Salih Uyan

Nobel Ödüllü Fransız Virolog Profesör Luc Montagnier, Covid-19 virüsünün laboratuvarda üretilmiş olma ihtimalinin yüksek olduğunu söyledi geçenlerde.

Geçenlerde yabancı bir dizi seyrediyordum. Bir sahnede şunu fark ettim;

Bilimi tarif eden belki yüzlerce farklı cümle var. Ama en genel geçer olanı şudur

Virüs salgınının öncesi ve sonrasında hayatımızda çok şey değişti. Hiçbirimiz gündelik alışkanlıklarımızda bu kadar hızlı bir değişim yaşayabileceğimizi hayal bile edemezdik.

Mikroskopla teleskop arasında kendisine keşiflerden keşif beğenen insanoğlu, birkaç haftadır çok şaşkın… İşi gücü bıraktı, korona denen bir virüsle nasıl başa çıkabileceğini düşünüyor.

Tatil açıklandıktan sonra, kendi çocuklarım dâhil birçok öğrenciyle konuştum.

Annesi uyandırdığında güzel bir rüyanın tam ortasındaydı Ayşe. Rüyasını hatırlamaya çalışarak gözlerini ovuştururken, annesi aceleyle üzerini giydirdi.

Perdeyi hafifçe aralayıp dışarı baktı kadın. Ama camdaki buğudan hiçbir şey göremedi. Elini yumruk yapıp, alt kısmıyla camın alt köşesini sildi. Buğudan kurtulan yere bahçenin görüntüsü doldu.

Geçen hafta ülkede bir Atakan krizi yaşadık. Önce size 10 maddede neler yaşandığını özetleyeyim. Sonra asıl konumuza geçelim.

Deneysel psikolog Amos Tversky yaptığı bir çalışmada, beynin karar alma süreçlerinde iki farklı sistemin aktif olduğunu ortaya çıkarmıştır.

​“İnsan hiç gazetedeki köşesinde kendi kitabından bahseder mi? Olacak iş mi yani?” “Çok detaylı düşünüyorsun! Bu kadar hassas olma! Yaz gitsin!”

​Şöyle bir arkadaşınız olduğunu düşünün… Birlikte çay içerken çok güzel ve ibretlik bir şey anlatmaya başlıyor. Siz tam dikkatinizi vermiş onu dinlerken aniden küfrü basıyor. Siz “Ne oluyor yahu!” bile diyemeden, bu sefer fıkra anlatmaya başlıyor.

​Pazar günü Immanuel Kant’ın “Eğitim Üzerine” isimli kitabını okudum. Kant, kitabın bir yerinde şöyle demiş; “Eğer bir çocuğu, çabuk yürüsün diye yürütece bindirirseniz, doğal akışı bozarsınız. Ve çocuk zor yürür. Güneşe veya yıldızlara bakarak yön bulmak yerine pusula kullanmak da buna bir örnektir. Aracıların doğal yetenekleri mahvetmekten başka bir özelliği yoktur.”

Geçtiğimiz aylarda öğrencilere seminer vermesi için İsa Altun’u davet etmiştik.

16 Ekim 1964 yılında Hürriyet gazetesinde “Türkiye’de Çocukların %65’i Geri Zekâlı” manşetiyle bir haber çıkmış. Araştırmayı İstanbul Tıp Fakültesine bağlı “Çocuk Psikiyatri Enstitüsü” yapmış. Ve araştırma sonucuna göre geri zekâlılığın sebepleri de şöyle sıralanmış;

Şu ana kadar ebeveynler tarafından bana yöneltilen soruları düşündüğüm zaman, üç soru çok belirgin bir şekilde ön plana çıkıyor.

Matematiğim pek iyi değildir ama her yeni yıla girerken önceki yılların bir muhasebesini yapmaya çalışıyorum. Ve kendime bazı tavsiyeler yazıyorum. 2020 için de bir şeyler karaladım. Belki sizin de işinize yarar diye yayınlıyorum. Buyurun…

Okullara dışarıdan baktığınız zaman şunu görüyorsunuz. Ders zamanı ortalık acayip hareketsiz ve sessiz. Ama teneffüs olduğunda birden ortalık karışıyor. Koşan, oynayan öğrenciler birbirine karışıyor. Öğretmenler odasında hararetli sohbetler gırla gidiyor.

Geçenlerde Çamlıca tarafına gittim.

- Hocam, PISA sonuçları açıklanmış. Baktın mı rapora?