Humus'ta Halid Bin Velid Türbesi dolup taştı! Suriyeliler tarihi yerlere akın ediyor
Suriye'de Hama'dan sonra Humus'un alınmasıyla birlikte şehre dönüşler de başladı. Humus'ta bulunan ve buraya başka yerlerden akın eden Suriyeliler İslam tarihinin en büyük kumandanlarından Halid Bin Velid Hazretlerinin türbesine akın etti. Peki Halid bin Velid kimdir?
Suriye'de tarihi günler yaşanırken, halk sevinçlerini tarihi mekanlarda yaşıyor. Hama'dan sonra Esad güçlerinin püskürtülmesiyle ele geçirilen Humus'ta Halid Bin Velid Türbesi dolup taştı.
Türkiye gazetesinden Yılmaz Bilgen Humus halkının yıllar sonra güvenle dolaştığı sokaklarda sevinç içinde görüntülerini paylaştı.
Halid Bin Velid başta olmak üzere bölgenin tarihi ve kültürel mekanlarını ziyaret eden Humus halkının zafer kutlamaları devam ediyor.
Hama'dan sonra alınan Humus'un son hali görenleri üzdü.
Şam'da Emeviye Camii'nde şükür secdesine kapanan Suriye halkı Esad'ın bombaladığı Humus şehrinde yeniden ayağa kalmaya başladı.
Suriye'de, El Şüheyda Meydanı'ndaki Hama Caddesi yanında bulunan, Halid bin Velid Camii'ne halk akın ederek dua ediyor.
Bölgeden sıcak gelişmeleri aktaran Türkiye gazetesi muhabiri Yılmaz Bilgen Halid bin Velid'in kabri başında.
Humus Halid bin Velid Camii (2008)
Burada medfun bulunan Halid bin Velid kabrini önce Memlükler 13. yüzyıl sonlarında inşa etti. Ardından Osmanlılar tarafından tamir edildi. 1900'lü yıllarda Sultan Abdülhamid Han Osmanlı mimarisine uygun şekilde cami yaptırdı.
HALİD BİN VELİD KİMDİR?
İslam tarihinde en büyük kumandanlar arasından sayılan Halid bin Velid'in künyesi Ebü’l-Velid ve Ebû Süleyman’dır.
Peygamber efendimiz kendisine "Seyfullah" yani Allah’ın kılıcı lakabını vermişti. Müslüman olmadan önce Kureyş’in ileri gelenlerinden ve kumandanlarındandı. Bütün Arab kabileleri tarafından tanına ve sevilen bir figürdü. Miladi 630'da (H. 8) senesinde Müslüman oldu. 642 (H. 21)’de Humus’ta vefat etti.
PEYGAMBER EFENDİMİZLE MEKTUPLAŞMASI
Peygamber efendimiz Halid bin Velid’i, Beni Huzeyme kabilesini İslam’a davet için gönderdi, onlarla anlaşma yaptı. Hicretin onunucu senesinde, Haris bin Ka’b oğullarına gönderdi ve ilk üç gün kılıç kullanılmamasını tenbih etti.
Halid tatlılıkla davet etti, onlar da İslam’ı kabul ettiler. Bunun üzerine şu mektubu yazdı:
“Bismillahirrahmanirrahim.
Allahü tealanın Resûlü, peygamberimiz Muhammed aleyhisselama Halid bin Velid tarafından.
Esselamü aleyke ya Resûlallah!
Kendisinden başka ilah olmayan Allahü tealaya hamdederim. Ya Resûlallah, beni, Haris bin Ka’b kabilesine gönderdiniz. Onlarla üç gün muharebe etmememi ve İslam’a davette bulunmamı, müslüman oldukları takdirde aralarında kalmamı ve İslam’ın esaslarını, Allahü tealanın kitabını ve Resûlünün sünnetini öğretmemi; müslüman olmazlarsa muharebeye girmemi emir buyurmuştunuz.
Emr-i şerifleriniz üzere hareket ederek, Haris bin Ka’b oğullarına üç gün nasihatedip, islam’ı tebliğ ettim. Süvarilerim; “Ey Beni Harisler! Selamete ermek isterseniz, müslüman olunuz!” diye onları İslam’a davet edince müslüman oldular. Ben de onlara, Allahü tealanın emirlerini, Resûl aleyhisselamın sünnet-i şeriflerini öğrettim.
