Atlantik Konseyi, geçtiğimiz hafta çok önemli bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Aynı zamanda Atlantik Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi olan, İhlas Holding Yönetim Kurulu Başkanı A. Mücahid Ören toplantının açılışında etkinliğin önemine dikkat çekmiş ve enerjide en son gelişmelerin bu toplantıda masaya yatırılacağını vurgulamıştı. Temiz Enerji ve Enerji Güvenliği başlıklı toplantı aynen A. Mücahid Ören'in söylediği gibi oldu.
Romanya'dan Ukrayna'ya, ABD'den Azerbaycan ve Irak'a enerjinin önde gelen tüm oyuncularının katıldığı etkinlikte Türkiye'nin önde gelen şirketleri de en üst seviyede temsil edildi. Zaman zaman verilen aralarda bu isimlerle sohbet etme imkânımız oldu. Bu sohbetlerde önemli bilgiler aldık. Mesela Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir, çok önemli bir çağrı yaptı ve uluslararası oyuncularla birlikte üçüncü ülkelerde yatırıma hazır olduklarını söyledi. Yine IC Holding CEO'su Can Çaka, iklim krizi ile enerjide gelişmelerin zaman zaman çeliştiğine dikkat çekti ve temiz enerjiye ulaşmanın maliyetinin aşağı çekilmesi ile adil bir dönemin başlayabileceğinin altını çizdi.
Zorlu Enerji CEO'su Sinan Ak ise yakın zamanda yaşanan çeşitli enerji krizlerinden sonra enerji piyasasının gittikçe yenilenebilir enerjiye döndüğü görüşünü savundu.
Nobel Energy Ticaret Direktörü Eldar Mammadzada politikacıların kamu özel iş birliği konusunda adımlar atması gerektiğini dile getirdi.
Toplantıda hem moderatör hem de konuşmacı olan sektörün önemli isimlerinden Mehmet Öğütçü ise toplantının özetini şu şekilde yaptı:
"Enerjiye ihtiyaç, enerji yatırımlarının önünde gidiyor. Açık artıyor. Enerjiye daha çok yatırım yapılması gerekiyor. İklim krizi nedeni ile herkes yenilenebilir enerji diyor. Ancak bu konuda yeterli finansman bulunamıyor. Kaynak sıkıntısı yenilenebilir enerjinin önünü kapatıyor. Anladığımız doğalgaz önemli enerji kaynaklarından biri olmaya devam edecek."
Toplantıyı izleyen ve yıllarca TÜSİAD'ın Genel Sekreterliğini yapan Bahadır Kaleağası ise daha radikal bir çıkış yapıyor ve "Nükleeri yeniden ele almalıyız" diyor. Nükleerin hem karbon konusunda avantaj sağladığını hem de yeni dönemin alternatifi olabileceğini vurgulayan Kaleağası'nın görüşlerine katılan çok sayıda konuşmacı da vardı. Özellikle küçük modüler reaktörler (SMR), toplantıda çok sık dile getirildi. Bu sistemle enerji elde etmenin iklim krizi ile barışık olduğunu vurgulayan konuşmacılar, sistemin aynı zamanda büyük nükleer santralden daha uygun maliyeti olduğuna dikkat çektiler.
Çin ve ABD konusundaki enerji ile ilgili rekabeti hakkında çok önemli bilgiler veren Atlantik Konseyi Başkanı Frederick Kempe'nin şu tespiti çok önemliydi:
"ABD enerjide yapay zekâyı çok etkin kullanmaya başladı. Bu durum rakiplerinin önüne geçmesini sağlıyor."
