Mehmet Oruç

Hazreti Lokman Hakîm'in nasihatlerinden: Ey oğul! Takvayı kendin için kârlı bir ticaret olarak kabul et.

Bir gün abid, bir ihtiyaç için yolculuğa çıkmıştı. Şeytan da onunla beraber yola koyuldu.

Lokman Hakîm hazretleri buyurdu ki: Sekiz şeye dikkat eden, öncekilerin ve sonrakilerin ilimleriyle amel etmiş olur. Bunlar; dört yerde dört şeyi korumak, iki şeyi hâtırdan çıkarmamak, iki şeyi de tamâmen unutmaktır.

Ma'rûf-i Kerhî hazretleri buyurdu ki: "Dünyâ dört şeyden ibârettir. Mal, söz, uyku ve yemek. Niyet düzgün olmazsa mal, insanı Allahü teâlâya isyân ettirir.

Hazret-i Âişe bir gün Resûlullah efendimize, - Şehidlerin derecesine yükselen olur mu? diye sordu.

Bütün mesele insanın acizliğini idrak edip, buna göre hareket etmesidir. Fakat bu kolay bir iş değildir. Bunu yapabilenler her zorluğu aşabilirler. Çünkü, acizlik ve kırık kalp bir araya gelince her sıkıntı aşılır...

Eğer insan, acizliğini kabul edip Yaratanına sığınırsa, her sıkıntısında Allahü teâlâ imdadına yetişir. Yeter ki can-ı gönülden, kırık kalple sığınmasını bilsin...

Hazreti Ebû Abs bin Cebr anlatır: "Resûl-i ekrem efendimiz, Esbâbını sadaka vermeye teşvik ettiği zaman, herkes gücü yettiği kadar sadaka olarak bir şeyler getirdiler.

Bir Müslüman, dünyada azîz, âhirette mes'ud olmasını isterse, kendisinde şu üç huyu bulundurmalıdır: 1- Mahlûklardan hiçbir şey beklememek.

İbn-i Abbâs hazretleri rivâyet eder: "Resûlullah efendimiz bir gün İblîs'e; "Ümmetimden kaç dostun var?" buyurunca, İblîs; "Ümmetinden dostlarım on tane olup, şunlardır dedi;

Hadîs-i şerîfte, "Üç şey îmânın lezzetini artırır: Allahü teâlâyı ve Resûlünü her şeyden çok sevmek, kendisini sevmeyen Müslümanı Allah rızâsı için sevmek, Allahü teâlânın düşmanlarını sevmemek" buyurulmuştur.

Hazret-i Lokman, oğluna nasîhatinde buyurdu ki: "Ey oğlum! Dünyayı sat, âhireti al! Böylece alışverişinde, her iki yönden kâr edersin. Sakın âhiretini satıp dünyayı alma! Zîrâ bu sûretle, her iki tarafta zararın olur.

Resul-i ekrem efendimiz buyurdu ki: "Üç şey vardır ki hepsi de haktır. Kim ki bir haksızlığa, bir zulme uğrar da, onu yapanı sırf Allah rızâsı için affederse, Allah onun şerefini artırır.

Ebû Zer hazretleri buyurdu ki: Üç şey beni şaşırttı. Hattâ öyle ki güldürdü. Üç şey de hüzünlendirdi. Hattâ öyle ki ağlattı.

Samimi bir Müslümanın din değiştirip Hristiyan olduğu görülmemiştir. Bütün baskılara, her türlü dünyalık vaadlere rağmen bunun mümkün olmadığını gören, Hristiyan âlemi taktik değiştirdi...

Çeşit çeşit yobaz vardır. Dinimizi, imanımızı koruyabilmek için, her çeşit yobazı iyi tanımak, bunların hilelerine, oyunlarına gelmemek gerekir...

Selmân-ı Fârîsî hazretleri bir gün bir deve yükü nafaka satın almıştı. Bunu görenler sordular: "Yâ Selmân bu kadar nafakayı ne yapacaksın. Bunu bitirecek kadar ömrün olduğunu biliyor musun?" Selmân hazretleri şöyle cevap verdi:

Abdürrahmân ibni Avf hazretleri, Peygamberimiz aleyhisselâmdan işiterek buyurdu ki: Üç şeye yemîn ederim: 1- Zekât vermekle mal eksilmez, çoğalır. 2- Zulüm edilen kimse, zâlime hakkını bağışlarsa, Hak teâlâ, kıyâmet gününde bu kulun derecesini yükseltir. 3- Dâimâ isteyici olan kimseyi, Hak teâlâ fakîrlikten kurtarmaz. Enes bin Mâlik hazretleri buyurdu ki:

Şakîk bin İbrâhim hazretleri buyurdu ki: İnsanlar, dört şeyde sözle kabul ettiler, fakat fiilen muhâlefet ettiler.

Ebu Süleyman-ı Darani buyurdu ki: "Helalden bir lokma az yemeyi, akşamdan sabaha kadar namaz kılmaktan daha çok severim. Çünkü, mide dolu olunca, kalbe gaflet basar. İnsan Rabbini unutur. Helalin fazlası böyle yaparsa, mideyi haram ile dolduranların hâli acaba nasıl olur?"