Ya Resûlallah! Bundan sonra, nasıl hareket etmem gerektiği hakkında ikinci bir emr-i şerifiniz gelinceye kadar burada bekliyeceğim.
Esselamü aleyke ya Resûlallah!”
Peygamber efendimiz de, Halid bin Velid’in mektubuna şöyle cevap yazdırdılar:
“Bismillahirrahmanirrahim.
Allahü tealanın Resûlü Muhammed aleyhisselamdan, Halid bin Velid’e.
Esselamü aleyke ya Halid! Allahü tealaya hamd ederim. Beni Haris bin Ka’b’hların kendileriyle çarpışmanıza ihtiyaç kalmadan müslüman olup, Allahü tealanın birliğine ve Muhammed’in, O’nun kulu ve Resûlü olduğuna şehadet ettiklerini ve hidayete kavuştuklarını haber veren mektubunu elçiniz getirdi.
Onları, Allahü tealanın ve Resûlünün emirlerine göre hareket ederlerse ahıret nimetleriyle müjdele. Eğer aykırı hareket ederlerse ahıret azablarıyla korkut. Sonra buraya gel. Onların elçileri de seninle beraber gelsin.
Vesselamü aleyke ve Rahmetullahi ve berekatühü.”
2009 yılında Halid bin Velid Camii avlusu
HALİD BİN VELİD'İN SEYFULLAH OLMASI
"Hazret-i Halid bin Velid, müslüman olduktan sonra ilk olarak Mûte gazasında bulundu. İslam askeri Mûte’ye hareket ederken Peygamber efendimiz; “Cihada çıkacak olan şu insanlara Zeyd bin Harise’yi kumandan tayin ettim. Eğer o şehid olursa yerine Ca’fer bin Ebi Talib geçsin. O da şehid olursa yerine Abdullah bin Revaha geçsin. Eğer o da şehid olursa, aranızda münasib gördüğünüz birini seçip ona tabi olursunuz” buyurdu.
Mûte harbi başladı. Şiddetli çarpışma olurken hepsi şehid oldular. Sancak Sabit bin Ekrem’e verildi. O, sancağı bir yere dikip mücahidleri yanına çağırdı. Herkes toplanınca; “Aranızdan birini kendinize kumandan olarak seçiniz ve ona tabi olunuz” dedi. “Biz seni kumandan seçtik” dediler. “Ben bu işi yapamam” dedi ve Halid bin Velid’e dönerek; “Ya Halid! Senin savaş tecrüben, askeri bilgin ve askeri heyecanlandırarak harekete geçirmen benden fazladır. Sancağı acele al. Savaş devam ederken bu işlerle oyalanmamız bizim aleyhimize oluyor” dedi.
Müslümanlar arasına yeni katılan Halid, edebinden mukaddes sancağı almak istemedi ve mübarek dudaklarından; “Ben bu sancağı senden alamam! Sen buna benden daha çok layıksın. Zira daha yaşlısın ve Bedr gazasında Resûlullah’ın yanında çarpışmakla şereflenmişsin!” sözleri döküldü. Fakat Sabit, sözünü tekrarlayınca Halid bin Velid, alemlerin efendisinin mübarek eliyle teslim ettiği sancağı büyük bir hürmet ve edeble alıp öptü.
Halid bin Velid şaşılacak derecede askeri dehaya ve muharebe tecrübelerine sahip bir kahramandı. Sabah olunca, İslam askerinin, düzenini değiştirdi. Sağ taraftakiler! sol, sol taraftakileri sağ tarafa, öndekileri arkaya ve arkadakileri de öne aldı. Rum askerleri, önceden tanıdıkları kişilerle karşılaşmayınca şaşırdılar. “Demek ki, bunlara yardımcı kuvvetler gelmiş” zannıyla korkuya düştüler. Hazret-i Halid bin Velid’in kumandasındaki mücahidler, Rum askerlerinin moral bozukluğundan faydalanıp, hücûma geçtiler. Üç bin kişilik İslam askeri, Herakliüs’ün yüz bin kişilik ordusunu bozguna uğrattı. Başkumandan Halid bin Velid’in elinde o gün dokuz kılıcın parçalandığı rivayet edilmektedir. Rumlar çok zayiat verdiler. Peygamber efendimiz, Halid bin Velid’in bu fevkalade başarısını öğrenince, onu; Seyfullah = Allah’ın kılıcı lakabı ile şereflendirdi."
(Türkiye Gazetesi, İslam Tarihi Ansiklopedisi, Halid bin Velid maddesi)