Başkan Frederick Kempe'ye toplantının İstanbul'da yapılması ile ilgili bir soru sorduk. "İstanbul'da yapılmasının birçok nedeni var" diye başladı sözlerine ve şunları söyledi:
"Öncelikle İstanbul'u seviyorum. Bence dünyadaki en muhteşem ve önemli yerlerden biri. Orta Doğu'da, Avrupa'da, Kafkasya'da ve Orta Asya'da bu kadar önemli bir rol oynayan başka bir şehir yok. Çok fazla etkiye sahip sıra dışı bir şehir. İstanbul'da bir konferans düzenlediğinizde, insanlar gelmekten keyif alıyor. Burası her zaman enerjinin önemli sorunları için bir koridor oldu ve olmaya da devam edecek."
ABD Eximbank Yönetim Kurulu Başkanı Reta Jo Lewis toplantının en ilgi çeken konuşmacılarından biri oldu.
Konuşmasına ABD ve Türkiye arasında çok güçlü bir ilişki olduğunun altını çizerek başlayan Reta Jo Lewis, enerji yatırımlarına finansman desteği vermeye hazır olduklarını söyledi ve ekledi:
*Türkiye'de olmak harika. Geçmişe dayanan bir mazimiz var ve daha çok ulaşım alanında çalışmalarda bulunmuştuk.
*Biz daha çok KOBİ'leri destekliyoruz. İhracatın önünü açmaya çalışıyoruz. Sadece ABD'li şirketleri desteklemiyoruz. Bizim ülkemizde yatırım yapmak isteyen ihracata dönük işler yapmak isteyen kuruluşlara da destek veriyoruz.
*Çok önemli kaynağa sahibiz. Bize başvuranlarla iş birliği yapmak isteriz. Şu anda Türk Eximbank'ı ile 20'ye yakın konuda konuşuyoruz. Hatta anlaşmalar yapmak üzereyiz. Bu pazarda olabildiğince agresif olma peşindeyiz.
Toplantının en kilit ismi Atlantik Konseyi Türkiye Temsilcisi Defne Arslan oldu. Her yere yetişti. Konuşmacı oldu, moderatörlük yaptı. Etkinlikle ilgili gelişmeler konusunda herkese yardım elini uzattı. Bu dev etkinliğin eksiksiz başarılmasında en büyük pay onundu. Ayrıca Defne Arslan’ın şu sözleri önümüzdeki dönemde çok konuşulacak gibi görünüyor:
"Bölgede temiz ve güvenli enerji konusunda ülkeler arasında iş birliğini destekliyoruz. Son gelişmeler enerjide büyük bir güvenlik sorununa neden oluyor. Dünya hidrokarbon kaynaklardan kurtulmaya çalışırken böyle bir kriz ortaya çıktı. Bütün bunlar iklim çalışmalarına yönelik olarak güvenli ve temiz enerjiyi öteleyen konular. Türkiye olmadan herhangi bir bölgesel iş birliği düşünülemez. Bunu her yerde açıkça söylüyorum. Doğu Akdeniz'de 'Doğu Akdeniz Gaz Forumu' kuruldu. Yurt dışında bu konuyu çok eleştirdim. Türkiye olmadan 'Doğu Akdeniz Gaz Forumu' ya da başka bir 'enerji hub'ı ve iş birliği düşünülebilir mi? Bizim İstanbul'u bu konferans için seçmemizin nedeni de bunu vurgulamak."
COP29 öncesi İstanbul'da böyle bir toplantının yapılması anlamlı bulundu. Herkes "gündem ortaya çıktı" görüşünde birleşti.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar'ın konuşmasında yenilenebilirlikte geldiğimiz noktaya ilişkin açıklaması katılımcıları şaşırttı.
Bakan Bayraktar, "Türkiye'nin enerji talebi her yıl artıyor. Son 20 yılda elektrik ve doğalgaz talebimiz 3 katına çıktı. Bugün Türkiye olarak kurulu kapasitemizin yarısından fazlasını yenilenebilir enerji kaynakları oluşturuyor. Yenilenebilir enerjide Avrupa'da 5'inci, dünyada 11'inci sıradayız" dedi ve bu sözleri toplantının daha sonraki bölümlerinde takdirle anıldı.