Nuri Elibol

Başbakan Erdoğan'ın Brüksel ziyareti öncesinde ülkemizin ana muhalefet partisi liderinin Türkiye'yi AB'ye şikâyet etmesi enteresan geliyor insana.

TMSF'nin kamu alacağını tahsil edip batık bankalardan dolayı halkın sırtına yüklenen maliyetleri azaltmak için çaba sarf etmesini anlayabiliyorum. Ama be kardeşim moda deyimle bunun zamanlaması manidar değil mi?

Hükümet, HSYK'nın iş birliği yapmasına aldanıp bu düzenlemeden asla vazgeçmemelidir. Türkiye'nin siyasi ve ekonomik istikrarı 3-5 kişinin inisiyatifine bırakılamaz.

Tabii ki, muhalefetle anlaşarak bir düzenlemenin yapılması işin idealidir. Ama muhalefetin oyalamasına, zaman kaybettirmesine de izin verilmemelidir...

Yasama faaliyeti engellenemez

Bir yanda İstanbul'un şişman kedileri, diğer yanda onların yurtdışındaki ağababaları, eski çete ve mafya artıkları...

Ülkemizde yaşanan 'saçma-sapan' iç gelişmeleri bir tarafa bırakın, Başbakan Erdoğan'ın Japonya-Singapur-Malezya programına baktığımızda; Türkiye'nin olması gereken gündemini görüyoruz.

Japonya'nın Başkenti Tokyo'dayız.

İçe kapatılma tuzağına düşmedi

Askerin, demokrasiye müdahalede kullandığı kılıf irtica idi. Dün 'Gezi'de çevre kılıfını kullananlar bugün de yolsuzluk kılıfını kullanarak siyasete operasyon düzenlediler...

2013 yılını, Hükümete yolsuzluk kılıfı ile yapılmak istenen mini bir yargı darbesi ile kapatıyoruz.

Emniyet ve yargı içerisindeki özel bir yapılanmanın varlığına kimse itiraz etmiyor, sanki bu iddialar kabul görmüş gibi.

Türk Ekonomisine olan güvenin sarsılması, istikrarın bozulması ülke ekonomisini hangi hale getirir? Bunun hesabını kim verecek?

Önümüzdeki günler yürütme ile yargının güç savaşlarına gebe. Yürütme hata yaparsa seçimlerde hesabını sandıkta sorarız ama yargı hata yaparsa ne yapacağız?..

Allah aşkına herkes olduğu yerde dursun ve bir adım geriye çekilsin. İktidarla Cemaat arasındaki tartışmanın kazananı yok...

Birileri ellerindeki doğru veya yanlış belgeleri tehdit unsuru olarak kullanıp Hükümeti ve hatta Başbakanı tehdit eder hale gelmiş ise durum vahimdir!

Yargı suç işleyen kim olursa olsun yakasına yapışsın ama yolsuzlukları bahane ederek kimse milli iradeyi vesayet altına almaya kalkmasın.

Suçluyu yakalayıp adalete teslim etmeye eyvallah ama uydurma deliller üreterek, herkesi zan altında bırakacak psikolojik harekât yapmak başka bir şey.

Fiziki ve teknik takip süreci sonunda bu soruşturmanın başlatıldığı söyleniyor ama zamanlaması yine de ilginç geliyor insana.

Dünkü yazımda yerel yönetimler açısından İzmir'in ne durumda olduğunu ortaya koymaya çalıştım.