Maç; F.Bahçe'nin erken gol müjdesiyle başladı. Revivo'nun serbest ve derdest atışı, Rangers'ın iki seksen yere yatışı... Şipşak gelen gol; tribünleri havaya, umutları sahaya sürdü. Sarı-lacivertliler; Glasgow'daki mücadelenin altına karbon kağıdı koyup kopyasını çıkarmış gibi oynuyordu. Sıkı ikili mücadeleler... Rangers, yakın markajdan geçiriyor havaleler... Mustafa Doğan, Lazetiç, Johnson ve Mert Meriç; rakiplerine 404'le yapıştılar. İadeli taahhütlü pullar, gelen atakları adreslerine geri gönderiyor; Rangers pozisyon dahi bulamıyordu. İlk yarıda sadece iki kez gelebildiler. Birinde Ronald de Boer, aradan aniden sıyrılıp boşta kalıyor, ama pozisyon bizim için hoşta kalıyor. Bir diğerinde; maçın en cengaveri Lazetiç, Vidmar'ı kaçırarak tek hatasını yapıyor, pozisyon tehlikeli şekilde gelişiyordu. Bereket sonu hayıra çıktı. F.Bahçe; atağa ve gole ihtiyacı olan rakibini, doğrusu iyi bloke etti. Sarı-lacivertlilerin orta sahasında herkes; rakibi dindirme, sindirme, indirme peşindeydi. Gerçekten müthiş bi mücadele veriyorlardı. Ama hiç olmazsa Ogün, orta sahanın organizatörlüğünü yapmalıydı. O da gözü kapalı markaj futboluna yöneliyordu. Böyle olunca; ileriye uygun zamanda ve uygun şartlarda top taşınması sorunlarla karşılaştı. Ancak Rapaiç, sol kanattan deli dolu sokuluşlarla bu açığı kapatmaya çalıştı. Epey top taşıdı... Ama gene de, orta saha lidersiz bırakılmamalıydı. Maç 1 saati geride bıraktığında; o ana kadar verdiği çetin mücadelesi yüzünden, orta saha müthiş yorulmuştu. Hatalar başlayınca, Rangers tehlikeli şekilde sokulmaya başladı. Adamlar neredeyse tek kale oynadı. Yorgunluğun ve şaşkınlığın had safhada olduğu bir dönemde; Denizli ilginç bir değişiklik yaptı... Serhat'ın oyuna alınması iyiydi de, yerine Revivo'nun tercih edilmesi, pek keyifle karşılanmadı. Ardından Rapaiç'i de çıkarması skandaldı. Denizli ayağında top tutup, arkadaşlarını dinlendiren iki teknik futbolcuyu kenara almakla takıma dinamit koydu. Bereket versin, dinamit patlamadı. Serhat oyuna girer girmez; kaleci ve 3 defans oyuncu arasında mekik dokuyarak, müthiş bir hücum pres koydu. Rangers, kendi yarı alanında bir tek Serhat'a takılmış topu bir türlü uzaklaştıramıyordu. Az sonra gelişen pozisyonda da, Serhat'ın golü geldi. Stad yerinden oynadı. Hemen ardından yediğimiz golle beraber; Denizli'nin hataları yüzünden kabûs gibi panik anları yaşadık. Neyse ki, kazasız belasız atlatıp, Şampiyonlar Ligi'ne girdik. Tribünler maç sonunda inliyordu. Ben de seyirciyle beraber, "Burası Kadıköy... Burdan çıkış yok" diye bağırdım. Şimdi müsade edin, biraz da bayrak sallayayım.