Necmettin Batırel

Türkiye papaz yüzünden ABD ile papaz oldu. ABD'li rahip Andrew Brunson 9 Aralık 2016'da İzmir’de tutuklandı. Suçlama, askerî ve siyasi casusluk, terör örgütü adına suç işlemek. İstenen ceza 20 yıla kadar hapis.

Hay IMF kadar kafanıza taş düşsün e mi!.. Ne kadar çok âşığı varmış meğer..

Parlak beyinlerimizi Batı’ya kaptırıyoruz. Biz yetiştiriyoruz eloğluna hizmet ediyorlar. Bu tablo ülkemizi millî güvenlik başta olmak üzere en kritik konularda aciz duruma sokuyor.

FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki hain darbe girişiminin üzerinden iki yıl geçti, Türkiye bu süreçte ekonomide destan yazdı.

Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi geldi, ilk kabine açıklandı, piyasalar bozuldu. Buna yol açan 3 gelişme var. Birincisi Mehmet Şimşek’e bakanlık verilmemesi. İ

Cumhurbaşkanı Erdoğan yemin etti, yeni bakanlar kurulunu açıkladı. Türkiye’yi 5 yıl yönetecek kadro belli oldu. Hepsi birbirinden değerli, hepsi işinin ehli. Ama başarılı olamazlarsa 6 ayda giderler. Durum çok ciddi, hataya hiç tahammül yok. Tüm sorumluluk Cumhurbaşkanının sırtında. Mutlaka sonuç almak zorunda. Aksi hâlde bütün fatura kendisine kesilecek. Ekibi o kurdu, yol haritasını o onayladı.

9 Temmuz’da Türkiye’de bir tarih yazılacak... Sistem değişiyor... Yepyeni bir yönetim göreve başlıyor...

24 Haziran seçimlerinden sonra Türk lirası kayıplarını geri kazanmaya başladı. Bu tablonun oluşmasında TL’ye olan güvenin artmasıyla birlikte doların uluslararası borsalardaki değer kaybının önemli payı var.

Başkan Trump, Amerika’yı koruyacağım derken, başına büyük dert açtı. İthal mallara ek gümrük vergisi getirdi, tüm dünyayı karşısında aldığı gibi kendi ülke ekonomisini de felç etti. Önce alüminyum ve çelik ürünlerine %10 ila %25 vergi getirdi. Yetmedi, Çin’e 200 milyar dolarlık ek bir vergi paketi daha açıkladı.

Algı operasyonu tutmadı. Vatandaş istikrardan yana oy kullandı.

Yarın 59 milyon seçmen 180 bin sandıkta oy kullanacak.. Ya 16 yılda kazandıklarını koruyacak ya da kaybedecek.. Ya istikrar diyecek ya kaos; ya oyunu güçlü Türkiye’den yana kullanacak ya da yıkıcılardan yana.. Ya hizmete evet diyecek, ya sefalete..

Ekonomik büyüme açısından Türkiye çok iyi bir performans sergiliyor. İlk çeyrekteki %7,4’lük büyüme tek kelimeyle göz kamaştırdı, hasetlerinden çatladılar. Sanayi üretimi ve ihracat rakamları ümit vadediyor.

​Önce tebrik... Ramazan Bayramınız mübarek olsun. Böyle nice kıymetli günlere sevdiklerinizle birlikte sağlık ve huzur içinde kavuşmanızı diliyorum...

Türkiye 12 gün sonra tarihinin en önemli seçimini yapacak. Her dönemde olduğu gibi halkın siyasi tercihini ölçen anketler yayınlanıyor. Bunlar kesin ölçü değil. Ama dikkate alınmaya değer. Bu sonuçlara bakarak seçmenlerin asla rehavete kapılmaması gerekiyor. Katılım ne kadar yüksek olursa, netice o kadar sağlıklı olur. Bu hatayı AK Parti seçmeni 7 Haziran seçimlerinde yapmış, sonunda büyük hayal kırıklığı yaşanmıştı. 1 Kasım’da yanlış telafi edildi. Ancak ülkede 4 ay süren müthiş bir siyasi savaş yaşanmıştı. Araştırma şirketlerinin en son bulgularında vatandaşın siyasi istikrardan yana oy kullanacağı çok net biçimde ortaya çıkıyor. Bunlara teker teker bakalım...

Uluslararası kredi kuruluşları artık Türkiye’ye karşı bütün silahlarını ateşledi. Gizlisi saklısı kalmadı. Alenen bel altından vuruyorlar. Karşılarına kim çıkarsa..

Dev holdinglerin 20 milyar doları bulan borç yapılandırmaları bankacılık sistemini sıkıntıya soktu.

Türkiye 22 gün sonra tarihinin en önemli seçimini yapacak. Halkın tercihini istikrardan yana kullanmasını istemeyenler, ülkeyi kaosa sürüklemek için 15 Temmuz’un ekonomik darbesini gerçekleştirdi. Dolar kuru 5 TL’ye dayandı, faizler %18’e tırmandı. Peki bunu yapan kim? Halk tabiriyle; dış güçler!.. Türkiye düşmanları..

19 Mayıs’taki yazımı şöyle noktalamıştım: “…Şu anda Merkez Bankasının politika faizi %8 düzeyinde.. Bankaların geç likidite penceresi 13.50.. Bu rakam fonlama faizi olarak kullanılıyor.

Bir ülkenin en önemli ekonomik göstergesi sanayi üretimidir. Çarklar hızlı dönüyorsa büyüme hızı da yükseliyor demektir.

İkinci Dünya Savaşı'na İngiltere’nin çağrısı üzerine katılan ABD, yaptığı harcamaların faturasını çok acı bir şekilde geri aldı. Hâlâ da almaya devam ediyor. Savaş sonrası dünya yıkılmış, ülkeler ayakta duramaz hâle gelmişti. ABD, İngiltere ve Fransa Bretton Woods kasabasında toplanarak yeni bir para sistemi üzerinde anlaştı. Aynı anda Dünya Bankası ve IMF’nin kuruluşu gerçekleşti. Dolar dünya para birimi olarak ilan edildi. Artık ortak ticaret sadece dolarla yapılacaktı. 1 ons altın (31.10 gram saf külçe) 34 dolar olarak kabul edildi. Diğer ülkelerin paralarının değeri altın üzerinden değil, dolar üzerinden belirlendi. Ama ABD 1963’te 10 yıl devam eden Vietnam Savaşına girişince ekonomisi iflasın eşiğine geldi. 1971’de tek taraflı olarak doların altınla olan bağlantısını kaldırdı. Karşılıksız para basmaya başladı. Kaybettiği savaşı kazandı. Ama rezervlerini dolarla belirleyen dünya ekonomileri felç oldu. Dolardaki aşırı değer kaybı nedeniyle bütçe açıkları arttı, ödemelerini yapamaz hâle geldiler...