımızda, 'bir ihanetler ve darbeler tarihi' olduğunu görürüz.

Cihan Devleti'mizin en büyük padişahlarından olan Sultan 2. Abdülhamid Han da, yaşadığı devirde kıymeti bilinmeyen ve tıpkı günümüzde olduğu gibi; 'diktatör' ilan edilmiş idi. Ona, 'Kızıl Sultan' iftirasını, devlet ve milletimizin ebedi düşmanları atmış; içimizdeki beyinsizler de, bu aşağılık yaftaya koro halinde iştirak etmişlerdi.

Saffet ve şevket (yükselme) devrimizde, Süleymaniye Camiine atanacak İmam-Hatip'te aranılacak şartlardan bir tanesi de 6 dil; evet yanlış okumadınız (yazıyla: altı dil) bilmesiydi.

Geçen hafta Antalya'da; 19.su düzenlenen Eğitim Şûrası'nca alınan tavsiye kararlarından bir tanesi de; Osmanlıcanın, bazı liselerde mecburi, bazılarında da seçmeli olarak okutulması talebi idi.

En büyük yalanların gerçek olduğunun tipik ispatı, bugün hâlâ Faşizm'i savunanların bulunmasıdır ve bunlar; sağda da solda da mebzul miktarda vardır!

Bir kısım mahut hukukçu, yeni bir hukuk katliamının peşinde! Anayasa Mahkeme'sine yapılan bir ferdî başvuru ile seçim barajının iptalini istemekteler!..

Her nakısanın bir bedeli olduğu gibi; en büyük noksanlık olan cehaletin de elbette ki bedeli olacaktır.

Tanzimat'tan beri, bu cemiyetin beyninde boza pişiriliyor! Şayet, bütün bu yapılanlar, bizden başka; dünyanın herhangi bir milletine tatbik edilseydi; şimdilerde tozu kalmaz, esamisi okunmazdı.

Dedik ya, bu ülkede düğme, baştan yanlış iliklendi ve devlet; düşünen her kesimle ayrı düştü ve onu düşman belleyerek tepelemeye kalktı.

Belli ki, 'Çözüm Süreci'ni; çözülme sürecine döndürmek isteyen güçler var.

Bu vesayet sistemleri bize öyle bir şey gösterdi ki; bu sistemi yaşamadan bunların gerçek yüzlerini görebilmemiz mümkün değildi!..

Yönetimler, ister demokratik (çoğulcu) sistemler olsun, isterse tekilci (baskıcı ya da hoşgörülü) sistemler olsun; iyi veya kötü olmayı, kendi bünyelerinde taşıyorlar.

Başta ABD ve İngiltere olmak üzere Batının da bu aymazlığı olduğu müddetçe, İsrail, daha çook yakmaya, yıkmaya ve can ve mal almaya devam eder.

Baş belası İsrail! -1- Yularlarını doğrudan dış güçlere ve onların gizli servislerinin eline teslim eden ülkeler var oldukça; İsrail daha uzun yıllar baş belası olmaya devam eder!

Bizler, ne kadar 'redd-i miras'ta bulunsak ve inkâr etsek de; Osmanlı, bizim ecdadımızdır.

Birazcık olsun, iz'an lütfen! Siz, siz olun ve 'düz ovada siyasete' gelin!..

Tüm bu halklar, birbirlerini boğazlarken; boğazlatan şer güçler, bunları her bakımdan sömürecek ve -tabir caizse- hokkabaz ipiyle oynatıp duracak!..

Güvenliğin; özellikle de kamu güvenliğinin olmadığı yerde, hangi özgürlük, hayat alanı bulabilir?!.

Muhalefetin her çeşidinden ümidini büsbütün kesen mahut çevreler yeni bir arayışa girdi ve yeni bir parti kurma kararı aldı!.

Aynı oyunu; ülkede maddi ve manevi kalkınmayı başlatan Adnan Menderes'e ve Turgut Özal'a oynadılar. Şimdi sıra Tayyip Erdoğan'a geldi...