Bodrum'un kalkınmasına yelken açtı

Yaklaşık 36 yıl önceydi... Bodrum'un tanınmış isimlerinden Erman Aras turizmin gözdesi Bodrum'a denizle bütünleşen bir etkinliğin iyi geleceğini düşündü.

Ve The Bodrum Cup için ilk adımı attı. Yapılmaz, olmaz itirazları arasında yelkenle, yelken yarışı ile Bodrum'un iyi bir ikili oluşturacağına inandı. Çok çalıştı. Amaç, güneşe dayalı turizm algısını değiştirmek, koylar hakkında farkındalık oluşturmaktı.

 

Geçtiğimiz hafta sonu 36'ncısı yapılan organizasyonda o gün başlatılan etkinliğin geldiği noktayı gözlemledik.

 

Bodrum Cup, artık kentin en önemli etkinliği hatta belki de markalaşmaya başlayan tek etkinliği hâline gelmişti.

 

 Artık The Bodrum Cup'ın Onursal Başkanlığını yapan Erman Aras gelinen noktayı şu cümle ile anlattı:

 

-“36 yıldır aralıksız devam eden The Bodrum Cup, Türkiye'de sürdürülebilir başarı için gösterilebilecek en iyi örneklerden biri hâline geldi.”

 

Erman Aras kısa bir süre önce The Bodrum Cup Organizasyon Komitesi Başkanlığı’nı Süleyman Uysal ve gençlerden oluşan ekibe bıraktı. Bırakırken bütün tecrübelerini aktardı ve onlara şunu söyledi:

 

-“Yaparsınız... Yaparsınız, bana da yapamazsınız demişlerdi. Yeter ki inanın...”

 

Bu bilgileri İletişim Komitesi Üyesi Burçin Ergunt'tan alırken şunu da ekliyor:

 

-“Erman bey bize her zaman yardımcı oldu. En sıkıştığımız anda yanımızdaydı.”

 

Ergunt'a The Bodrum Cup Organizasyon Komitesi Başkanı Süleyman Uysal’ın dışa açılmadan neyi anlatmak istediğini soruyoruz, anlatıyor:

 

-“Süleyman Başkan etkinliğin dünyada daha fazla ses getirmesi için yeni boyutlar eklenmesini istiyor. Mesela yarışlara Yunanistan parkurunu ekleyebiliriz. Başka çalışmalar da yapıyoruz. Amaç Bodrum'u bu alanda bir dünya markası yapmak."

 

Bunun Bodrum'a faydasını soruyoruz... Cevap geliyor:

 

"-Tam sezon biterken yarışlar başlıyor. Böylece sezonu uzatıyoruz. Böylece bir ay daha yüksek sezon yaşayacak Bodrum... Bir de yurt dışı misafirlerimizin sayısı giderek artıyor. Yarışçılara dünyadan katılımı daha da artırmayı hedefliyoruz."

 

Sohbetin tam bu noktasında dev yatı ile yarışları izlemeye gelen ABD'de yaşayan iş insanı İbrahim Mazman söze şu cümle ile giriyor:

 

-“Gelecek yıl biz de yarışmaya geleceğiz.”

 

İlk destek de eşi Nilay Mazman'dan geliyor:

 

“Evet The Bodrum Cup dünyaya açılma eğiliminde... Çok çalışmak gerekiyor. Ama Bodrum'a böyle bir etkinlik çok şey kazandırıyor ve kazandıracak gibi görünüyor.”

 

 

 

 

Neden Cannes gibi olamıyor?

 

 

 

Hep düşündüm Bodrum'un zaman zaman yüksek fiyatları ile gündeme gelmesinde acaba sezonun kısalığı da etkili oluyor mu diye. Bence oluyor. Oteller, mekânlar kısa sezonda tüm yılın gelirini elde etmek zorunda kalıyor. Bu işin çözümü belki de Bodrum'da sezonu uzatmaktan geçiyor. Bunun için de ölü sezonda etkinlikler yapmak gerekiyor. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras ile Bodrum belediye başkanlığı sırasında bunu konuşmuştuk. Hatta biz İhlas Medya Grubu olarak Bodrum Ticaret Odası ile birlikte bir ekonomi buluşması gerçekleştirdik. Çok da başarılı oldu. Devamı gelmedi... Belki bu işe de bir Erman Aras ya da The Bodrum Cup ekibi gerekiyor. Dünyanın en önemli turizm noktalarından Cannes'da yılın her ayında çok önemli etkinlikler yapılıyor. Bu etkinlikler sırasında oteller dolu oluyor, restoranlarda önceden yer ayırmak gerekiyor. Bodrum gibi bir dünya markasının, buna benzer etkinliklerinin neden olmadığı sorgulanmalı. Yerel yönetimlerin, Türkiye'nin önde gelen kurumlarının desteğini alan ve başarı hikâyesi yazan The Bodrum Cup'a yeni etkinlik kardeşlerinin gelmesi kente iyi gelecek.

