Necmettin Batırel

Kamu kuruluşlarının kazancı geçen yıl görülmemiş şekilde artmış. Toplam kârı 2.7 milyardan 17.4 milyar liraya yükselmiş. Hem de hasılat 112 milyardan 94 milyar liraya düşmesine rağmen.. Zira kâr marjı yüzde 18.4'e çıkmış. Sürekli zarar eden BOTAŞ tam 8.9 milyar liralık kâr etmiş. Verdiği 1.9 milyar lira ile kurumlar vergisi şampiyonu olmuş.. 25 kamu kurumunun büyük kâr elde ettikleri söyleniyor. Merkez Bankası ve kamu bankaları toplam 15.9 milyar lira temettü yani kâr payı elde etmiş. Bu temettünün 9.8 milyar lirası bankalardan gelmiş. Bankalar içinde Merkez’in payı ise 9.5 milyar lira olmuş. Şimdi bu habere sevinelim mi üzülelim mi?

AK Parti hükûmetlerinin en sağlam yönü mali disiplinden taviz vermemesiydi.

Amerika’nın dünya ülkeleri üzerinde hükümranlığını sürdürmesi için çivi yazısıyla belirlediği değişmez, değiştirilemez, kuralları var.

İnsanlar kendi çalışma sürelerini kısaltacak, verimliliklerini artıracak makineleri sürekli olarak geliştiriyorlar.

Suçlu bulundu: Enflasyon! Türk ekonomisindeki canlanmayı durduran, faizleri tavanda tutan o… Gıda fiyatlarını arttıran, üreticiyi inim inim inleten ve tüketicinin cebini boşaltan da o. Garip değil mi? Eloğlu enflasyondaki yükselişi dört gözle bekliyor. B

Türk ekonomisi gelişmiş ülkeler sınıfına geçiş için çok önemli dönemeç noktasında.

Terör örgütlerinin üssü hâline gelen Almanya, Türkiye’ye saldırı dozunu her geçen gün arttırıyor. Vatan hainlerine kapılarını ardına kadar açtı. Onlara maaş bağladı. Dükkân sizin, yiyin için bağırın çağırın yırtının, dedi.

15 Temmuz darbe girişimine rağmen Türk ekonomisi gösterdiği olağanüstü tepkiyle yaşanan şoku çok hızlı atlattı. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in yıldırım hızıyla yabancı yatırımcılara telekonferansla verdiği bilgiler, tansiyonu düşürdü.

Milenyumdan bu yana kullandığımız akıllı telefonlar olmasaydı hayatımız nasıl olurdu? diye mutlaka düşünmüşsünüzdür.

Megakent İstanbul konut rekoru kırmaya devam ediyor.

11 Şevval günü Ağabeyim Ömer Faruk Batırel vefat etti. Mekânı Cennet olsun. Cenab-ı Hakk taksiratını affetsin.

Türkiye 16 Nisan referandumu ile çağ atladı. Siyaset rafa kalktı, ülke rahatladı, ekonomi ön plana çıktı.

Terör örgütlerinin üssü hâline gelen Almanya, Türkiye'ye karşı resmen siyasi bir savaş başlattı.

Küresel borsaları tarihî zirvesinden indirmek için felaket senaryoları gündeme gelmeye başladı. Amerika’da son iki haftada açıklanan göstergelerde büyük bozulma var. FED’in, faiz artış süreci ile bilanço küçültme operasyonunu 2018’e ertelediği konuşuluyor. Dolardaki kayıplar artıyor. Uluslararası yatırım bankası JP Morgan’a göre küresel piyasalar uzun süredir 'alışılmadık biçimde' sakin seyrediyor. Yatırımcıların çalkantıya hazırlanmaya başlaması gerekiyor. JP Morgan'a göre hisse senedi gibi riskli varlıklar yıllardır ralli yaptı, piyasalardaki dalga boyu rekor düşük seviyelere indi. Japonya ve Avrupa Merkez Bankaları parasal genişlemenin sonuna geliyor.

Manisa'daki askerlerin zehirlenmesi sektörde yaşanan sıkıntıyı gün yüzüne çıkardı. Bir askerin 3 öğün yemek maliyetinin muhammen yani tahmin edilen bedeli 30 lira olmasına rağmen, ihaleyi 20 liralık teklif kazanınca ortaya işte böyle üzücü olaylar çıkıyor. Evet toplu yemek sektöründeki fiyat rekabeti insan sağlığını hiçe sayacak noktaya geldi. Manisa’dan sonra Kastamonu’da da 38 asker gıdadan zehirlendi. Yemek fabrikaları yöneticileri “Karkas etin 100 gramı 4 lira. Peki bir menü 6,5 liraya nasıl satılır? diyerek kendi kendilerini ele veriyor. Hem ihaleye girip düşük fiyat veriyorlar. Sonra kaliteden ve gramdan çalıyorlar. Sonunda felaket geliyor. Tek tesellimiz bir askerimizin şehit olması. Gözaltılar devam ediyor, soruşturmalar yapılıyor. İyi güzel de biz niye testi kırılmadan önlem almayız. Aslında baş suçlu, denetim yapmayanlar. bir

