"Sevgili Feridun Ağabey, ülkemizde her gün insanlar ölüyor. Yağmur yağıyor ölüyor. Köpek saldırıyor ölüyor. Otel yanıyor ölüyor. Teleferik düşüyor ölüyor. Eşinden ayrılıyor ölüyor. Balkondan düşüyor ölüyor. Otel çöküyor ölüyor. Tren devriliyor ölüyor... 1970’li yıllarda Fatih Ticaret Lisesinde okurken çok değerli hocalarımız vardı. Ticaret Hukuku hocamız bizlere şöyle nasihat ederdi: 'Herkes görevini tam olarak yapsa ülkemizde her şey düzgün gider...' Yıllar sonra hâlâ aynı yerde durduğumuzu düşündükçe şöyle bir fikir üretmeye başladım. Bir liyakat birliği kurulsa ve görevini layıkıyla yapmayanlar hemen görevden alınıp yerine bu birlikten liyakatli insanlar mı konulsa? Ne dersiniz?” diye yazan Kırklareli’den değerli okuyucumuz Erol Bağlı Beyefendi. Öncelikle duygu ve düşüncelerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkür ederiz. O yıllarda derslere giren ve öğrencilerine derslerin dışında hayat dersleri de veren öğretmenlerimizi minnet duygularıyla yâd ederiz... Bizim, bu öğretmenimizin sözünden anladığımız herkesin görevini tam yapması gerektiği konusunda bir tavsiyedir. Yoksa hukuk bile muhtemel anlaşmazlıklar karşısında tarafların haklarını korumak adına yapılan kanunların takip edilmesine yönelik bir sahadır. Demek ki hakka hukuka dikkat edilemeyen, yani iyi niyet taşımayan münasebetler de hayatın gerçeklerindendir. Biz de yıllar önce bir söz duymuştuk: “İnsanlar melek olsaydı, cihan cennet olurdu...” Bu söz bir iyi niyet göstergesi ve bir temenni sözüdür... Diğer görüş ve önerinize ise saygı duyuyoruz, okuyucularımızla ve kamuoyuyla paylaşıyoruz... Saygılarımızla Efendim. F.A.
“Efendim öncelikle hayırlı ramazanlar diliyorum. Adım Turan T. 60 yaşındayım ve 35 yıldır gazetemizin abonesiyim. Feridun Ağabey, 2 Mart Pazar günü saat 17.00 gibi Küçükçekmece sınırları içinde semtimizde ismi sizde mahfuz çok şubeli bir pastaneden bir pide almak için girdim. Pideyi aldım, kasadaki gence pide ücreti olan 40 lirayı ödemek için 100 lira uzattım. Kasadaki genç bana 40 TL para üstü verdi. Ben de elimdeki parayı göstererek para üstünü eksik verdiğini 60 TL vermesi gerektiğini söyledim. Kasadaki genç birden agresifleşmeye ve bağırmaya başladı. Ben de 13 yıldır oğlum kızımla üç aile olarak bu bölgede oturduğumu ve kendilerinin müşterisi olduğumu ve mübarek günü müşteriye böyle davranmasının uygun olmadığını söyledim. Kasadaki genç üzerime yürüyerek 'sizin gibi müşteriler çok da lazım değil gelmeyin buraya!' diyerek bağırmaya başladı. Ben de 'beni dövecek misin? Gel döv de rahatla baban yaşındaki insanı!' dedim. Sonra şubede bulunan diğer müşteriler ve arkadaşım beni oradan çıkardılar. Bütün bu olanlara oradaki müşteriler de şahit oldu... Olayın günü ve saatini yazıyorum ki firma yetkilileri güvenlik kamerasından yaşananları izlesin diye. Efendim ben böyle mübarek bir günde müşterisine bu şekilde davranan çalışanın şokunu yaşıyorum. Konuyu uygun görür ve böyle şeylerin bir daha olmaması adına köşenizde paylaşırsanız çok teşekkür ederim. Saygılarımla” diyen değerli okuyucumuz yaşanan nahoş alışveriş, sizin de belirttiğiniz gibi iftar saatine yakın zamanda meydana gelmiş. Genel olarak elbette ki hem müşteri olmanız hem yaşça büyük olmanız sebebiyle o genç kasiyerin öfke kontrolü yaparak size böyle davranmaması gerekirdi. Ancak şu iki hususu göz önünde bulundurarak bizde ismi mahfuz olan kurumun ismini vermek yerine düşündük ki belki o genç de size böyle küstah davrandığı için sonra pişman oldu. Belki sizin de o anki haklı öfkeniz zaman içinde makul bir anlayış ve affediş duygusuna yükseldi. Dileğimiz semtinizde pastane, yaş pasta, baklava ve çikolata konusunda hizmet veren bu marka kuruma tekrar yolunuz düştüğünde inşallah güler yüzle karşılaşırsınız. Affetmek büyüklüktür... Bir daha böyle küstah bir yaklaşımla karşılaşırsanız kurumla sizin adınıza elbette ki bu köşeden iletişime geçeriz Efendim. Saygılarımızla. F.A.
Feridun Ağabey, vasatlık her yerde... Son bir ayda iki hekime göründüm. Aynı soruna iki farklı teşhis koydular. Temel dinî konuları imam, müftü gibi otoritelere danıştım. Makul cevaplar alamadım. TV kanalları %90 reyting uğruna, haber siteleri tıklama sayısını artırmak için yalan haberlere yükleniyor. Kumar neredeyse her yeri sarmış. Yasal kılıflı bahis siteleri toplumu esir aldı. Kimi altın baronları, tefeciler bilgisiz halkı ölü yatırım olan altın, döviz ve kripto bataklığına itiyor. Üretim yapan dev şirketlerin hisse senetleri horlanıyor. İki şehirdeki halk kütüphanelerine gittim. Her yer boştu... Birçok üniversite mezunu asgari ücretin bile altında paralarla zor iş bulabiliyor. Esnafın %90'ı fiş fatura vermiyor. Sahte, kurgu, propaganda içerikli diziler beyinleri çürütüyor. Dünyada gıda fiyatları düşerken bizde artıyor. Çin yapay zekâ yazılımıyla dünyayı sallarken bizim bilimcilerimiz futbol konuşuyor. İhraç ettiğimiz ürünlerin kilo fiyatı 75 yıldır 1,2 doları geçemiyor. Hiçbir iş yapmadan maaş alma olayına son verilmiyor. 250 bin civarı öğretmen yılda sadece 76 gün okula gidip yıllık 600 bin TL kadar gelir elde edebiliyor. "Bu yanlış" diyen yok. 43 yaşında emekli olunmaz. Bu yanlış. "SGK çöktü" diyen hiç yok. Hemen hemen her mekânda sigara içiliyor. Denetim yok. Çorbayı 30 TL'ye veren de var, 170 TL'ye veren de var. "Bu nasıl lokantacılık?" diyen yok. Hangi birini sayayım bu vasatlıktan kurtulmamız lazım...
Ali Özdemir
Anlat Derdini Feridun Ağabey'ede önceki yazılar...