 

 

 

 

 

 

 

Doğru projeye destek var

 

 

 

Proje doğru olduğunda destek bulmak o kadar zor olmuyor. The Bodrum Cup etkinliğine Türkiye'nin en önde gelen kurumları tam destek verdi.

 

Türkiye İş Bankası bu kurumların başında geldi. Genel Müdür Yardımcısı Sezgin Lüle şu bilgiyi verdi:

 

"-Sporun hem bireysel hem de toplumsal sağlığa ve gelişmeye önemli katkı sağladığı bilinciyle satrançtan yelken ve bisiklete kadar birçok spor dalını ve organizasyonunu destekliyoruz. Yelken sporunun yaygınlaşmasına, Bodrum'un ve ülkemizin turizm potansiyelinin güçlenmesine ve denizlerimizin korunmasına yönelik farkındalığın artmasına imkân sunduğumuza inanıyoruz."

 

Bir başka destek de Opet'ten geldi. Sürdürülebilirlik ve Kurumsal İletişim Grup Müdürü Ayşenur Aydın, desteği "turizm için" diye özetledi.

 

 

 

 

Yüksek fiyatın bir sebebi de

 

 çöpe atılan ürünler mi?

 

 

 

Türkiye’nin önde gelen bütün gıda market zincirlerini, hızlı tüketim restoranlarını, kahve zincirlerini bünyesinde toplayan Gıda Perakendecileri Derneği Başkanı Alp Önder Özpamukçu, ilginç bir tespit yapıyor ve organize perakendenin pazar payının yüzde 40'larda olduğunu söylüyor.

 

Yani perakendenin hâlâ yüzde 60'ı kayıt dışı... Oysa bu oran diğer gelişmekte olan ülkelerde yüzde 30'lar civarında. Türkiye perakendeyi kayıt altına almakta biraz geride kalmış gibi görünüyor.

 

Buradan sonra o bilinen soruyu soruyoruz Özpamukçu’ya:

 

"-Tarlada 5 lira olan bir ürün niye raflarda 25 lira diye soruluyor" diyoruz... Cümle bitmeden Özpamukçu söze giriyor:

 

"-Ama bu sadece raflarda 25 lira değil. Tüm pazarda 25 lira. Daha az vergi vermesine ya da hiç vermemesine rağmen pazarda da fiyatlar aynı. Biz Türkiye'de 40 milyar dolarlık gıdayı çöpe atıyoruz. Bunun 15 milyar doları sebze meyve. Almanya'nın 8-9 milyon ton gıda atığı var. İngiltere'ye bakıyorsunuz 9 milyon ton gıda atığı var. Bizim ise 18 milyon ton gıda atığımız var. Gıda atığının parasını ödüyoruz. Neticede bu 15 milyar dolar meyve-sebzenin üzerinde. Toplam gıdada da 40 milyar dolar ödüyoruz. Bizim yıllık toplam cari açığımız 40 milyar dolar. Yani buraya bir eğilebilsek en azından gelişmiş ülkeler mertebesine yükselebilsek 20 milyar doları kazanacağız orada. Bunu başarırsak fiyatlar da düşer. Meyve-sebzede mağazalarda yüzde 10-15 fire veriyoruz."

 

 

 

 

Türkiye'de İş Dünyası 4 yaşına giriyor

 

 

 

 İhlas Medya Grubu'nun aylık ekonomi dergisi Türkiye'de İş Dünyası 36. sayısı ile dördüncü yılına giriyor. Kısa sürede iş insanlarının referans yayını hâline gelen dergi, ilk öngörü yazıları ile dikkat çekiyor. Yeni sayısında da geleceğe ışık tutacak görüşleri aktaran dergi, önümüzdeki dönem için dijitalde de yeni ataklara hazırlanıyor.