Küresel krizin başladığı 2008 yılında ABD Merkez Bankasının bilançosu 900 milyar dolar civarındaydı. Kriz, bankaları sermayesiz bıraktı. 150 yıllık yatırım bankası Lehman Brothers bu yüzden iflas edince FED para musluklarını açtı. Bankalardan hiç para etmeyen mortgage yani ipotekli gayrimenkul kredi tahvili aldı, dolar verdi. Peki parayı nereden buldu? Banknot matbaasına gece gündüz mesai mi yaptırdı? Elbette ki hayır. Verilen nakit değil, sanal para. Birinci program 600 milyar dolar olarak gerçekleşti. FED baktı ki sistem hâlâ kendine gelmiş değil, bu defa işi büyüttü. 2010 yılında bankalardan ayda 75 milyar dolar tutarında tahvil almaya başladı. Yetmedi, 2012’de bu rakamı ayda 85 milyar dolara çıkardı. 2014 ocak ayına kadar bu uygulamayı sürdürdü. Bu tarihten sonra her ay 10’ar milyar dolar azaltarak Ekim 2014’te programı sonlandırdı. Ama bilançosu 5 kat arttı 4.5 trilyon dolara ulaştı. İşte şimdi FED bankalara; faizleri arttırmaya başladım. Sistem normale dönmeye başladı. Süresi biten tahvilleri yeniden almayacağım, paramı verin, diyecek.. Plan şu: 2.5 trilyon doları 4.5 yıl içinde geri çekmek. Bu operasyon dolara değer kazandırır mı? Evet… Enflasyonu arttırır mı? Hayır! Dolar değer kazanınca malların fiyatı artmaz aynı kalır...

Başkan Trump Amerika Birleşik Devletlerinin 200 yıl uğraşarak elde ettiği itibarını ayaklar altına aldı. Elit tabakanın büyük nefretini kazanmış durumda. Şu anda iki büyük destekçisi var. Pentagon, yani askerler ve iş adamları.. Ekonomiyi canlandıracağım vaadiyle seçildi şu ana kadar hiçbir olumlu adım atamadı. Ekibinin daha üçte birini oluşturmuş değil. Atama yapamıyor, zira bütün güvendiği dağlara kar yağıyor. Kömür madenlerini açacağım diyor, iklim anlaşmasından çekiliyor, uluslararası ticaret anlaşmalarını yok sayıyor, sınırlara duvar çekmeye hazırlanıyor.. Sonuçta ABD dörtnala geriye dönüyor. Trump, gerçekleri işine gelirse kabul ediyor, gelmezse reddediyor. Yargı ile başı fena hâlde dertte. Medya ile kanlı bıçaklı. Çıkardığı kararnameler teker teker dönüyor. Hiçbir şey olmamış gibi pişkin pişkin gülüyor, tweet atıyor.

İngiltere İngiltere olalı böyle basiretsiz bir başbakan görmedi. Ülkeyi resmen kaosa sürükledi. Ayağına kadar gelen kısmeti tepti.. Oysa seçim öncesi yaşanan terör olayları halkın sandığa gitmemesi yönünde çok açık bir uyarı niteliği taşıyordu.

Suudi Arabistan ve Katar arasındaki soğukluk 22 yıl öncesine dayanıyor. 1995 yılında Katar’ın bugünkü emiri es-Sani, Suud yanlısı babasını devirerek başa geçti ve aynı yıl içinde LNG yani sıvılaştırılmış doğalgaz ihracatına başladı.

ABD Başkanı Donald Trump’ın Paris Anlaşması’ndan çekilme kararının hemen yürürlüğe girmesi mümkün değil. Çünkü anlaşmanın yasal hükümlerine göre, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği, ABD’nin çekilme talebini en erken 4 Kasım 2019 tarihinde kabul edebilecek. Talebin kabul edilmesini takip eden sürecin yaklaşık bir sene sürecek olması ise ABD’nin anlaşmadan resmî olarak çekilmesinin Kasım 2020’yi bulabileceği anlamına geliyor. ABD’deki Wal-Mart, JP Morgan Chase, IBM gibi dev şirketler, Trump’ın Paris Anlaşması’ndan çekilme kararına karşı olmalarına rağmen ABD yönetimiyle yakın ilişkileri sürdürmek amacıyla danışmanlık görevlerine devam edeceklerini açıkladılar. İşte bu yüzden Wall Street’te endekslerin yönü yukarı döndü. Hem de mayısta 138 bin artarak hayal kırıklığı meydana getiren tarım dışı istihdam rakamlarına rağmen.