Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, coğrafi işaretlerle çok yakından ilgileniyor. Hisarcıklıoğlu’nun söz konusu ilgisini zaman zaman yazdığımız için bu köşenin okurları bunu çok yakından bilir... Hisarcıklıoğlu'nun en çok da zaman zaman oda başkanlarını bu konuda tebrik ettiği mesajları çok etkileyici oluyor.
Bu mesajlardan en az da İstanbul nasiplenir. Çünkü İstanbul coğrafi işaret meselesine daha yeni başladı.
Şimdilerde İstanbul Ticaret Odası (İTO) ilk adımı attı. Artık "Boğaziçi Lüferi" İstanbul'un tescilli ürünü oldu. İTO Başkan Yardımcısı Ahmet Özer'in önderliğinde başlatılan bu hamle geçtiğimiz günlerde kök saldı. Çünkü artık İstanbul'un önde gelen lezzet mekânlarını şemsiyesi altında toplayan TURYİD'in Başkan Yardımcısı Ebru Koralı bu çalışmanın sürdürülebilir olması için atılacak adımları listesine koydu ve "Boğaziçi Lüferi'ne ilişkin özel yemekler geliştirmeliyiz. Dünyaya bu lezzeti anlatmalıyız" diyerek çalışmaya yeni bir boyut getirdi.
İşin devamında İstanbul Ticaret Borsası tarafından İstanbul simidinin tescillenmesi için yapılan başvuru yer alıyor.
İstanbul İl Ticaret Müdürü İsmail Menteşe başlatılan çalışmalara tam destek verdi şu heyecan verici bilgileri paylaştı:
"İTO öncülüğünde İstanbul'a değerli coğrafi işaretli ürün kazandırıldı. Emeği geçenleri kutluyorum. Bunu koruyabilmek, çoğaltabilmek ve layık olduğu ekonomik değere ulaştırabilmek önemli. İstanbul'un çok daha belgelenecek ürünleri olduğunu düşünüyorum. Diğer projelerde Odamızın desteğini bekliyorum. Ormanlı Pirinci de tescili geçti. İstanbul Manda Yoğurdu da tescil alırsa, bu sayı artacak. Başka değerli ürünlerimiz de var. STK'ların başvurması çok önemli. Gaziantep bunun en güzel örneklerinden."
Şimdi bu çalışmalara bakınca çok yakında Rifat Hisarcıklıoğlu'nun, İstanbul'un başkanlarına da coğrafi işaretle ilgili özel mesajlar geçeceğini düşünüyorum. İstanbul coğrafi işaret konusunda hak ettiği yere ulaşacak; yapılan çalışmalar bunu ortaya koyuyor...
Maydonoz Döner Yönetim Kurulu Üyesi ve Grup Finans Genel Müdürü Mehmet Kaşlı TGRT Haber'de konuğumuzdu. Sadece Almanya'da geçen yıl yüzde 15 büyüdüklerini ifade edince Rahmetli Mehmet Mercan'ın hedeflerini hatırladım.
Mercan kurucu başkanı olduğu Uluslararası Döner Federasyonu (UDOFED) ile Türk dönerini dünyaya tanıtmak için yola çıkmıştı.
Bu konuda çok çaba gösterdi. Önemli başarılara da imza attı.
Şimdi bayrağı yol arkadaşı Muhammet Nezif Emek devraldı ve dönerin uluslararası alanda hak ettiği yere ulaşması için kolları sıvadı ve şu mesajı paylaştı bizlerle:
"Türkiye'nin dünya mutfağına armağan ettiği lezzetlerden biri olan dönerin uluslararası temsilcisi Uluslararası Döner Federasyonu'nda Mehmet Mercan başkanımızın vefatı ile bir duraklama oldu. Şimdi çalışmaları hızlandırdık. Böylece merhum Mehmet Mercan'ın vasiyetini yerine getirmiş olacağız. İlk hedefimiz dönerin uluslararası arenada tescillenmesi. Dönerin geleneksel özelliklerini koruyarak dünya çapında tanınmasını istiyoruz. Bu doğrultuda, sektör temsilcileri, akademisyenler ve deneyimli uzmanlardan oluşan bir Tescil Komisyonu oluşturduk."
