Acı bir fren sesi duyuldu!

A -
A +

Erol kırmızı ışıkta durdu. Yanındaki arabalara baktı. Trafik kalabalıktı. Pırıl pırıl bir İstanbul günüydü. Güneş insanı bunaltmadan gökyüzünde parlıyor, boğazdan gelen hafif bir esinti ferahlatıyordu. Eğilip arabanın radyosunu açtı. Kendini sakinleştirmeye çalışıyordu Erol. Trafik lambasının yeşile döndüğünü görünce gaza bastı. Dikkatle önündeki arabayı takip ediyordu. Bağdat Caddesine çıktığı zaman biraz daha ferahlamıştı trafik. Suadiye'de bir pastanenin adını vermişti Gülcan. Yeniden saatine baktı. Daha bir saat vardı randevusuna. İçinden "beklerim" diye geçirdi. Bu arada yanından anormal bir hızla spor bir araba geçti. Ani bir refleksle yana kırdı Erol. Soğuk terler dökmüştü bir anda. Tekrar toparladı direksiyonu. Gaza bastı. Önünde hızla ilerleyen spor arabaya takılmıştı dikkati. Arkasından aynı süratle gelen diğer arabayı görmedi. Direksiyonu biraz daha sola kırınca diğer arabadan acı bir fren sesi duyuldu ve o anda büyük bir gürültü koptu. Erol bir anda ne olduğunu bile anlamadan kırılan ön camdan fırlayarak havada iki takla atıp yere düştü hızla. Kaldırımlardaki insanlardan çığlıklar yükseldi. Erol'un arabası akordeon gibi olmuştu çarpmanın tesiriyle. Ön tarafından sular akıyor, motordan dumanlar yükseliyordu. Koşuşmalar ve çığlıklar birbirine karıştı: - Araba infilak edebilir, çok yaklaşmayın... - Adamcağız öldü galiba!.. - Ay çok kötü, ay çok fena! - Ambulans... Birisi ambulans çağırsın... - Telefon edin ne olur! Hemen polisi arayın, ambulans çağırın... Erol karanlık bir kuyunun dibinden duyuyordu sanki bu sesleri... Sesler gittikçe uzaklaşıyordu. Hiçbir acı duymuyordu. Aklı Ebru'daydı. Sürekli "geç kalacağım, geç kalacağım" diye mırıldanıyordu. Kımıldamak istiyor ama sanki bedeni kendisine ait değilmiş gibi hiçbir şey hissetmiyordu. Düşünceleri bulanmaya başlamıştı. Ebru'nun hayali gözünün önündeydi. Bir kere görmüştü kızını uzaktan. Beynine yerleşen bu görüntüyle düşünüyordu onu. Hayal gittikçe uzaklaşıyordu kendisinden. Elini uzatıp onu yakalamak istedi. Kımıldamaya çalıştı, başaramadı. Yardım için koşan vatandaşlardan biri bağırdı: - Bir şeyler söylemeye çalışıyor, Allah aşkına ambulans gelsin.... Adam eğildi Erol'a doğru, elini tuttu: - Dayan hemşehrim... Güçlükle ve hırıltıyla konuşmaya çalıştı Erol: - Kızım... kızıma haber verin... - Bir şeyler söylüyor ama anlamıyorum... Adam ölüyor... Bu sırada duyulan siren sesi etraftaki insanların heyecanlanmasına neden oldu: - Geldi, ambulans geldi... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.