Yetenekli Kalemler

İş hayatı çok basit aynı zamanda çok zordur. Ticarette, iş hayatında başarılı olmak için prensip sahibi olmak ve bu prensipleri tatbik etmek gerekir.

Hayat ne kadar bize engel çıkartmaya çalışsa da verdiğimiz mücadeleden asla vazgeçmemeliyiz. Ne demişler bir şeyin hepsini ele geçiremezsen de hepsini de terk etme…

Hayatımda kişiliğime karşı söylenmiş en anlamlı cümleyi yakın zamanda duymuş olabilirim: Sen hiçbir zaman çocuk olmadın ki.

Sevgiyi göstermenin ispatı olan sarılmak, âdeta ölümcül bir saldırı gibi oldu şimdi. Silahtan daha korkutucu hâl aldı sevginin beden diliyken... Küçük bir rüzgârın bile dalının bedeninden ayrıldığı ağır bir çatırtı sesine dönüşüyor o görünmeyen küçük ama güçlü virüs, elden ele, bedenden bedene, beldeden ülkeye, ülkeden dünyaya hızla yayılırken herkes bir anda eşit oldu.

Geceden beterdi gündüzün şerri, kimse anlamıyor henüz, şaşkın herkes. 2020’de yükleme hatası olduğunu düşünen bile var. Formatlanıp yeniden yüklenmesini talep ediyorlar, “sistem virüslü çıktı” diyorlar.

Açılsın kapılar, şenlensin yurdum obam. İnfak ile bereketlensin sofram. Kardeşlik çoğalsın bölündükçe ekmeğim, lokmam.

Herkes camlarda... Ortalığı velveleye vermeden kısık bir sirenle girdi ambulans siteye, tepeden tırnağa mavi tulum giysili iki kişi sandalye şeklinde katlanmış sedye ile koşarak girdiler blokun içine. Sosyal medya virüsleri ellerindeki telefonlarla bekliyor binadan çıkan hastayı görüntülemenin verdiği ün ve zor bir işi başarmış olmanın onurunu paylaşacak, ülkeler aşacaklar, kopyala yapıştır ile ülke sınırlarına takılmadan vize pasaporta ihtiyaç duymadan yayılacak dünyaya.

Korona bunu nasıl çözecekti? Yalnız insanlar evde kaldıkça evliliği, çocuksuz ya da az çocuklu aileler daha fazla çocuk isteyecekti. Kalabalık ailenin avantajları görülecekti. Uzaktan eğitimle özel okulun önemi azalacak ve çok çocuğun önündeki bu engel de kalkacaktı...

Kapitalizm öyle bir şey ki önce kadını çalışmalısın diye dışarı çıkartır, sonra iş yerinde tutunma için kazandığını; giyim, kozmetik, gezme tozma, hazır yemeklere, çocuğuna baktırmak için bakıcıya harcatır. Çocuğun eğitimine destek veremediği için özel okula harcar, özel okul maliyetinden dolayı birden fazla çocuğu olsun istemez ve sonunda gelen gider. Peki kim kaybeder?

Corona bir anda dünya gündemine oturdu. Birçok senaryo, komplo teorileri, yorum ve analizler yapılıyor. Özetle bakıldığında; insan sağlığına ve ekonomiye zarar veriyor görünse de bakış açısına bağlı olarak olumlu birçok yanından bahsedilebilir. Dijitalleşme, verimlilik, sağlığa önemi arttırma vs. ama burada resim aslında çok daha büyük; hedef kapitalizm, vahşi kapitalizm!

Mevlâna Celaleddin-i Rumi hazretlerinin meşhur sözüdür… Cömertlikte akarsu gibi olmak…

Abdülkadir Geylani hazretleri anlatır:

“Dünkü yazımızda dünyanın aklını başından alan, bütün dengeleri altüst eden, kimsenin aklına gelmeyenleri başına getiren koronavirüse değinmiştik. Bugün de bireysel olarak bu virüse karşı neler yapabileceğimiz hakkında bir fikir buketi hazırladık…

Hatta tarih koronayı yazmaya başladı... Falanca filanca ülkeler arası yaşanan bir durum değil. Dünya aynı gemide… Dünya minicik bir virüse esir düşmüş durumda.

Topraklarını kaybeden, her türlü hezimet ve mağlubiyetler ile yüreği dağılan milletimiz, insana kıymet verdiği müddetçe büyük millet şuurunu kaybetmedi.

Yazmak kaleme sır vermektir. Sır verilen bir kelam kaybedilmez. O yüzden yazmanın en önemli sebeplerinden biri de kaybetmemektir, dili, dini, tarihi, şuuru, kaliteyi. Üstat dediğimiz nice gönül erlerinin eserlerinde kelamları ile kaleme verdikleri sırları görüyoruz. Ve bu sır günümüze kadar ışık tutmakta, bu ışıkla hakikatler aydınlanmaktadır.

Mihrimah… Hangi masalın giriş cümlesi bu? Ve hangi baharın müjdecisi bu "güneş"?

Çok değil üç ay önceye dönersek toplumun genel ekseriyetinin gençliğin nereye gittiği ve çocukların nasıl yetiştiği noktasında ciddi serzenişleri vardı. Elbet bu gençlere ve çocuklara üç ay önceki hayatı ve dünyayı sunanlar şimdiki yetişkinlerdir.

“Gegnedi" kavramı Uşak-Ulubey’de yerel olarak farklı, değişik, güzel, alışılmışın dışında anlamlarında kullanılır. Genelde de yemek ile ilgili anlatım cümlelerinde kullanılır.

Devlet maske dağıtırken bazı suratların yüzlerindeki maskeler düşebiliyor!..