Nezif Emek merhum Mehmet Mercan'ın yol arkadaşları arasındaydı. O günlerde birlikte önemli çalışmalara imza atmışlardı. Şimdi sektörün önemli isimlerinden Yusuf Efiloğlu, Gülizar Mercan, Cengiz Alptekin, Cemil Türksever, Ramazan Tahta ve Tuğba Beşli'nin de desteğini alan Emek, yoğun bir çalışma başlatıyor. İlk adımı 5 Şubat'ta TÜYAP'ta atacaklar.
Binlerce yıllık kültürel bir mirasımız olan dönere sahip çıkmak, onu Türk mutfağının dünyadaki lokomotifi hâline getirmek istiyorlar. Çünkü döner dünyada en çok tanınan bir gıda markamız. Artık dünyanın neresine giderseniz gidin döner satan mekânlarda herkes kendini Türkiye'de gibi hissedecek. Bu, rahmetli Mehmet Mercan'ın hayaliydi. Bu hayali gerçekleştirmek mümkün. Biraz çalışmak yeterli diye düşünüyorum.
Tarım Bakanlığı'nın taklit ve tağşiş ile ilgili denetimlerinden ilk liste açıklandığında bazı markalara fena sinirlendik.
Bunlardan biri de önemli baharat markaları arasında yer alan Arifoğlu oldu. Bizim evde bile vardı.
Sonra Arifoğlu standı ile dünyanın en önemli gıda etkinliklerinden biri olan SIAL'de karşılaştım ve sordum:
-Nasıl geldiniz buraya? Bakanlığın listesinde varsınız. Her gün medyada hakkınızda olumsuz yorumlar yapılıyor. Söyleyecek bir sözünüz yok mu?
Stanttaki görevli arkadaş yetkili olmadığı için söylediklerini aktarmıyorum burada...
Sonra bir de baktım yeni listede Arifoğlu yine var. Acı kırmızı pul biberinde domates tespiti yapılmıştı.
Sanırım avukatları çok anlaşılmayan bir açıklama yapmış bu konuda... Arifoğlu bu işi bize bir anlatmalı. Tüketicilere, markaya ve gıda sektörüne zarar vermekten artık vazgeçmeli.
Geçtiğimiz hafta mobilya dünyasının kalbi İstanbul'da attı. İstanbul Fuar merkezi ve TÜYAP'ta eş zamanlı olarak yapılan ve dünya mobilya sektörünü İstanbul'da bir araya getiren Uluslararası İstanbul Mobilya Fuarı ile bu sektörde "Biz de varız" mesajı verildi.
Ve etkinlik mobilya sektörünün uluslararası ölçekte en prestijli ilk 3 buluşmasından biri olarak kabul edildi.
Fuar sonrası sektörün önemli isimlerinden Davut Doğan ile sohbet etme şansı yakaladık. Şu önemli bilgiyi paylaştı:
"Mobilya Türkiye ekonomisi için birçok yönden çok önemli. Ama en çok da istihdam açısından önemli. Mesela bizim Biga'daki üretimimiz sayesinde bu ilçede işsizliğin beli kırıldı. Mobilya İnegöl'de, Kayseri'de ülkenin birçok yerinde aynı etkiyi yaptı."
Evet mobilya iş demek... Ama sadece bu değil. Mobilya döviz demek, ülke tanıtımı demek, çok şey demek...
Fuarın başarısındaki bir numaralı isim ve sektörün en büyük örgütü MOSFED'in Başkanı Ahmet Güleç ise bu konuda şu değerlendirmeyi yapıyor:
"Biz Türkiye'nin en büyük sektörel fuarını başardık. 3 bin markanın ürünlerini sergilediği fuara 150 ülkeden katılım oldu. Sektör gerçekten zoru başarıyor. Enflasyon, kur dengesini aşıyor tasarımla dünya ticaretinden pay almaya devam ediyor. Güzel bir fuar gerçekleştirdik. Herkes tasarım odaklı çalışmış, herkes inovasyon yapmış. Stantlar çok güzel."
Celal Toprak'ın önceki yazıları...