Ümit Aktan

Şampiyonluk yarışının hiç değişmeden devam edeceğinin ve düğümün daha uzun süre çözülmeden süreceğinin göstergesidir bu maç...

Atılan ve yenilen gollerin hepsi tipik bir kupa maçı hesabı ve kalecilerin acemiliğinden kaynaklandı

Mustafa Cengiz Başkan büyük bir ciddiyetle işe sarıldı. Öncelikle müthiş bir kampanyayla taraftarı store’ların önüne yığdı, ardından gözden kaçan ve küçük görülen stat girişlerindeki problemlere el attı. Mütevazı ama bunu kullanmaya niyetlenenleri de pişman edecek bir duruşu var…

Galatasaray oynamak ve kazanmak istedi ancak karşısındaki Osmanlıspor da çok iyi direnç gösterdi

Mehmetçiğin tırnağına taş değmesin diye dua ediyorum. Statükoyu yenen ve devrim başlatan Mustafa Cengiz Başkan’a başarılar diliyorum. Bu yoğun gündemin içinde gözden kaçmasına üzüldüğüm bir haberi gündemin en başına alıyorum.

Galatasaray ligin en sert, en zorlu deplasmanında sadece galibiyet almadı çok şey kazandı.

Bir adamın yolculuğu söz konusu olan. Bayrampaşa’dan yola çıkıp hepi topu sekiz on kilometre öteye vaveyla ile getirilen ve kendisine ‘imparator’ diyerek birisine gönderme yapanların görgüsüz temaşasının başaktörü olan ergen yıldızımızın yolculuğu...

Gündem; hazırlık kamplarından atılması muhtemel imzalara kaymış durumda. İhtimallerle gerçekler birbirine karışmış durumda. Menajerler kapıları aşındırıyor. Boşa çıkanlar aranıyor. Program ve gazetelerde ise hayaller pazarlanıyor ve satılıyor...

Tam ortasındayız ligin. Yolun yarısı oldu. Koca bir yılın içinden futbolu baz aldığımızda Beşiktaş’ın Şampiyonlar Ligi’nde başardığının dışında elimizde bizi gururlandıracak hiçbir şey yok. Gerisini keçiboynuzu gibi çiğneyip durduk ve çeşitli dedikodularla ve kısır çekişmelerle koca bir yılı tamamladık...

Eğer Fatih Terim evinde oturuyorsa Galatasaray’da dünyanın en iyi teknik adamı bile sıkıntı yaşar. Öylesine ‘mit’ olmuş bir karakterden, bir figürden ve rakipleri ne kadar şansa yorarsa yorsun tamamen bilgi ve teknolojiye giydirilmiş bir tecrübeden söz ediyorum…

Şimdi Aysal ve onun mantığıyla hesaplaşma zamanıdır... Çünkü ‘eleman’ ona gereken dersi vermiştir…

Bu yazı yazılırken Tudor resmî açıklama bekliyor, Hikmet Karaman devreye sokuluyordu. Önce Karabük hocası, olmadı Rizespor’un yeni ayrılan hocası. Ondan önce de bir yardımcı hoca. Ey; Terim gelirse bu oyuncakla oynamayız diyenler, şimdiye kadar oynadınız da ne oldu?..

Ev sabinin gücü bu kadardı ve doğru kullandı... G.Saray’ın gücü var sanıyorduk, meğer yokmuş...

Bu hafta Tudor eleştirisi yapmayacağım, çünkü herkes en kolayından geldiği için vuruyor adama. Ben batmak üzere olan bir kulübün nasıl kendi küllerinden doğabileceğinin en somut örneğini Tunç Üner’in bir derlemesinden alıntılıyor ve başta ultrAslan olmak üzere tüm sevenlerine aktarıyorum…

Ortaya çıkan ‘isyan futbolu’ hastalığı tedavi eder mi bilemem ama en azından ‘özgüven’ meselesini hallettiği kesin…

Yenilginin de ‘ayıp’ olanı var, ‘skandal’ olanı var. Ancak şu son Beşiktaş mağlubiyeti ikisinin de ötesindedir. Tamamdır; oyunu kilitlemişken fahiş bir hatayı en iyi yerinizden, kalbinizden vurarak yaptı Muslera... Ancak sonrası tam bir felaket. Hatta utanılacak bir durum...

Beşiktaş’ın atması gerekenleri kaçırıp, dağılan G.Saray’ın fahiş hatalarından golleri bulması ilginç oldu

Galatasaray ilk golden sonra maçı uzun bir süre ‘veteran turnuvası’ gibi oynamayı seçti

Yan yana oturan 5 taraftarın 5 ayrı fikri vardır. Biri Tudor gitsin derken, diğeri bir başkasını daha uygun görür. Üçüncüsü sol beki sevmez ve tepesine binerken hemen yanındaki zaten deşarj olmaya gelmiştir. Beşinci arkadaş ise koroya katılmayı sever, işi oyunla ilgili değil, tabelayladır. Bu kirli iki bin kişi diyelim; temiz taraftar olan 38 bin kişiyi kirletmektedir mesela...

∂ Ligi, ligin bütün problemlerini unutturan ve halının altına attıran veya derin dondurucuda saklayıp sonradan ortaya çıkarmamıza sebep olan etkisini görmezden gelerek hâlâ daha benim için en büyük problem olarak görünen ‘millî formanın asaleti’ konusuna ve onu emanet ettiğimiz insanların bizimle dalga geçmesine takıntımı sürdürüyorum...