Gülcan yorulmuş ve bunalmıştı!..

A -
A +

Televizyoncu genç saygıyla teşekkür ederek ayrıldı genç kadının yanından. Yemek gece yarısına kadar sürdü. Dernek Başkanı İhsan Bey bir konuşma yaptı. Yapılacak seçimler için adaylarını tanıttı. Gülcan'ı sahneye davet etti. Gülcan kısa bir konuşma yaptı. Bu göreve aday gösterildiği için teşekkür etti. Aldığı alkış dernek üyeleri arasındaki desteğinin ne denli yüksek olduğunun göstergesiydi adeta. Yemek sona erdikten sonra uzunca bir sohbet de kapı önünde yapıldı. Kameralar hâlâ çekim yapıyordu. Muhsin arabayı kapının önünde bekletmekteydi. Gülcan sonunda bir fırsatını bularak etrafındakilerle vedalaştı ve arabasına bindi. Yorulmuş ve bunalmıştı. Muhsin arabayı çalıştırınca rahatlamış gibi derin bir nefes aldı: - Aman hemen gidelim Muhsin ağabey... Bunaldım... O ne kalabalıktı öyle... Muhsin saygıyla cevap verdi: - Haklısınız hanımefendi. Çok kalabalıktı. Gülcan Mehmet Ali Beyin emektar şoförüne sanki ailesinden biriymiş gibi yakın davranırdı. Ona hiçbir zaman sadece adıyla hitap etmemiş, hiçbir zaman sert konuşmamış, hiçbir zaman emretmemiş, hep rica etmişti. O daima Gülcan'ın Muhsin ağabeyi olarak kalacaktı. Muhsin de yaradılışında var olan iş disiplini ve iş terbiyesi ile Gülcan'ın evin hanımefendisi olduğunu biliyor onun tüm samimiyetine ve yakınlığına rağmen saygıyla mesafesini koruyordu. - Sen de gecenin bu saatine kadar uykusuz kaldın Muhsin ağabey... Emektar şoför gülümsedi: - Estağfirullah efendim. Benim görevim. - Olsun, yarın dinlen lütfen. Zaten hafta sonu. Bir yere gidilecek olursa ben kullanırım arabayı. İyice dinlen, kendine çocuklarına vakit ayır. İzin yap... - Pazar günü izinliyim efendim zaten. Gülcan başını cama doğru çevirdi: - Olsun, yarın da izin yap... Muhsin saygıyla teşekkür etti: - Teşekkür ederim Gülcan Hanım... Yollar kapkaranlıktı. Trafik boştu. Eve geldikleri zaman villanın salon ışıkları yanıyordu: "Babam yatmamış, beni bekliyor mutlaka..." diyerek indi arabadan. Muhsin'e döndü: - Teşekkür ederim Muhsin ağabey. Dediklerimi unutma, Haydi iyi geceler. Koşar adımlarla eve yürüdü. Kapıyı çalmadan Rasim arabanın sesini duymuş ve açmıştı. Gülümsedi: - Sen de yatmadın mı daha Rasim ağabey? - Hayır efendim, beyefendiyle sizi bekliyorduk... Gülcan hemen salona daldı: - Baba, neden yatmadın? Çok geç oldu! Mehmet Ali bey koltuğunda oturuyordu. Üzerinde ropdöşambrı vardı. Rasim'le sohbet ettiği masadaki çay bardaklarından belliydi. Sevgiyle baktı Gülcan'a: - İş dünyasının dedikodularını duymadan nasıl uyurdum güzel kızım? Sabahı bekleyemezdim ki!.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.